AKREP

5.3K 495 70
                                    

UZUN BİR ARADAN SORA YENİ BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIZ. SİZİ FAZLA BEKLETTİĞİMİN FARKINDAYIM ANCAK ANNE OLMAK UYKUSUZ GECELER VE YORGUN SABAHLAR ANLAMINA GELİYORMUŞ. BU NEDENLE SİZLERE GERİ DÖNMEK ZAMAN ALDI. BUNDAN SONRA İKİ HAFTADA BİR BÖLÜM YÜKLEMEYE ÇALIŞACAĞIM. UMARIM ARADAN SONRA BU BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ. İYİ OKUMALAR...


İnci oğluyla birlikte sarmaş dolaş halde derin bir uykuya dalmıştı. Yarasının verdiği hassasiyet ve ağrılardan dolayı kaçma girişiminde bulunacak halde bile değildi. Bu nedenle uslu bir kız gibi oğlunun iyi ve yanında olmasıyla yetinerek sakince uyumayı seçmişti. En azından biraz olsun toparlanarak buradan kaçmayı deneyebilirdi.

Yüzünü okşayan küçük parmaklar ile gözlerini açtığında ilk önce nerede olduğunu idrak edememişti. Ancak kısa sürmüştü. Dünden kalan tüm görüntüler hızla beynine hücum ederken öfkesi de dünden biraz daha katlanmış halde yerini almıştı bile. Ama bu oğlunun yanağını okşarken etkisini yitiriyordu. Onun küçük parmakları huzursuzca yüzünde gezinirken sonunda doğrularak oturmuş ve aynı parmaklar bu kez birer yumruk olarak gözlerine ulaşmıştı. İnci sorunu hemen anlamıştı. Cem ne zaman acıksa ve yemeği geç gelse hemen huysuzlaşır ve ağlamaya başlardı. Aynen şu anda da yapacağı gibi...

Onun yüzünü öpüp kendine çekti." Benim oğlum acıkmış mı?" Diye sordu cevabı bilmesine rağmen. " Annen halledecek şimdi." teskin etmeye çalıştı oğlunu ama burada yatarken bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. " Hey! " diye bağırdı kendisini birinin duyası umuduyla. Ancak gelen giden olmamıştı. Yeniden denedi. "Hey! Kimse yok mu orada?"

Cem ağlamaya başlamıştı bile. Kendisinin açlığını umursamıyordu ama oğlunun açlığa tahammülü yoktu. Ona bunu çok göremezdi. O henüz çok küçüktü. " Tamam annem ben bulacağım sana yemek" diye yalan söyledi. Tabi bu çocuğu susturmaya da yetmemişti. " Lanet olsun kimse yok mu orada?" gelen giden olmadıkça İnci gerilmeye başlamıştı. Kendisinin başına ne geleceği umurunda değildi lakin oğlunun bir damla göz yaşına dayanamıyordu. Onun da en zayıf noktası oğluydu.

Tam umudunun tükendiği anda koridordan gelen ayak seslerini duymuştu. Birilerinin geldiğine bu kadar sevineceği hiç aklına gelmemişti. Ancak seviniyordu işte. Annelik onu çok değiştirmişti.

Sonunda adamlardan biri ortaya çıkmıştı. Onu daha önce görmemişti. Buraya bekçi olarak bırakılmıştı anlaşılan. Uzun boylu. Saçları sıfıra vurulmuş, göz altları morarmış, zayıf bir adam karşısında duruyordu. Üstü başı perişan haldeydi. Uzun zamandır yıkanmadığı aşikârdı. Zaten yıkanmış olsa da bu leş gibi harabede kolayca bu hale gelmek zor değildi. Kendisi bile iğrenç bir haldeydi. Üzerinde kurşun deliği olan askılı atleti kan ve tozla harmanlanmıştı. Saçları dağılmış, bir kısmı terden alnına ve ensesine yapışmıştı. Cem'in kendisine nasıl sarıldığını anlamış değildi. Şu an kendinden iğrenir haldeydi.

" Ne var?" diye sordu oldukça kaba bir şekilde.

Normal bir durum olsa İnci onun boynunu kırar elini kolunu sallayarak buradan çıkardı. Ama şu an buna imkân yoktu. O nedenle sakince " Oğlum aç. Ona yiyecek bir şeyler getir." Diye buyurdu. Bu işe yaramazsa yalvarabilirdi bile.

Adam boş gözlerle birkaç saniye anne oğlu süzdü. Ağlayan küçük çocukta çok oyalanmamıştı bile. İnci'nin yüzünden alt taraflara doğru yavaşça geçiş yaparken göğüs kısmında biraz fazla oyalanmıştı. İnci bandaja baktığını düşünecek kadar iyimser değildi. Gözlerinin neler ima ettiğini görmeyecek kadar aptal da değildi.

" Olur " dedi kocaman bir sırıtmayla. " Tabi karşılığını vereceksen." Elini çenesine götürüp sıvazladı.

İnci içten çoktan delirmeye başlamış olsa da dışarı yansıtmamayı başarmıştı. Kendisini gülümsemeye zorlayarak karşısındaki adama bakıyordu. " Ne gibi bir karşılık bekliyorsun acaba?" diye sordu. Sormasa da yanıtını biliyordu aslında ama yine de kesin emin olmak istemişti. Sonuçta bu adamı boşuna öldürmüş olmamalıydı.

KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin