İYİ OKUMALAR...
Soğuk harabenin boş koridorlarında duyulan ayak sesleri, muşambayla kaplanmış kapının girişinde duran iki korumayı harekete geçirmişti. Silahlarını hemen kaldırarak dış kapının olduğu yöne çevirmiş ve gördükleri farklı yüzle biraz daha duruşlarını dikleştirerek gardlarını korumuşlardı. Gelen kişinin gözleri dışında hiçbir yeri görünmüyordu. Siyah kar maskesi ve kalın montunun içinden vücut hatları bile zorlukla seçiliyordu.
Adamlar gelenin bir kadın olmadığını da ancak iri cüssesinden anlayabilmişlerdi. Onun dışında hiçbir ipucu bulamamışlardı. Ellerindeki otomatik silahlara güvenerek içlerinden biri " Kimsin?" diye soruvermişti.
Ancak adam pek de silahlardan korkan birine benzemiyordu. Hiç etkilenmeden rahatça önce eldivenlerimi çıkardı. Sonra da yüzüne uzanarak siyah kar maskesini çıkarıp artistik bir hareketle adamlara baktı. Dudaklarında kendini beğenmiş bir gülümseme vardı.
" Sizinle muhatap olamayacak kadar önemli biri olduğumu bilin yalnızca. O yüzden gidin patronunuza haber verin." Kibirli duruşu adamları oldukça meraklandırmıştı. Silahsız birine göre takındığı cesareti onun boş biri olmadığını düşünmelerine neden olmuştu.
Birbirlerine bakmaya başlamışlardı. Ne yapmaları gerektiğine karar vermeye çalışıyorlardı. Kendileri kesin olarak hiç kimsenin içeriye girmeyeceğine dair kesin bir emir almışlardı. İki gündür bu kuralı bozacak bir hareket olmamıştı. Ama bu gün bu adam işleri karıştırıyordu.
Onlar karar vermeye çalışırken kapıda bekleyen adam sıkılmıştı. Çevik bir hareketle adalardan birinin silahını kolaylıkla kavrayarak silahın sahibinin çenesine bir dirsek attıktan sonra diğerini de silahın dipçiğiyle etkisiz hale getirdikten sonra yere düşen adamlara kısa bir bakış attıktan sonra silahı da üzerlerine bırakıp öne doğru bir adım attı.
Muşambayla sarılı kapıya uzanarak muşambayı kenara iterek içeriye girdikten sonra yürümeyi sürdürdü. Önüne çıkan eli silahlı adamları kolaylıkla etkisiz hale getirerek ilerliyordu. Birbirini izlen koridorları takip ederek yaşam belirtisi olan odayı bulmayı başarmıştı.
Keyfi biraz olsun yerine gelmiş halde önündeki son engeli de aşarak odaya girdiğinde bu kez doğru yere geldiğini görüp gülümsemeye başlamıştı. Duvarın bininde, pek rahat olmadığı belli olan bir kanepede hiçbir şey olmamış gibi rahatça oturan adam kılını bile kıpırdatmadan kendisine bakmaya başlamıştı. İki adam karşılıklı birbirine bakarken bir an harabede sessizlik olmuştu.
Kanepede oturan adam bir oyuncakmış gibi oynadığı silahına kalan kurşunlarını da yerleştirdikten sonra şarjörünü yerleştirerek silahı tamamladı. Davetsiz misafirlerden hiç hoşlanmazdı ve şu an davetsiz bir misafirle karşı karşıyaydı.
" Hoş geldin demeyecek misin?" diye sordu muhatabına zerre bakma gereği görmeden. Gözleri neredeyse bomboş odanın içinde dolanıyordu.
Tam olarak bir harabenin içindeydi. Camlar kartonlarla kapatılmış ve soğuğun içeriye girmesi biraz olsun engellenmişti. Odanın çeşitli bölgelerinde variller içinde ateş yanıyordu. Dışarıdaki soğuğu tam olarak engelleyemese de biraz olsun kesmeyi başarmıştı ama yine de içerisi hatırlı derecede soğuktu. Sol duvarın dibinde beşiğe benzer bir şey duruyordu. Aradığı şeyin orada olduğunu biliyordu.
Duvara doğru bir adım atacaktı ki kulağının yanından hızla bir şey geçip karşı duvara çarparak küçük bir çizik bıraktıktan sonra yere düştü. Önce ne olduğunu görmek için başını hafifçe eğerek yere düşen o cisme bakmaya başladı. Kısa saplı oldukça keskin özel eğitimli askerlerin kullandığı türden bir kama benziyordu. Görünüşe göre kulağı ya ucuz kurtulmuştu ya da adam için bu sadece bir uyarı atışıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURU
PertualanganYARIM KALAN HESAPLAR GÜN YÜZÜNE ÇIKTIĞINDA BU KEZ SON OLDUKÇA KANLI OLACAK... Kaybın acısı hala yüreklerdeyken her şey daha katlanmaz hissedilir. Siyah ekip de böyle bir karanlığın içine sürüklenmişti. Hayatlarındaki tek mutluluk aralarına katılan...