SOBE

8.3K 619 38
                                    

Siyah minibüs, görkemli yalının uzağına park edildiğinde içinde oldukça heyecanlı bir telaş hakimdi. Sonunda istediğini yerine getirebilecek olmanın verdiği mutlulukla beklemeye bile tahammülü yoktu. Ancak planın başarıyla gerçekleşmesi için bu sürenin sakince beklenmesi gerekiyordu. Aksi taktirde o şerefsiz yeniden kaçacaktı. Buna asla izin veremezdi.

" Bitmedi mi hala?" diye sordu sabırsızlığı sesinden okunur bir halde.

Virüs, gömüldüğü bilgisayardan başını kısa süreliğine kaldırıp hazır bir halde bekleyen Burak'a baktı. " On dakika içinde bilmem kaçıncı kez aynı soruyu sorduğunun farkında mısın? " diye sordu sakince. Burak'ın aksine geri kalan ikili oldukça sakindi.

Oğuz köşesinde silahını kontrol ederken cephaneliğinin eksiklerini gidermekle meşguldü. Virüs de operasyonun en önemli ve ilk basamağı olan güvenlik kameralarını ve alarm sistemini etkisiz hale getirmekle. Ancak Burak kendi sabırsızlığını diğerlerinin de taşımasını ister gibi davranıyordu.

" Sen de sorduğum soruya sürekli biraz kaldı diye cevap veriyorsun. Hala bitmedi mi şu biraz?"

" Bitseydi sence burada keyiften oturacak kadar rahat bir adam mı gibi duruyorum?" Burak'ın cevap vermediğini gördüğünde "Cidden burada İnci'nin olmasını isterdim. Şu an gerçekten iyi bir yumruğu hak ediyorsun."

Oğuz o zaman başını ilgilendiği silahından kaldırmıştı. " Bunu ben de yapabilirim" ikisi de ona döndüğünde hevesi kursağında kalmıştı. " Ya da bu hiç de iyi bir fikir olmayabilir" diyerek işine kaldığı yerden devam etmeye başladı.

Burak ona çatık kaşlarla bir süre daha bakarken Virüs başını sallayarak gülümseyerek önündeki bilgisayara yeniden gömülmüştü. Tuşların üzerinde gezinen parmakları komutlar giriyor gibi değil de tuşları dövüyor gibi sert ve aceleciydi. Ancak bu bil Burak için yeterli değildi. Bir an önce bu aracın içinden çıkıp o herifi yakalamak, sonra da ağzını burnunu kırdıktan sonra kalan olursa diğerlerine devretmek için eve götürecekti.

Tüm bu hayallerinin yerine gelmesi için öncelikle dışarıya çıkması gerekiyordu.

Siyah filmli camlardan sabırsızca dışarısını izlerken gözünün önüne Hilal'in görüntüsü gelmişti. Kendisine umutla inanması için çabaladığı görüntüsü. Aşkını korkusuzca itiraf edişi, onu acımasızca itişi, onun pes etmeden yeniden gelişi ve yeniden gönderişi... Döngü hiç değişmemişti. Ona inanmayı hiç seçmemişti. Şimdi de bunun pişmanlığını yaşıyordu. Masum birini delicesine suçladığı için kendisini bir türlü affedemiyordu.

Bu nedenle ilişkilerine de istediği gibi tüm kalbini veremiyordu. İrem'e güveniyordu. En başından beri. Onun samimi, güvenilir, korkusuz ve cesur kalbini seviyordu. O, hayatındaki eksik kalan ne varsa tamamlıyordu. Kendisi için en uygun kişinin İrem olduğunu başından beri biliyordu. Çünkü kendisi gibi birinin törpülenmeye ihtiyacı olduğunun farkındaydı.

Hilal, onun bir benzeriydi. Belki İnci kadar kendisine benzemiyordu ancak İrem kadar da farklı değildi kendinden. Dik başlılığı, inadı, direnci, tavırları... Belki de bu yüzden onunla olmayacaktı. Ancak en azından ona bir kez inanmış olsaydı şimdi yaşıyor olacaktı. Belki de ona bir kez inanmayı seçseydi İnci gibi çok sevdiği bir arkadaşı olacaktı. Şimdi ne olmuştu peki? Babasının yaptıklarından dolayı gözü dönmüştü de eline ne geçmişti? Sadece pişmanlık ve vicdan azabı?

Eğer o adamı yakalarsa bu vicdan azabından biraz olsun kurtulurdu. Umut ettiği buydu. İşe yarayacak mıydı yoksa bu da yanılsama mıydı bu gün öğrenecekti.

" Sonunda bitti."

Burak daldığı düşüncelerden sıyrılarak geriye döndü. Laptopunu kalktığı yere bırakan Virüs'ü gördüğünde derin bir nefes alarak yere eğildi ve valizinin içindeki silahını çıkarıp şarjörünü kontrol etti. Sonra da kemerindeki yerine yerleştirerek bir yenisini çıkardı.

KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin