SUİKASTÇİ

10.8K 716 56
                                    


Herkesin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum... Umarım bu bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar...

Herkes kendisine verilen görev yerindeki yerini aldıklarında başlamak için sadece misafirlerin gelmesini bekliyorlardı. Burak ve Güney protokolü karşılamak adına birkaç adamıyla beraber kapıya çıktığında, gelen Rus ekibinin korumalarıyla İnci ve Gizem de toplantı odasının önünde nöbetlerini tutuyorlardı.

Rus ekibi veya Türk ekibi dıştan bakıldığında ayırt edilmesi neredeyse olanaksızdı. Her biri siyah takım elbiseler içinde, beyaz gömlekler, kulaklarındaki kulaklıklar, bellerindeki silahlar her şey neredeyse aynıydı. Bundaki amaç dıştan bir saldırıda asıl hedefi bulmayı zorlaştırmaktı.

Virüs, toplantı odasına yakın bir odayı kapatarak tüm donanımı kurmuş ve beklenen toplantının içeriğini hızla iç işlerine, oradan da diğer üst makamlara aktarmak için hazırdı. Kobra ve Oğuz ise misafirlerin kalacağı odaların önünde sorun yaşanmaması adına nöbet tutuyorlardı. Bu tür durumlarda böylesine barış müzakerelerini istemeyen taraflar olacağını bildiklerinden her türlü duruma hazır olmak zorundaydılar.

" Misafirler geldi." kulaklıklarından duydukları sesle tüm korumalar aynı anda duruşlarını dikleştirerek esas konuma geçmişlerdi.

Güney ve Burak Türk heyetine toplantı odasına kadar eşlik etmişlerdi. Sonra da heyetin hemen arkasında sıralanarak Rus heyetinin gelmesini beklemeye başlamışlardı. Bundan sonra verilen komuta göre hareket edilecekti.

Merdivenlerin başında görünen diğer heyeti gören İnci, Güney'in isteği üzerine hızla ona rapor geçmişti." Rus heyeti geldi."

Kulaklıktan aldığı bilgiyle öne eğilerek Dış İşleri bakanına " Ruslar geldi. Ne yapmamızı istiyorsunuz?"

Önündeki mazi kapaklı dosyayı inceleyen bakan " Siz, diğer koruma liderleriyle kapıda bekleyin. Gerektiğinde sizi çağırırız."

" Anlaşıldı bakanım." Güney doğrulurken Rus tarafı da içeri girmek üzereydi. Diğer heyetin koruma liderini görene kadar beklemeye geçti. Heyet de yerini aldığında ve kendileri gibi koruma ekibi de kendi heyetlerinin güvenliği için arka taraflarındaki yerlerini aldığında Güney yanındakilere başıyla işaret verip kapının önüne çıkmalarını işaret etmişti.

Onun komutunu görür görmez başlarını eğerek anladıklarını beli edecek şekilde kapıya doğru yürümeye başladıklarında Güney Burak'ı durdurdu. " Sen kal." Burak gitmekten vazgeçerek masanın ön tarafında Güney ile Rus ekibine bakmaya başladı. " Toplantı heyetler arasında gerçekleşecek. Tüm koruma ekibini dışarıya alalım lütfen." akıcı bir Rusça'yla onlara çıkmalarını söyleyen Güney, beklemediği bir tutumla karşılaşmıştı. Umursamayan bakışlar. " Sanırım net anlaşılmadı. Korumalar dışarıya." Bu kez oldukça havalı bir şekilde İngilizce olarak anlatmıştı.

Onun vazgeçmeyeceğini anlayan koruma lideri öne doğru çıkarak Güney'in hemen önüne gelip durdu ve gözlerinin içine meydan okuyan tavırlarla bakmaya başlamıştı. Son uçak düşme olayından sonra her ne kadar barış müzakereleri olsa da aralarındaki bu soğuk savaş kolay bitecek gibi değildi." Bize emir vermeyi kes."

Burak onun bu tutumundan dolayı pek de memnun değildi." Bırak da şuna emir vermek nasıl olurmuş göstereyim" dedi çatık kaşlarla adamın yüzüne bakarak. Türkçe konuşmuştu ama adamın bu dili anladığını da görebiliyordu. Çünkü cümleyi duyduğunda yüzündeki ifade biraz değişerek bu kez öfkeye dönmüştü.

Her ne kadar asabi bir şekilde karşılık vermiş olsa da Güney, Burak gibi öfkesine teslim olma lüksüne sahip değildi. Eğer bunu yaparsa herkes birbirine girerdi. Ekibin lideri olarak kendini kontrol etmek durumundaydı.

KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin