5.Bölüm

686 174 36
                                        

"N-Ne demek istiyorsun?" dedim tekrar.

"Açıklama yapmak zorunda değilim."dedi ve odamın kapısına doğru yürümeye başladı.

Tam kapıdan çıkacağı an önünde durup kollarımı açarak çıkmasını engelledim.

"Neden olduğunu söyle."dedim şaşkınlıkla. Gözlerimi meraklı bir şekilde açmıştım.

"Önümden çekil bücür."

Sürekli emir veriyordu. Bir soru sormuştum ve bunun sadece cevabını vermesi yeterliydi. Zor bir şey istememiştim.

"Çekilmeyeceğim."dedim, kendimden emin bir şekilde.

Fakat aniden beni itti ve sırtım duvara çarptı. Şimdi duvarla onun bedeni arasında sıkışmıştım.

"Seni uyarıyorum. Eğer bir şey söylüyorsam dediğimi yap. Bana kafa tutma."dedi. Aniden ruh halinin bu kadar değişmesi, komik biriyken böyle korkunç birine dönüşmesine anlam veremiyordum. Bakışları öyle sertti ki onu tanımakta zorlanıyordum adeta.

"Ya tutarsam."

"Sonuçlarına katlanırsın."

***

Konuşmamızın üstünden bir saat kadar geçmiş olmalıydı. Fakat hâlâ aynı şekilde korkmuş hissediyordum.

Böyle basit bir konu için bu kadar sinirlenmiş olması kesinlikle normal değildi. Yine de arkadaşlıkla koruma olmak arasında kalmış gibi görünüyordu.  

Odamdan çıkmayıp burada kalmak benim için de onun içinde iyi olacaktı.

***

Yirmi dakika sonra kapımın çalınmasıyla dikkatim dağıldı ve "Gir." diye seslendim.

Eksikliğimi hissetmiş olmalıydı. Kafasını odanın kapısından içeri doğru uzattı ve konuştu.

"Matematik hocan geldi." demesiyle kafamdan aşağı kaynar sular döküldü.

"Öldüğümü söyle, lütfen"dedim. Yatağıma yüz üstü atladım ve gözlerimi yumdum.

"Uzatma da gel hadi. Alt üstü bir saat ders alacaksın."

"Alt üstü bir saat mi? O kadına dayanamıyorum. Hem ben matematik sevmem ki."

Hatice hoca matematik dersi vermek için geliyordu. Hangi eve gidersem gideyim peşimdeydi bu kadın. Turuncu ve sarımsı saçları kısa ve uçuş uçuştu. İncecik burnu ve tam aksine büyük burun delikleri vardı. Einstein'ın kız versiyonu gibiydi. Tipiyle yargılamak gibi olmasın ama matematikçi gibi göründüğü her halinden belliydi. Ders sırasında yüzünü inceliyordum çünkü dediklerini anlamıyordum ve ilgilenecek başka şeyler arıyordum. Ayrıca ders anlatırken tek yaptığı küçük görmekti.

"Zorluk çıkarma! Ya o gelir ya da sen aşağıya gidersin. Karar ver."

Hiç biri...

İç sesim bunu söylemiş olsa bile, tıpış tıpış aşağı indim ve o masaya oturdum.

"Nasılsın yavrum."dedi. Sesi kulağıma hiç yabancı gelmiyordu. Sanki dün görmüş gibiydim.

"Hasta hissediyorum. Siz nasılsınız?"

"Biraz dinlen ben gidince. Dersimi işleyim bol bol dinlenirsin."

Bana acıyıp gitse keşke diye düşünürken böyle diyeceğini tahmin ediyordum. Dersini bitirmeden asla gitmezdi.

"Kaldığımız yeri aç bakalım."dedi ve sayfaları yavaş yavaş değiştirdim.

"Zamanımız gidiyor bak ama, acele et. Siz zamane gençlerin kanı yavaş, kanı..."

CESURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin