11.Bölüm

422 85 17
                                    

Odam olduğu halde kanepede uyuya kalmak için çok çaba sarf etmiş olmalıyım gerçekten. Her tarafım tutulmuştu. Yerimden kalkma çabamı size anlatmayacağım.

Şuradan başlayalım, Çise ve Akın gittikten sonra kanepeye oturmuş televizyon izliyordum ve daha sonra uyumuştum. Uyanmam ise boynum acıyınca oldu. Hala karanlıktı. İçeriyi aydınlatan televizyon gözlerimin kamaşmasına neden oldu.

Benim nefesimin dışında bir nefes sesi daha duyuyordum ki kafamı çevirince Baran'ın başucumda ki tekli koltukta elinde çakıyla uğraştığını gördüm.

"Ne yapıyorsun?"diye sordum elinde ki çakıyı görmemezlikten gelirken.

"Düşünüyorum."

"Neyi."dedim. Televizyon'un sesi o kadar kısıktı ki duyabileceğim tek ses onun nefesiydi.

"Bu zamana kadar neler yaptığımı."dedi. Neler yapmıştı acaba? diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi. O sert görünüyordu ama benle konuşurken öyle değildi. Farklıydı işte.

"Ne-"dediğim sırada sözümü kesti.

"Bana yardım etmek istediğinden emin misin?"diye sordu gözlerini elinde ki çakıdan kaldırıp bana baktı.

Kafamı kendimden emin bir şekilde salladım ve vücudumun ağrısını umursamayarak oturduğum yerden koltuğun ucuna kaydım.

"Peki senden birilerini öldürmeni istersem?"dedi gözü yine çakısının üzerindeydi konuşmaya devam etti. "Ya da ben birini öldürürsem."

Bu söz kulağıma çok değişik gelmişti. Onun bu tarz şeyler yaptığını düşünmüyordum doğrusu. Ya da düşünmek istemiyordum. Nasıl bir insan yanında kaldığı birinin böyle bir şey yaptığını duymak ister ki.

Dünya da duyabileceğiniz belkide en saçma cevabı verdim.

"Yoksa elinde ki ile beni mi öldürmeyi planlıyorsun?"

"Belkide."

Yanıtıyla düşüncelerime yeni bir boyut ekledim. Bu yanıt beni derince düşünmeye itti. Halbuki ben çok düşünen biri değildim. Hatta belkide hiç düşünmeden cevap veren o saçma görünen insanlardandım. Ama bu cevap bir yada iki kez daha içimden tekrarlamam gereken bir şeydi.

"Belkide seni de öldüreceğim."diye devam etti sözlerine. Olduğundan daha kısık söylemişti bunları.

"Yapmayacağını biliyorum."diye çıktı ağızımdam. Ben bile kendimden emin değildim ki bunları söylerken o benim bu sözlerine nasıl inansın.

"Nerden?"dedi ve devam etti. "Nasıl bu kadar emin olabilirsin bunu yapmayacağımdan."

Tam cevap vereceğim sırada yanıma hızlı bir şekilde gelip elinde ki çakıyı boğazıma dayadı.

"Belkide şu anda tam burada."diye fısıldadı kulağıma.

"Korkmuyor musun?"diye devam etti sözlerine.

İlginç bir şekilde korkmuyordum. Boğazıma dayadığı bıçak ile beni ne kadar sıkı tuttuğuda önemli değildi. Önemli olan benim onun böyle bir şey yapmayacağına inanmamdı.

"Hayır."dedim.

"İşte bu yüzden safsın."dedi. Boğazıma ince bir çizik atarken. Daha sonra beni bıraktı. Elbette ki canım yanmıştı ama sakindim işte. Belkide çok saftım onun böyle bir şey yapmayacağına inanırken.

"Odana git ve uyu."dedi yanımdan uzaklaşırken. Ben ise kanayan boynumu tutarak lavaboya gittim ve kapıyı kapatıp kitledim.

Suyu sonuna kadar açıp yüzümü yıkadım. Ve aynada kendime baktım. İncecik çizgi bana her şeyi anlatıyordu aslında. Yanlış kişiye güvendiğimi ve birkez daha kaçmam gerektiğini ama ben o kadar saftım ki ya da aptal, kaçmak yerine onunla kalmak istiyordum. Nedenini ise bilmiyordum.

CESURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin