4.Bölüm

752 180 35
                                        

Babam sinirlenmiş olmalıydı. Çünkü ısrarla çaldırmaya devam ediyordu.

"38 cevapsız çağrı mı? Yanlış görüyorum değil mi?"

"Aç artık, daha da sinirlendirme!"dedi.

Telefonu düzgün kullanamayan ve telefonla ilgili hiç bir şey bilmeyen bir kişi olarak telefonu açabilmeyi başarmıştım.

"Baba."

"Umarım iyi bir açıklaman vardır küçük hanım. Nerelerdesin sen niye bakmıyorsun telefonuna."diye bağırdı. Sanki her an her saat elimde telefon. Kullanmayı bile bilmiyorum ki telefonumu, ayrıca kullansam ne olacak? 

Öyle çok bağırıyordu ki normalde de sesli konuşan bir adamdı fakat şimdi telefonu kulağıma dahi yaklaştıramıyordum.

"Telefonumu bulamadım."

"Biri nasıl telefonunu kaybeder hemde evin içerisinde anlayamıyorum. Diyelim kaybettin. Baran serserisi seni aradığımı söylemedi mi? Onun telefonunu kullansana. Onun işe yaramayacağını tahmin etmeliydim. Kovacağım onu."

Bir anda bu sözleriyle duraksadım. Bu kadar çabuk öfkelenmesi ve onu kovduğunu söylemesi saçmaydı. Onu böyle bir sebeple kovamazdı.

"Banyo yapıyordum. Odamın kapısını da kilitledim bu yüzden bana söyleyemedi baba. Ayrıca sonrasında telefonumu aramama o yardım etti. Onun telefonunu kullanmak istemedim. Herkesin kişisel telefonu öyle değil mi. Seninle özel görüşecektim."

Gayet inandırıcı bir yalan olmuştu.

Telefonda tek yaptığım babamı aramak ve resim çekmeye çalışmaktı. Emir'in mesajlarına da cevap vermek zorundaydım.

"Özür dilerim, ama onu kovamazsın."dedim.

"Öyle mi küçük hanım? Pekâlâ. Madem senin suçun, cezayı da sen çekersin." dedi ve kısa süre sessizlik oldu. Birini kurtarmak uğruna ceza alıyor olmam sinir bozucuydu.

"Baranı ver."dedi. Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp Barana uzattım. Bana soru soran ifadelerle baktı. Omuz silktim.

"Evet efendim."

"İyiyim siz?"

Ne konuştuklarını merak ediyordum. Keşke hoparlöre alsaydım.

"Ama efendim..."dedi ve sustu.

"Peki."

Telefonu kapattı ve cebine koydu.

"Odana bücür."

"Neden?" diye sordum merakla.

"Öğreniceksin."dedi ve devam etti. "Hadi  odana çık."

Peki baba.

Aynen iç ses 'peki baba'

Sonuçta bu babamın emriydi. Hangi cezayı layık görmüştü acaba? Evet merak ediyordum. Sanki tüm hayatım bana bir ceza değilmiş gibi...

Odama girdiğimle kendimi yatağa fırlattım. Ağız tadıyla yemek bile yiyememistim.
Camdan dışarıya bakmaya başladım. Koskocaman bir dünya vardı karşımda. Yeşilliklerle maviliklerle dolu koskocaman bir yer.

Ama ben duvarların ardından bakıyordum bu dünyaya. Dışarı çıkıp gezebilecek miydim diğer insanlar gibi?

Bunları düşünürken kapımın kilitlenme sesi beni güldürdü.

"Gerçekten mi?" diye bağırdım önce.
"5 yaşındayım ben, öyle değil mi?" diye bağırmaya devam ettim.

Bu sessizliğin karşında bir cevap yoktu elbette

CESURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin