BÖLÜM 11

35 6 1
                                    

Bulut'un ağzından;

    Sema, ateşi düştüğü halde bir türlü uyanmıyordu. Yoksa uyanmak mı istemiyordu? Deniz'i arayıp bu seferde uyanmadığını söylediğimde, "Tek sorunu ateşmiş gibi durmuyor, psikolojik olabilir uyanmaması. Görmeden bir şey söylemek zor." demişti. Bir yerde de okumuştum, depresyon belirtilerinde çok uyumak mümkünmüş ya da tam tersi hiç uyuyamamak diye. Sema'nın psikolojisinin henüz düzelmediğini zaten biliyordum.

"Hastaneye mi götürsek?" diyen Elisa'nın sorusuyla bir düşüncemden kurtulmuş "Biraz daha bekleyelim" derken de diğer bir düşünceye balıklama atlamıştım. Hastanedeki o izlenme hissi!!. Kuzey'e araştırmasını söylemiştim ama hala geri dönüş yapmamıştı. Cebimden telefonu çıkarıp Kuzey'i aramak üzere ayağa kalktım ve komidinin üzerinde duran, Sema'ya hastanedeyken hediye ettiğim resim defteri dikkatimi çekti. Bir yandan Kuzey'in telefonu açmasını bekliyor, bir yandan da resim defterine yeni bir şey çizip çizmediğini merak ediyordum . Sonunda Kuzey'in telefona "Alo abi" demesi ile resim defterini de elime alıp kendi odama doğru yollandım.

   Sultan hanımın yani Sema'nın annesi ve Elisa'nın konuşmamızı duyup da endişe etmelerini istemiyordum. Zaten yeterince sorun yaşadılar. Bir de bunu duyup üzülmesinler di mi?

  Kuzey'e "Neler buldun ya da bir şey bulabildin mi?" diye sordum. Kamera kayıtlarını izlemeyi yeni bitirdiğini. Doktorlar, hemşireler ve sıradan hasta yakınları dışında, karanlık görünen hiçkimse bulamadığını söylemişti. Yanlış anlamam imkansız gibiydi. Şimdiye kadar hiç bir kararımda yanlışlık çıkmamıştı. Ya çok iyi gizleniyorlardı ya da söylediği kişilerin içinde bir karanlık taraf vardı da henüz Kuzey bulamamıştı bağlantısını. Derin düşüncelerimden sıyrılıp "Tamam Kuzey, biraz daha araştır bakalım. Doktor, hemşireler felan temiz mi bir bak?" deyip kapattım telefonu.

   Sırada Sema'nın resim defteri vardı. Açıp bakmak istiyor ama özeline saygısızlık etmekte istemiyordum. Bak-bakma arasında gelip giderken neredeyse papatya yolacaktım tabii olsaydı. "Papatyamız olmadığına göre" deyip gözlerimi kapattım ve çevirdim ilk sayfayı.

   İlk bakışta manzara resmi gibi duran resme dikkatle bakınca, aslında bir cinayet mahali olduğunu gördüm ve şok oldum. Ormanda Sema'yı arayan ekip, kayalık dibinde tahminen yağmur sularıyla açılmış bir ceset bulduklarının bilgisini vermişti bana ve bu resim büroda gördüğüm o cinayet mahali fotoğrafına çok benziyordu. "Bu kadar benzerlik nasıl olabilirdi ki? Herneyse öğreniriz" deyip diğer sayfaya geçtim.

Eski lunaparkı gören bir odanın resmiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eski lunaparkı gören bir odanın resmiydi. İlginç gelmişti bu resimde. Sema'nın bu eve gitmeden, bu resmi yapmış olması imkansız gibiydi. Ya hayal gücü inanılmaz gelişmişti ki bu biraz saçma bir ihtimaldi. Çünkü bu lunapark gerçekti. Tahminen resmin yapıldığı bina da serseri takımının yaşadığı binalardan biriydi ve burada da diğer bir ihtimal devreye giriyordu. Sema'nın orada bulunma ihtimali, ki bu da Sema'nın aslında kim olduğunu sorgulamama sebep olurdu. Fazla üstünde durmak istemedim.Nasıl olsa öyle yada böyle öğrenecektim. Diğer resimlere de bakıp telefonumla fotoğraflarını çektikten sonra banyoya gittim.

GÖRÜNTÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin