ACI BULUŞMA

7.6K 620 125
                                    

UZUN BİR ARADAN SONRA YENİDEN SİZLERLE BULUŞMAKTAN DOLAYI OLDUKÇA HEYECANLIYIM. BUNDAN SONRA TAM GAZ YOLA DEVAM EDİYORUZ.  İYİ OKUMALAR...

Bu durumdan hiç biri memnun değildi. Sorgudan eli boş bir halde çıkan Güney kadar, tüm detayları ekrandan izleyenler de hoşnutsuz, asabi bir şekilde homurdanarak bu işten nasıl bir çıkış yolu bulabileceklerini düşünmeye başlamışlardı bile. Bozkurt'a hak vermeyi hiç biri istemiyor olsa da son konuşmalarından sonra istemeseler de hak vermek durumunda kalmışlardı.

Karşılarına almaya niyetlendikleri kişinin bu kadar kolay kucaklarına düşmeyeceğini zaten başından beri biliyorlardı ancak Bozkurt'la biraz olsun yol alabileceklerine inanmışlardı. Belki açıkça arkasındakinin kim olduğunu söylememişti ama ima etmişti. Herkesin düşündüğü kişi ortak olduğundan kimden bahsettiğini odadaki herkes biliyordu. Açıkça bu kişi hain demesine gerek de yoktu.

Yine de bu kadar boş elle kalmasını beklemiyorlardı. " Bu adamı getirmek için boşuna uğraştığımı en başından beri biliyordum" diye söylendi Burak öfkeyle elini masaya vurup ayağa kalkarken.

Onu durdurmaya kimse uğramamıştı. Zaten bunun olanaksız olduğunu da biliyorlardı. Çünkü hepsi aynı şeyi hissediyordu. O sırada açılan kapılardan asık bir yüzle içeriye giren Güney'i gördüklerinde Burak hariç hepsi onun üzerine odaklanmışlardı. Burak ise arkasını masaya doğru dönmüş bir şekilde duruyordu. Kendince sakinleşmeye çalışsa da başarısız olduğunu odadaki herkes görebiliyordu.

Sandalyesine oturmadan önce Burak'a bakan Güney, " Sen de gel otur" diye seslenerek yerine oturdu.

Burak onu duymuştu ancak oturmak istemiyordu. Sanki biri gelmiş onca kişi arasından onu seçerek ruhunu çekiştiriyordu. "Ben size ayaktan eşlik edeyim."

İtiraz etmedi Güney. Başını sallayarak masadakilerin tek tek yüzüne bakmaya başladı. " Konuşmayı duyduğunuza göre özet geçmeme gerek yok." Sessizce kendisine bakan ekibinin onayladığını anladığından devam etti. " Bozkurt'un bize çok fazla katkısı olmadı."

" O zaman öldürebilirim öyle değil mi?" diye sordu Burak oldukça istekli bir şekilde. Onaylamayan bakışları umursamıyordu. Zaten evet demelerini beklemiyordu ancak rengini bir kez daha belli etmekte sorun görmemişti.

" Elbette senin de bildiğin gibi bunu yapamazsın Burak. O bize canlı lazım. Hem de olabildiğince canlı. Yani darp etmen de olanaksız görünüyor."

" Nasıl bu adam her seferinde bu denli şanslı olabiliyor? Onun yaşamaya hakkı yokken neden hayatta tutmak için bu denli ısrarcı olmak zorundayız? Bir işimize de yaramıyor. Neden ?"

İnci sandalyesini geriye doğru çevirerek tamamen Burak'a döndü. Onun öfkesini anlayabiliyordu. Çünkü Bozkurt söz konusu olduğun da kendisi de oldukça öfkeliydi. Ama öfkesinin asıl amaçlarının önüne geçmesine de izin vermiyordu. Belki bu onu da huzursuz ediyordu ancak gerçek bir kolaylık sağlamayacaksa ki onun şu an ölümü belki biraz öfkeleri yatıştırabilirdi ama zararından fazla olmayacaktı. Bunu bildiğinden şu an yerinde oturuyordu.

Ancak Burak'a bunları söyleyemezdi. Onun yerine onu bir nebze sakinleştirmek adına " O adam canlı ihtiyacımız olduğunun sen de farkındasın Burak. Bu yüzden şu saçma öfkeni biraz olsun perçinle ve gerçek hayata odaklan."

Sinirle elini duvara geçirdi." Ne demek öfkeni perçinle İnci? Ben yıllardır öfkemi perçinliyorum zaten. Şimdi madem işimize yaramayacaksa neden öldürmeme izin vermiyorsun?"

" Çünkü" dedi Güney oturduğu yerden bir milim bile kıpırdamadan" Karşımıza alacağımız kişi karşısında elimizin güçlü olması gerekiyor. Ve bunun için ne kadar aksini istiyor olmama rağmen onun yaşaması gerekiyor."

KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin