KAVUŞMA

6.3K 500 80
                                    

İYİ OKUMALAR...

İnci, yorgun bedeniyle sonunda ana yola ulaşıvermişti. Ayakları artık daha fazlasını yapamayacağını söyleyerek diretse de onu duymazdan gelerek oğluyla koşmayı sürdürmüştü. Ayakları asfalt yola bastığında olduğu yere yığılarak oğlunu kucağından indirip oturttu. Kanaması oldukça kötüleşmişti. Bu kadarını başarmışken şimdi bilincini kaybedip yakalanmak istemiyordu. O yüzden kendini yapabildiği kadar zorluyordu.

Küçük çocuk mızmızlanmaya başlamıştı. Yorulmuştu acıkmıştı ve uykusu gelmişti. Öyle ya saatlerdir koşuyorlardı. Haliyle perişan olmuşlardı. Biraz kendine geldikten sonra çocuğu kendine çekerek sıkıca sarıldı.

" Geçecek oğlum. Biraz daha dayan. Babanın yanına gittiğimizde hepsi geçecek." Dedi ancak bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Dakikalardır asfaltın kenarında oturuyordu ancak gelen giden olmamıştı. Ümitsizliği kapılmak istemiyordu. Bu kadarını başarmışken şimdi pes etmeye tahammül edemezdi.

Gözleri sürekli geldiği ormanlık alanda gezinirken bir yandan yoldan geçecek herhangi bir aracı beklerken diğer yandan da oğlunu sakinleştirmeye çalışıyordu. Akrep şimdiye kadar çoktan yokluğunu anlamış olmalıydı. Haliyle peşine düşmüş olabilirdi. Bu nedenle acele etmeliydi. Bir an önce yola çıkmalıydı ama bunu nasıl yapacaktı bilmiyordu ancak bir an önce bir yolunu bulmalıydı.

O sırada bir araba belirdi. Güç bela ayağa kalkarak aracı durdurmak adına elini kaldırdı ancak araç beklediği gibi durmak yerine daha da hızlanarak yola devam etti. İnci arkasından bildiği tüm küfürleri savursa da elbette ki duyuramamıştı. O yüzden daha fazla öfke nöbetine girmek yerine derin nefesler alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Bunda oğlunun ağlamaları da işe yaramıştı. Acıyan yarsına aldırmadan küçük çocuğu kucaklayarak sallamaya başladı. Yeni bir aracın gelmesini bekliyordu ancak görünürde yoktu.

Yürümeye başladı. Eninde sonunda bir araca daha denk gelecekti elbette. Gözleri sürekli kararmakla onu tehdit etse de onu dinlemedi. Durup bekleme lüksü yoktu. Sonunda yeni bir araç daha göründüğünde diğeri gibi yanından öylece geçip gitmesine izin vermeyeceğinin farkındaydı. Şoförlere de hak veriyordu elbette. Üstü başı perişan kan içinde, kucağında küçük bir çocuk olan bir kadına kim güvenir de arabasına alırdı ki? Bu nedenle nazik davranamayacağını biliyordu.

Çocuğu yere bırakıp belindeki silaha uzandı. Sonra da yolun ortasına geçerek öne doğru uzatıp sürücünün aracı durdurmasını bekledi

Cem köşeden ağlayarak kendisini alması için çırpınsa da İnci araca konsantre olmuş bir halde bekliyordu. Adam son ana kadar sürmeye devam etse de İnci'nin halinden onun ciddi olduğunu anlayarak durmak zorunda kaldı. İnci duran araca yaklaşıp şoföre silahı gösterdi.

" Bizi şehir merkezine bırakırsın değil mi?" diye sordu. Bu soru hayır cevabını kabul eder türden değildi. Adam dikiz aynasından arkadaki kadına baktı. Üstü başı kan içinde perişan bir kadındı. Elindeki silah sıradan biri olmadığını gösteriyordu. Ancak yanındaki çocuğu mantığına sığdıramadı. Eli silahlı kadının küçücük çocukla ne işi olabilirdi ki? Aklına dolan korkunç düşünceler sessizce yutkunmasına neden olmuştu. Çocuk için değil kendi içindi korkusu.

" E... elbette " diye yanıtladı onu. İlk defa araba sürmek bu kadar zor gelmişti ona. Bir yanı hemen polisi araması gerektiğin söylese de diğer yanı kadından ürküyordu. Elindeki silah oyuncak değildi. Zaten kadının oyun olsun diye onu taşımadığı da ortadaydı. Bu nedenle cesaret edemiyordu. Ancak bu şekilde de devam edemeyeceğini bildiğinden kendine bahane buldu." Benzin... benzin almam gerekiyor. "

İnci, titreyen ses tonundan onun ne denli tedirgin olduğunu ve yalan söylediğini hissetmişti. Cem'i kendinden uzaklaştırarak öne doğru kaydı ve direksiyonun arkasındaki göstergeye göz attı. Benzin göstergesi gayet iyi durumdaydı.

KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin