İSTENMEYEN AKSAMALAR YÜZÜNDEN BÖLÜM GECİKTİ. BEKLEYENLERDEN ÖZÜR DİLERİM. İYİ OKUMALAR...
Güney'in ilk durağı MGS olmuştu. Gelişi bir yanardağın patlamaya hazır olduğu zamanı anımsatıyordu. İçinde biriken lavlar dışarıya çıkmak ve çevresindekileri yakıp kül etmek için sabırsızlanıyor ve bir an önce özgürlüğüne kavuşmak istiyordu. Bunu gözlerinde görmek çok da zor değildi.
Dışarıda eğitim yapan tüm çaylaklar gelen kişiyi görünce oldukları yerde durarak Güney'i izlemeye başlamıştı. Onun buraya bu denli sıklıkla gelmesi ve üstüne yüzündeki ifadeden bir şeylerin yolunda gitmediğini sezmişlerdi. Bu da meraklarını daha fazla tetiklemişti.
Her an birinin boynuna yapışacak gibi hızlı adımlarla eğitim binasına doğru yürüyen Güney, çevresindekilerden habersiz bir halde hedefine doğru ilerliyordu. Merdivenleri dövercesine çıkarak binanın içine girdiğinde hiçbir yere sapmamıştı. Gitmek istediği tek bir yer vardı. Ve o kişi için gelişi pek de sürpriz değildi.
Ancak yine de odasının önüne geldiğinde, kendinden oldukça üst mevkide olmasına zerre aldırmadan kapıyı kırarcasına açıp içeriye daldı. Masasının başında sandalyesine yayılmış bir halde önündeki ekrandan kendisinin gelişini izleyen adamın üstüne doğru çullanıverdi. Yakasından kavrayarak kolaylıkla onu yerinden kaldırdığında arkasındaki duvara doğru öfkeyle fırlattı.
Elbette işinin bu kadar kolay olmasının nedeni adamın ona karşı koymamasıydı. Yine de karşı koysaydı bile acılı bir babanın karşısında ne denli şansı olurdu orası da meçhuldü gerçi.
" Sana beden uzak dur demiştim." Diye bağıra Güney yeniden üzerine doğru yürümüştü. Yakasından kavrayarak onu yerinden kaldırıp bu kez odanın ortasına doğru fırlattı.
Kartal, sanki onu öldürmeye hazır bir adamla karşı karşıya değilmişçesine keyifle gülümsüyordu. Bu Güney'i daha fazla öfkelendiriyordu. Zaten acısı kendine yeterken bir de kendisiyle alay edilmesine tahammülü yoktu. " Güney, Güney, Güney..." dedi oldukça keyifli bir şekilde. " Sen gerçekten hiç akıllanmayacaksın."
Akıllanmak şu an Güney için pek de güzel bir şeyler ifade etmiyordu. O kadar öfkeliydi ki sonunda ne olursa olsun Kartal'ı burada öldürmek istiyordu. Çünkü artık bunu fazlasıyla hak etmişti. Sıktığı yumruğunu Kartal'ın yüzüne geçirdi.
" Akıllanmaktan bahsetme bana." Sonra bir tane daha geçirdi. Ancak karşısındaki adam zerre umursuyor görünmüyordu. Onun yüzüne değil de kum torbasını yumrukluyor gibi hissediyordu. Ama bu onu yine de durdurmamıştı elbette. " Akıllanmamı isteyen adam bu denli eceline susamazdı." Yeni bir yumruk geçirdi. Ne kadar vurursa vursun hırsını alamıyordu. Gözünün önüne gelen İrem'in kanlar içindeki hali, küçük bebeğin daha doğmadan kurşunla tanışması ve oğlunun kaçırılması asla da sakinleşemeyeceğini gösteriyordu.
" Vurmaya devam et." diye teşvik etti onu Kartal." Bana vurmak sana kaybettiklerini kazandıracaksa devam et." yeni bir yumruk havada asılı kalmıştı. Oysa ona vurmak ve kibirli yüzünü dağıtmak istiyordu. Yapamadı. Oğlu bu adamın elindeyken yapamadı.
" Oğlum nerde?" diye bağırdı bu kez de. Sesi açık kapıdan koridora yayılıyordu. Onları duyanlar üçer beşer müdürün odasının önüne yığılmaya başlamışlardı bile. Ancak içeridekiler bundan habersiz görünüyordu. En azından Güney için bu böyleydi.
Dudağındaki kanı elinin tersiyle silen Kartal durumdan hoşnut bir ifadeyle gülümsemeyi sürdürüyordu. " Önce" dedi elini indirirken. " Yakamı bırak."
Güney, öfkeden dişlerini sıksa da dediğini yaparak yakasını bıraktı. Onun konuşmasına ihtiyacı vardı. Oğlunu bulmak istiyorsa onun yaşamasına izin vermek zorundaydı. Bunu yapmak için kendiyle büyük bir savaş veriyor olsa da mecburdu. Oğlunu feda etmeye hazır değildi. Her şeyi düşünmeden vermeye hazırdı ama oğlu o şıklar arasında bile değildi. Cem bunların hiç birini hak etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURU
AdventureYARIM KALAN HESAPLAR GÜN YÜZÜNE ÇIKTIĞINDA BU KEZ SON OLDUKÇA KANLI OLACAK... Kaybın acısı hala yüreklerdeyken her şey daha katlanmaz hissedilir. Siyah ekip de böyle bir karanlığın içine sürüklenmişti. Hayatlarındaki tek mutluluk aralarına katılan...