21. Bölüm

145 11 9
                                        

Bölümü yazmak benim için çok zor oldu çünkü uzun süre ara vermiştim ve yazacaklarımı toparlayamadım. Eski yazdığım bölümü sildim ve kurgu da değişiklik yaptım.
Size iyi okumalar.

Gözlerimi açtığımda farklı evin yatağında uyuduğumu fark ettim. Yavaşça yattığım yerden doğruldum ve etrafa bakındım. Hiç tanıdık gelmiyordu.
"Günaydın efendim. Kahvaltıda ne istersiniz."
diyen ablaya aval aval baktım.
Gözlerimi ovaladım ve konuştum.
"Neredeyim ben?"
"Babanızın evindesiniz."
"Baran nerde?"
"O kim efendim."dedi şaşkın şaşkın.
Yatağımdan fırladım.
"Önemi yok."
Hızlı adımlarla odadan çıktım.  Ve koridorda biraz gezindim. Ve merdivenleri görünce aşağı indim. Hemen karşımda yemek masası vardı. Ve babam orda oturuyordu.
"Dışarı çıkmak istiyorum."
Gazeteyi kapattı ve gözlüğünün üstünden bana baktı.
"Kahvaltı edip çıkabilirsin."
Bu iste bir terslik vardı.
"Çıkmamı engellemeyecek misin?"
Kafasını hayır anlamında iki yana salladı.
"Hayır, sana zaten özgür olacağını söylemiştim."
"Baran nerde?"
Şaşkınlıkla bana baktı.
"Bilmiyorum."
"Ona ne yaptın baba?"
"Ben hiçbir şey yapmadım. Gerçi yapmam gerekirdi. Kızımı kaçırdı. Anneni öldürdükleri gibi seni de öldürmek istediler. Tüm ailenin kanı bozuk. Ondan kurtulmak güzel olurdu."
"Annemi mi öldürdüler?"
"Evet onun babası, bunu bilmiyor muydun?"
Kafam öyle karıştı ki neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyordum ama bu hikayeyi dinlemek istediğimden emindim.
"Anlat bana." dediğim sırada babamın telefonu çaldı.
"Buna cevap vermem lazım."
Daha sonra ağzını önündeki peçete ile sildi ve telefonu açtı.
"Evdeyken beni aramayın demiştim." dedi gayet sakin bir şekilde.
Durdu ve karşısındaki kişiyi dinledi.
"Tamam siz biraz daha durun geliyorum."
"...."
"Tamam."
Telefonu kapattı.
"Güzelim sanırım bugün kahvaltı da sana eşlik edemeyeceğim."
"Sorun değil."dedim.
"Odana bir cüzdan bıraktım kart, nüfus cüzdanı ve bir miktar para var içinde."
"Gerçekten çıkmamda sorun yok mu?"
Kafasını hayır anlamında salladı.
"Dikkatli ol."
Kafamı salladım.

~~~
Babam çıkmıştı ve bende bir şeyler atıştırdıktan sonra üzerimi giyinip babamın bıraktığı cüzdanı almıştım. Baranı bulmam gerekiyordu. Fakat ne yapacağımı ve nereden başlayacağımı bilmiyordum. Aklıma gelen ilk isim Çise olmuştu. Ona gitmeliydim.
Eski telefonum yoktu fakat babam cüzdanın yanına bir de telefon koymuştu.
Acil bir durum olursa diye Baran'ın bana yaptırdığı şeye şu an minnet duyuyordum.
Çise'nin numarasını tuşladım.
"Çise."
"Benefşe sen misin?"
"Evet benim. Buluşabilir miyiz?"
"Evet , evet tabi."
"Nereye geleceğimi bana konum olarak atabilir misin?"
"Olur."
Telefonu kapattıktan beş dakika sonra gelen konuma  baktım. Evden çıkmak için kapıya geldiğimde önümde duran iki korumaya baktım. Az öncekiler ile farklıydı. Galiba dönüşümlü olarak çalışıyorlardı. Ve bir şey fark etmiştim. Yorgunlardı.
Bu ayrıntıyı bir kenara bıraktım ve bana gelen soruyu yanıtladım.
"Sizi bırakalım."
"Taksiye bineceğim. Teşekkürler."
Kafasını tamam anlamında salladı. Evet buna şaşırmıştım. Zorluk çıkarmamışlardı.
Evden çıktım ve taksi çevirdim. Bana gelen konumdaki adresi söyledim.
Bir süre sonra vardığımda Çise'yi farklı bir imaj da görmüştüm.
"Selam."
"Izleniyor olabiliriz."diye kulağıma fısıldadı beni öpüyor gibi yaparken.
Diğer kulağıma da "Oturacağımız yerde telefonunu uzaklaştır." dedi.
Ve hiçbir şey olmamış gibi kol kola girdik bir kafeye oturduk.
Çantamdan bir miktar parayı aldım ve aldıktan sonra girişteki dolaba içindeki her şeyle birlikte  kitledim.
Çise de aynısını yaptı ve oturduk.
"Nasılsın?"
"Ben iyiyim ama Baran nasıl bilmiyorum ve onun için endişeliyim."
"Sakin ol." dedikten sonra yanımıza gelen garsona sipariş verdi.
"Neler olduğundan haberim yok. Sadece Baran bana minik bir mesaj atmıştı. O yüzden her şeyi baştan anlatman lazım."
"Sana ne yazdı?"
"Babanın toplantıya geldiğini ve sıkıntı yaşanacağı durumda sana göz kulak olmamı."
Barana öfkeliydim. Bana hiçbir şeyi çaktırmamıştı. Böyle bir şeyin olabileceğini bildiği halde oraya gitmiştik.
Kafamdaki bu düşünceyi sildikten sonra Çise'ye döndüm.
"Babam onunla gelmemi istedi. Kabul etmiş gibi yaptım ve daha sonra Baran'la kaçmak için otoparka inmeye çalıştık fakat kapıları tutan korumalar vardı. Biri Baran'a vurdu bu sırada öteki bana iğne yaptı. Ve sonra kendimi evde buldum."
"Baba'nın seni bırakması şaşırtıcı."
"Evet."
"Bu işte bir iş var Benefşe."
"Baran'ı bulmam lazım." dedim endişeyle.
"Hiç farklı bir şey oldu mu bugün?"
"Farklıdan kastın ne?"
"Telefon konuşması olabilir, dikkatini çeken birisi gelmiş olabilir bilemiyorum."
Düşündüm ve sıradışı bir şey yoktu. O yüzden kafamı hayır anlamında  salladım.
"Onu bulmalıyız."
"Bulmalıyız."

~~~
Bir süre oturduk. Onu nasıl bulabileceğim konusunda bana biraz fikir verdi. Açıkçası yapacak çok bir şey de yoktu bu yüzden ikimizde sadece endişeleniyorduk. Ve daha sonra lavaboya gittik. Çise kıyafetlerini değiştirdi. Ve saç şeklinide daha sonra tuvaletten çıktı bende peşinden oturduğumuz masaya geçtim fakat şu an birbirimizi tanımıyor gibi yapıyorduk. Bir arkadaş grubunun arkasına takıldı ve mekandan ayrıldı.
Hesabı ödedim ve  çantamı almaya dolaba vardığımda üstünde not kağıdı olan bir telefon vardı.
"Bana yazacağın zaman bunu kullan. Iyi sakla."
Çise yine her ayrıntıyı düşünmüştü. Ne ara koyduğunu bilmediğim bu telefon ile ordan ayrıldım. Şimdi eve gitmem ve kendime olağanüstü bir plan bulmam gerekiyordu. Kafamda tonlarca düşünce vardı fakat bunlardan hiçbiri Baran'ın nasıl olduğunu bana söyleyemiyordu. Babam yüzünden ona bir şey olsun istemiyordum.

~~~
"Hoşgeldiniz."
"Biraz abur cubur aldım. Rica etsem onları hazırlayıp oturma odasına getirebilir misiniz?"
"Tabiki." dedikten sonra elimdeki poşetleri aldılar.
Ve bende üzerimi değiştirmek için odama çıktım. Babamın evde olmadığını biliyordum bu yüzden onun odasına girecektim.
Bu beni geriyordu. Çünkü daha önce onunla yaşamamıştım. Neyi nereye koyacağını bilmiyordum. Hatta belki bir yerleri kurcalayacak vaktim de olmayacaktı. Gerçi onun gibi bir profesyonelin evde kanıt bırakmış olması saçma olurdu.
O yüzden sadece bakıp çıkacaktım.
Onun odası benim odamın karşısında kalıyordu. Yavaş ve sessiz adımlarla yürüdüm. Ve kapısını açtım. Kilitli olmaması bir şey saklamadığı anlamına geliyordu. Kapıyı açtım ve hemen karşı duvara bakakaldım.
Kocaman bir portre vardı. Ve üzerinde annem. Bembeyaz bir elbisenin içinde kucağında ben vardım. Daha da yaklaştım ve yüzünün her bir ayrıntısına baktım. Bu resmi ilk defa görüyordum.
Çok güzeldi. Çok güzeldik. Şu an burda olmasını çok isterdim.
"Benefşe."
Olduğum yerden sıçradım.
"Korkma benim."
"Üzgünüm baba resme dalmıştım."
"Ne işin var burda."
"Sadece sana geldiğimi haber vermek için girmiştim ama odanda yoktun daha sonra portreyi gördüm ve kaldım. Özür dilerim sana sormadan girmemeliydim."
Iki dakikada harika yalanlarımı profesyonelce sıralamıştım.
"Sorun değil güzelim." dedikten sonra kolunu omzuma attı.
"Çok güzeldi." dedi.
"Onu görmeyi çok isterdim."
Alnıma bir öpücük kondurdu ve "O da çok isterdi." dedi. Bir kaç dakika baktıktan sonra odadan çıktım.
Şimdi ne yapacaktım gerçekten hiç bilmiyordum.

2 GÜN SONRA***
Hiçbir ses yoktu. Baran'ı bulamıyordum. Hakkında bir şey de öğrenememiştim. Endişeliydim. Aynı zamanda da evde o kadar sıkılıyordum ki en sonunda  mutfağa girmeye karar vermiştim. Yürüdüm ve kapıya yaklaştım. Kapı hafif aralıktı.
Tam girecekken içeriden konuşma sesi duyunca duraksadım.
"Çocuk var ya."
"Bilmiyorum."
"Hani şu aşağıya getirdikleri.*
"Zavallı çocuk. Tek lokma içmedi. Yüzü çok kötüydü. Üşüyor gibiydide."
"Vah zavallı!"
"Hiçbir şey yapmadım. Öyle yepyeşil gözlerini açmış bana bakıyordu. Ve arkamı döndüm gittim."
"Emir kuluyuz bacım."
Kanım donmuştu. Yüzümdeki korkunç ifadeyi atıp kimse şüphelenmesin diye içeri girdim. Fakat kalbim hızlı atıyordu. Korkuyordum ben. Ona zarar gelmesinden.
"Merhaba."
Yüzlerine bakmak beni öyle zorluyordu ki şu an sadece ağlamak istiyordum.
Suçlu suçlu baktılar birbirlerine.
"Bana salçalı makarna yapar mısınız? Canım çok çekti."
"Efendim ne zaman geldiniz siz?" dedi kadın.
Güldüm. "Geldim ve içeri daldım özür dilerim korkuttum galiba."
Diğer kadın koluyla hafifçe dürttü.
"Anlaşıldı efendim. Siz oturun biz getiririz hazır olunca."
Kafamı salladım ve çıkıyor gibi yaparken mırıldandıklarını da duydum.
"Duymamıştır dimi?"
"Hemen içeri girdi duymamıştır tabi sayende şüphelenecekti bizden."

***
Odamda saatlerdir ne yapacağımı düşünerek bir ileri bir geri yürüyordum. Ellerimde tırnak kalmamıştı.
Gece olduğunda bile uyuyamamış camdan dışarı bakıyordum.
Ve iki adam gördüm arka tarafa doğru yürüyorlardı.
"Şu tarafa." diye seslendiğini duydum.
O buradaydı.
Artık  emindim.
Ve kararımı vermiştim.
Çise'ye bana verdiği telefon ile yazdım.
"Sahte bir görüşmeye ihtiyacım var bir gün süreli. Babam için. Ayaz ve Akın'a da ihtiyacım var!"
"Ne oldu."
Anında mesajıma yanıt vermiş olması iyiydi. Çünkü planımı anlatmam gerekiyordu.
"Çise."
"Evet?"
"Onu buldum."

CESURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin