İşte beklenen ikinci alıntı... Neler oluyor acaba?
Olmaması gereken bir ses duyuldu. Bir metalin yere düşme sesine benziyordu.
Gözleri tertemiz boş koridorun başındaki kapının üzerine yoğunlaşmış bir şekilde dikkatli bir şekilde, tipik bir koruma gibi ahşap kapının önünde dikiliyordu. Böylesine önemli bir durum söz konusuyken ne zaman ne olacağını bilmediklerinden tetikte bekliyorlardı. Yanında dikilen kız, başıyla ileriye gideceğini işaret ettiğinde, başını sallayarak onu onaylamış, sonra da siyah üzerine tam oturan ceketinin arka kısmında yer alan, tanıdık metali avucuyla kavrayarak beklemeyi sürdürdü.
Öne doğru bir adım atan kız, ortaya çıkardığı silahıyla ilerlerken geride kalan kulağındaki mikrofona " Barut, ikinci kata takviye yolla" diye buyurarak arkasındaki kapıyı ortalayarak beklemeye devam etti. Bu kapıdan benim cesedimi çiğnemeden geçemezsiniz dermişçesine tehlikeli görünüyordu.
" Takviye yolda." Barut'un gür sesi kulaklığında duyulduğunda, Venüs olduğu yerde durarak Ateş'e baktı. Bu Barut'un söylediklerini onun da duyduğunu göstermişti. Sonra da kaldığı yerden dikkatli bir şekilde ilerlerken, bir anda yerde yuvarlanmaya başlayan metal bir kutu ve hava kaçıran bir tüpün sesine benzeyen ses duyulmaya başlandığında, Venüs bunun gaz olduğunu anlayarak sırtını asansöre kapısına doğru dönerek Ateş'e doğru koşmaya başladı.
Ateş ise arkasında duran kapıyı çoktan açarak Venüs ile birlikte içeriye girerek kapıyı kapatmışlardı. Onların telaşlı halleri içerideki kadın ve çocukları daha fazla korkutmuş ve çığlıklarla birbirlerine sarılmalarına neden olmuştu.
Onlara doğru dönen Ateş. " Yere yatın" demesine kalamadan kapı kurşun yağmuruna tutulmaya başlamıştı. Kadınlar ve çocuklar kendilerini yere bıraktıklarında iki kız da anlaşarak kapının iki tarafına saklanarak sırtlarını duvara yasladıktan sonra beklemeye başladılar.
"Alarm kodu 3. Direk 3. Numaralı kuralı uygulayacağım. Kapı düşmek üzere" diye bildirerek silahını kontrol etti.
" İzin verildi. Birazdan ekip orada. " iki kız da liderden gerekli izni almanın verdiği rahatlıkla silahlarına kurşunu yerleştirmişlerdi. İçeriye ilk gireni düşünmeden indirme izinler vardı. Hıçkırıklar silah seslerine karışmış bir haldeydi. Çocukların çığlıklarının dikkatlerinin dağılmamasına izin vermemeye çalışıyorlardı ancak Ateş için bu biraz zordu. Duyduğu sesler ona oğlunu hatırlatıyordu. Bu da ister istemez içindeki koruma içgüdüsünü tetikliyordu.
O sırada kurşunlara daha fazla direnemeyen kapı sert bir darbeyle açıldığında, siyahlar içinde iki adam elindeki uzun namlulu silahlarla içeriye girdiğinde, iki silah sesi aynı anda duyulmuştu. Yüzlerindeki maskeden dolayı belli olmasa da iki adam da alınlarındaki kurşun yarasıyla çoktan diğer tarafa geçiş yolunu yarılamışlardı. Koridorda duyulan çatışma sesleri diğer ekibin de geldiğini gösteriyordu. Ancak durumu kontrol etmek gerekiyordu.
Ateş, başıyla kontrol için çıkacağını işaret ettiğinde, Venüs onu muhafaza etmek için hemen arkasından çıkacaktı. İki parmağını havaya kaldıran kız birini indirdi, sonra da diğerini... Hemen ardında da silahını öne tutarak koridora baktığında, kendisi gibi siyah takımlar içinde iki adam gülümseyerek kendilerine doğru yürüdüğünü görmüştü.
" Hedef güvende" diye bildirdikten sonra gülümseyerek gelenlere baktı.
Gömleğine sıçramış kanı eliyle silmeye çalışan Zehir, " Lanet olsun yine oldu işte" diye söylenerek kaldığı yerden temizlemeye devam etti. " Bu hep bana niye oluyor ya?"
Silahını yerine koymaya çalışan Ateş, basmak üzere olduğu kolu kokuşmuş bir çöpmüş gibi ayağıyla kenara iterek Zehir'e baktı. " Her zaman çekiciliğinden bahsedip duruyorsun. İşte gör artık. Senin çektiğin tek şey bela."
Bu sanki çok hoş bir iltifatmış gibi silah tuttuğu bileğini kızın omzuna atarak onu kendisinin yanına çekti. " Bu konuda ne kadar benzediğimizi hatırlatmama gerek yok sanırım. Söz konusu bela olduğunda sen eşittir ben demektir."
Artık bunu kabullendiklerinden ikisi de bu duruma endişelenmek oldukça uzaktı. Yere eğilerek adamların üzerlerini yoklamaya çalışan Venüs ve Gölge, bu suikastın kimin işi olduğuna dair bir ipucu aramaya çalışıyorlardı. Ancak tahmin edildiği gibi hiçbir işaret yoktu. Buraya öldürmeye gelmiş bir grubun kimliklerini belirtecek bir işaretin olmaması onları şaşırtmamıştı. Yine de her ihtimali düşünerek rutin olan bu kontrolü yapmak zorundaydılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURU
AdventureYARIM KALAN HESAPLAR GÜN YÜZÜNE ÇIKTIĞINDA BU KEZ SON OLDUKÇA KANLI OLACAK... Kaybın acısı hala yüreklerdeyken her şey daha katlanmaz hissedilir. Siyah ekip de böyle bir karanlığın içine sürüklenmişti. Hayatlarındaki tek mutluluk aralarına katılan...