17.Bölüm

347 33 29
                                    

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bana anlattıklarını uyumadan önce kafamda en az on kez tekrarladığım için uyandığımda hâlâ hatırlıyor olmam beni elbetteki mutlu etmişti. En azından hayal olmadığı kanısına varılmıştım. Alarm çaldığı için uyanmıştım. Zaten onu duymasam bile Baran kapıya vurmuştu.

Bugün beni nelerin beklediğini keşke bilseydim. Baran sanki çok kolay bir şeymiş gibi anlatmıştı. Ama ben tabiki bu işlerin bu kadar kolay olmadığını biliyordum. En azından benim için zordu.

"Neden erken gidiyoruz?"diye sordum kahvaltı için oturduğum masada.

"Telefonuna baksaydın neden olduğunu bilirdin. Telefonu sana süs olsun diye vermedim. Ara sıra kontrol et."dedi. Hâlâ bana anlatması için ona bakıyordum.

"Burak sana ulaşamadığı için bana söyledi. Ablasının bekarlığa veda partisi varmış. Bir kız olduğun için ona yardım etmeni istedi."

Bir kaç saniye düşündüm. Burak'la pek bir samimiyeti olmayan Baran telefonuma bakmadığım için onunla muhatap olmuştu. Yani bu sayede onu sekreterim yapmıştım. Bu hoştu. Alttan alttan sinir oluyordu çünkü.

"Peki ben bu konuda ne yapacağım?"

"Bunu bir kız olduğun için kendin düşün. Yanlız bir uyarı her yeri pembe yapma. Çok çocuksu."

Niye ya... Ben pembeyi severim bir kere. Çok mu çocuksu.

Odama gidip gardıroptan o muhteşem elbiseyi aldım. Bunun beyazını da başka renklerinide almak istiyordum. Saçlarımı ne yapacağıma karar veremediğim için açık bıraktım. Siyah bir bileklik ve siyah platform topuklu ayakkabı giydim.

Baran'ın yanına gitmeden önce bu ne sadelik demesin diye kırmızı bir ruj sürdüm. Neden siyah bir oje sürmüyorum diye düşündükten sonra aynalı makyaj büfemin önüne oturdum ve tek tek her parmağıma sürdüm. Tabi benden yetenekli biri olmayacağı gibi yeteneksizin en alası ortaya çıkmıştı. Hani idare ederdi ama daha güzel olabilirdi.

Siyah göz kalemi sürdüm. Kendimi siyaha adamış olmamım nedeni gizli görünmek istememdi. Geçen gün dolabımı karıştırırken gördüğüm maşayı fişe taktım. Dolabımı karıştırmam bu yönden iyi olmuştu. Esir alınmış olmama rağmen bana sunulan imkanları seviyordum. En azından kız gibi giyindiğimde beni görüyorlardı. Hangi kız onu güzel bir kıyafet içinde görmelerini istemez ki...

Saçlarımı çok hafif maşaladım. Tabi elimi bir çok yakmıştım. En sonunda hazır olduğum zaman odamın kapısını açtım. Hol parfüm kokuyordu. Erkek parfümü. Çok keskin ve güzeldi. Bir kaç kere içime çektim. Benim sıktığım parfüm hafif bir çiçek kokusuydu. Ağır değildi. Bu yüzden dikkat çekici de değildi.

"İşte hazırım."dedim. Kapının önünde durdum. Telefonla uğraşıyordu. Bana doğru döndü.

Kısa bir süre duraksadı ve beni süzdü.

"Seninin evdeki halini gösterseler arkalarına bakmadan kaçarlar."dedi. Kıkırdadım.

"En azından o gerçek halim."dedim.

"Hadi gidelim."dedi ve evden çıktık. Aşağı otoparka indik. Siyah bir spor arabanın kapısını açtı.

"Diğer arabaya ne oldu."

"Soru sorma! Ve bin!"dedi yolcu koltuğuna oturdum. Kemerimi de bağladım ki şimdi Baran savura savura sürer falan ne olur ne olmaz...

"Telefonunu her an kontrol et. Ve Burak'a yakın davransan bile seni odaya çıkarmak bir yerlere götürmek isterse 'Baran birazdan gelecek' diyip onu oyalıyorsun. Anladın mı?"

CESURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin