SINANAN SABIR

7K 549 59
                                    


" Şef, istediğiniz tüm hazırlıklar yapıldı." Güney odasında Ankara'ya gitmek için hazırlık yapıyordu. Duvara gömülmüş dış kısmı tabloyla kapatılmış kasasının içindekilerle ilgileniyordu. Gelen kişinin kim olduğunu bakma gereği görmemişti.

" Tamam, bana İnci'yi yolla." Diye buyurdu.

Kapıdaki adam onun kendisine bakmayışına aldırmış görünmüyordu. Yeni aldığı görevin baskısıyla " Emredersiniz" diyerek odadan ayrıldı.

Ayaklarının dibinde duran siyah çantaya eline geçen şahsi silahlarını kontrol edip yerleştirmeye devam eden Güney, sonunda eline geçen silahı diğerlerinin yanına bırakamadı. Anıları bir bir su yüzüne çıkarken müdürün son görüntüsü zihnine dolmaya başlamıştı. Onunla o kadar çok anısı vardı ki yazılsa en aksiyonlu Hollywood filmlerine taş çıkaracak türdendi. Sadece yoğun aksiyonlu değil, birçok yönden onlarca unutulmuş duyguyu barındıran türdendi. Sevgi gibi, sadakat gibi, dostluk gibi...

Derin düşüncelere dalmış elindeki silaha bakarken İnci odanın kapısını çalma gereği duymadan içeriye girmişti. Güney'in kasanın önünde düşüncelere dalmış halde gördüğünde kapıyı onu ürkütmemek adına yavaşça kapayarak ona doğru yürümeye başlamıştı.

Müdürün ölümünden beri eski halinden eser kalmamıştı. Daha bir içine kapanmış, daha bir karamsar birine dönmüştü. Artık eskisi gibi gülmüyor ve eğlenceli ortamlara katılmaktan kaçınıyordu. Asla oğluyla geçireceği vakitlerden kaçınmazken artık Cem ile bile eskisi gibi kahkahalar eşliğinde vakit geçirmiyordu. Eve olabildiğince geç geliyor ve geldiğinde de doğrudan yatmayı tercih ediyordu.

Onun nasıl üzüldüğünü bildiğinden elinden geldiğince onu üzecek konulardan kaçınmaya çalışıyordu. Hatta bir haftadır onu bunaltmamak, acılarını deşmemek için konuşmamaya çalışıyordu. Şu an görüyordu ki bu oldukça yanlış bir yoldu. Güney, kendi halin kaldıkça daha kötü bir duruma gidiyordu. Bu yüzden düşünceli ve anlayışlı eş rolünü bırakarak İnci olmaya karar vermişti.

Güney'e arkadan sarılarak başını sırtına yasladı. " Bu halin hiç hoşuma gitmiyor." Diye fısıldadı sessizce.

Güney, sonunda silahındaki bakışlarını yere doğru indirerek silahı yerine koydu. Sonra da göğsünün üzerinde birleşmiş olan elleri sıkıca kavrayarak birbirinden ayırdı ve İnci'yi kendine doğru çekerek önüne geçirdi. Şimdi o çok sevdiği yeşil gözlerine rahatlıkla bakarak sakinleşmeye çalıştı. Normalde kısa sürede işe yarardı ama bu kez kolayca sakinleşememişti.

" Benimde hiç hoşuma gitmiyor ancak elimden bir şey gelmiyor. Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Sadece burada oturmak ve uzun süre hiç kimse ile konuşmadan saklanmak istiyorum. Tüm bu olanları unutana kadar dışarıya çıkma istemiyorum."

Güney'i bu şekilde görmeye alışkın değildi İnci. O her zaman güçlü ve cesur bir adam olarak kalmalıydı. Onu zaten bu yüzden sevmemiş miydi? Kendisine ne kadar katı ve acımasız davranmış olursa olsun onun güçlü duruşuna, adaletine, cesaretine vurulmamış mıydı? Şimdi nasıl bu yıkılmış adamı kabullenip kenardan izleyebilirdi? Buna nasıl katlanabilirdi?

" Bunca zaman sessiz sedasız kenardan seni izliyor olmam benim de değiştiğim anlamına gelmiyor Güney Yılmaz. Acına saygı duyuyorum ama bu senin yıkılışını öylece izleyeceğim anlamına da gelmiyor. Ya kendin silkelenip kendine gelir benim tanıdığım aşık olduğum adama geri dönersin ya da ben seni..." devam edemedi çünkü Güney'in eli bir anda beline ulaşarak kendine yaslayıvermişti onu.

" Sen beni ne?" diye sordu eski haline biraz daha benzeyen ses tonuyla. İnci istemsizce gülümserken buldu kendini. Çok uzun zaman geçmemişti ama Güney'in bu halini çok özlemişti. Bundan güç alarak boşalan ellerini biraz daha yukarıya doğru kaydırarak boynuna dolayıverdi.

KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin