UZUN SÜREDİR BÖLÜMLE KARŞINIZA ÇIKAMADIĞIM İÇİN ÜZGÜNÜM. ANCAK ANNE OLMAK SANDIĞIMDAN DA ZORMUŞ. BİR ZAMANLAR EN SEVDİĞİN ŞEY YAZMAK OLURKEN ARTIK BAMBAŞKA BİRİ BU YERİ DOLDURUYOR. BU YÜZDEN DE YENİDEN YAZMAYA BAŞLAMAK ZAMAN ALIYOR. SONUNDA YENİ BÖLÜMÜ BİTİRMEYİ BAŞARMIŞ BULUNUYORUM VE BİTİRİR BİTİRMEZ SİZE SUNUYORUM. YENİ BÖLÜM İÇİN SİZE BİR ZAMAN VEREMESEM DE ELİMDEN GELDİĞİNCE HIZLI ŞEKİLDE YAZMAYA ÇALIŞIP SİZLERLE BULUŞTURACAĞIM. ŞİMDİDEN İYİ OKUMALAR...
Duyduğu sesle bir süre hareketsizce kaldı Güney. Saniyeler bir birini kovalıyordu ve o saniyeler ona sonsuzluk kadar uzun geliyordu. Kulağında yankılana o korkunç ses sonunda mantığının konuşmasına izin verdiğinde küfürlerinin arasında düzgün birkaç kelime edebilmişti.
" Burak hemen o paketten kurtul diye bağırdı çoktan kapıya doğru harekete geçtiğinde ancak Kobra olduğu yerde kalakalmıştı. " Ne?" diye sordu Güney onun tepkisizliğine. Büyük olasılıkla Red havaya uçmuştu ve adamlarının ne kadarının hayatta olduğunu bilmediği saniyeler hızla geçip gidiyordu. Bu günün güzel olarak aklına kazınmasını istemişti ancak işler hesapta olmadık şekilde kötüye gidiyordu. "Ne?" diye kükredi bu kez adeta.
" Patladı" diyebilmişti sadece. O ses ile Burak'ı aynı yerde düşünmek istemiyordu.
" Lanet olsun, lanet olsun" diye bağırdı adeta.
Onun sesini duyan Oğuz yanlarına gelmişti gelmesine fakat bir şeylerin yolunda gitmediğini Güney'in küfürleri olmasa da anlayabilirdi. Yüz ifadeleri oldukça berbattı.
" Ne olduğunu sormaya korkuyorum" dedi endişeyle.
Anca onu kimse duymamıştı. " Oğuz, hemen polisten yardım iste. Bu kata hayır kat yetersiz hastanenin etrafında polislerden habersiz kuş bile uçmasın. Cem, Gizem ve İnci'yi gözünün önünden ayırma."
Birbiri ardına gelen komutlar düşüncelerini destekliyordu. " Korkmalı mıyım?" diye sorsa da, sorunun muhatabı çoktan arkasını dönüp kapıya doğru koşmaya başlamıştı bile.
Hemen ardından giden Kobra " Korkmalısın Oğuz" dedikten sonra Güneyin arkasından kayıplara karıştı. Neler olduğunu tam olarak anlayamasa da kendisine söyleneni yapmak adına cebinden telefonu çıkarıp emniyetin içindeki tanıdıklarının numarasını tuşladı. Polislere acil kodunu verip yeri tarif ettikten sonra İnci'nin yattığı odaya doğru ilerledi. Belindeki silah böyle bir yer için uygun olmasa da şu andan itibaren varlığıyla biraz olsun içini rahatlatmayı başarıyordu.
Odanın kapısı açıldığında kucağındaki küçük çocuğu uyutmuş, dinlenmek için geriye yaslanmış Gizem ile göz göze geldi. Günlerdir perişan haldeydiler. İnci ve Cem'i bulmak için gece gündüz aralıksız çalışmışlardı. Kaç gündür uyumadıklarını bile hatırlamıyordu. Şimdi tam her şey rayına girmeye başladı derken yine ters giden bir şeyler olmuştu. Onları koruması için polisleri bile seferber ettiklerine göre işler oldukça da ciddiydi. Nasıl olsa kokusu yakında çıkardı.
Gizem onun yüzündeki karamsarlığı gördüğünde yine bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Oğuz aralarında en güler yüzlü olan kişiydi. Tabi bu son zamanlarda değişmeye başlamıştı gerçi ancak yinede o daime neşeli olurdu. Şu an olduğu gibi asık bir yüzle, gözlerindeki tedirginlikle karşısında durmazdı.
" Sorun ne?" diye sordu zorlukla uyuttuğu çocuğu uyandırmamak adına fısıldayarak konuşarak.
" Sorun... " tam olarak bilse bir cevabı olabilirdi bunun ancak o da bir şey bilmiyordu. " Bilmiyorum" diye itiraf etti dürüstçe. Odanın içinde birkaç adım atarak camın yanına geçti. İnci, hala baygındı. Kan kaybından dolayı bedeni bitkin düşmüştü. Bu nedenle henüz uyanmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURU
AvontuurYARIM KALAN HESAPLAR GÜN YÜZÜNE ÇIKTIĞINDA BU KEZ SON OLDUKÇA KANLI OLACAK... Kaybın acısı hala yüreklerdeyken her şey daha katlanmaz hissedilir. Siyah ekip de böyle bir karanlığın içine sürüklenmişti. Hayatlarındaki tek mutluluk aralarına katılan...