Birkez daha ne kadar aciz olduğumu göstermişti bana. Evet belki bir hastalıktı bazen acizlik, bazen de sevdiğin birinin ölmesi ama tanınmamak da böyle bir şeydi. Düşünsenize bir hastaneye gidiyorsunuz kimliğiniz olmadığı için tedavi etmiyorlar. Bu tarz şeyler bir insana o kadar ağır gelir ki...
Bu yüzden kendimden de bu hayattan da nefret ediyordum. Birilerine bağlı yaşamak o kadar kötüydü ki...
Sadece Baran'ın söyledikleri kafamın içinde yankılanıp duruyordu.
Arabadan giderken aynı zamanda etrafı izliyordum. Televizyon da gördüklerimden daha gerçekçiydi. Herkes mutlu görünüyordu.
Sessizliği bozan Baran oldu.
"Gelmek üzereyiz. Kahvaltıdan sonra seni Çise'nin yetenekli ellerine bırakacağım." dedi. Sadece kafamı salladım. Dünün aksine daha nazik konuşuyordu.
Geldiğimiz yer oldukça şık görünüyordu. İlk defa böyle bir yere gelmenin heyecanıyla tek kelimeyle dilim tutulmuştu. Baran arabadan indi. Bende kapıyı açıp arabadan indim.
Üstünde klasik ve her zaman giydiğim kot pantolon ve kareli gömlek vardı. Saçlarımı at kuyruğu yapmıştım.
İçeri girdiğimizde kızlı erkekli gruplar halinde oturan bir sürü kişi vardı. Herkes bana bakıyormuş gibi hissediyordum. Bu yüzden Baran'ın arkasına geçip koluna yapıştım.
Kısa bir an durakladı. "Ne yapıyorsun?"
"Herkes bana bakıyor gibi hissediyorum." dedim.
"Herkes sana değil bana bakıyor."dedi ukalaca bir tavır sergilerken ona baktım.
Ve ondan bir az uzaklaştım. Hala ondan tiksiniyormuş gibi bakıyordum ki biri bana çarpınca dengemi kaybettim. Ve yere düşecekken birinin beni tutması ile son anda bu andan kurtuldum.
"Gerçekten üzgünüm."diyen çalışana sessizce mırıldandım. "Önemli değil."
Bana bakan Baran bu sırada kulağıma "Daha dikkatli olmalısın bücür." dedi ve garsona dönerek "Dikkat etsene!" diye sesini yükselterek.
Sonunda masaya oturduk ve herkesin üzerimde olan gözlerini görmezlikten gelmeye çalışıyordum.
"Nasıl?"
"Ney?"diye sordum.
"Burası."dedi.
"Güzel."diye ağzımın içinde geveledim.
Önümüze gelen kahvaltı tabaklarıyla bakışıyorduk. O bana bende ona güzel bakışlar atıyordum ki herşeye karışan Baran bana seslendi.
"Yesene!"
"İçinde zehir olabilir."dedim ve bakışmaya devam ettik. Baran kendi tabağı ile benim tabağımı yer değiştirdi.
"Şimdi ye."dedi başka bir şey demeden yemeye devam etti. Zehirlenmemişti...
Yemeye başladım. Gerçekten görüntüsüde, tadı da harikaydı.
Tabaklarımızı bitirmeye yakın biri yanımıza geldi. Kot gömlek ve siyah pantolon giyiyordu. Gömleğini pantolonunun için vermişti. Saçlarını da jöle ile dikleştirmişti.
"Baran görüşmeyeli uzun zaman oldu."dedi yüzünde ki gülümseme o kadar uyuzdu ki...
"Burak!"dedi Baran sesinde ki ciddi bir tonla. Yüzünde minnacık bir gülümseme belirdi. Dirseklerini masaya koydu ve ellerini bir birine kenetledi.
Bugün evden çıkmadan önce Baran kimsenin sorusuna cevap vermemem için uyarmıştı. Bunu hatırlayarak aralarında ki gerginliğe kulak misafiri olmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR
Teen Fiction"Nereden başlasam daha çabuk biter." Bunu nasıl söyledim pek bir fikrim yoktu ama bu korkunç oyunun bitmesini istediğimden emindim. Beklemediğim bir anda bana yaklaştı dizleri dizime değiyordu. Sağ kulağıma yaklaştı. Nerdeyse dudakları kulağıma de...