BÖLÜM 20

14 4 1
                                    

Sema'nın ağzından;


Yine bir hastane odasında gözlerimi açmam, beni çok şaşırtmamıştı. Ne de olsa en son hatırladığım burnumun kanaması ve Mira ile baş başa odamda oturduğumdu. Beni hastanelik edecek kadar çok kanama olması aslında biraz garipti. Peki ben neredeyim? Mira mı getirdi beni buraya yoksa ailem mi?

Peki aklımda sürekli tekrar edip duran isim neyin nesi? Daha doğrusu kim? Hatırladığım kadarıyla Pınar isminde bir arkadaşım yok. Peki olmayan birinin ismini nasıl bilebiliyorum? Rüyamda mı gördüm bu Pınar denen kişiyi yoksa görüntü gördüm de hatırlamıyor muyum?

Gözlerimi odada gezdirmeye başladığımda başta beni Mira'nın deney için kendi bildiği bir yere götürmüş olabileceği gelmişse de öyle olmadığını ayak ucumdan bana bakıp gülümseyen canım arkadaşım Elisa ve ailemle göz göze geldiğimde anlamıştım ve yine Bodrum'daki hastanede olduğu gibi sesleri duyamadığımı fark ettim.

Yanılmıştım...

Belki de hepsi bir kurgu, bir kabustu.

Belki de Mira bizim eve hiç gelmemişti. Emin olamasam da işin tuhaf tarafı içimden sorup öğrenmekte gelmiyordu. Şuan ki ortamın güzel büyüsünün bozulmasından korkuyordum.

Sevgili içsesimin; hadi ama Sema güzel dediğin ortam bir hastane odası farkında mısın? Demesiyle kendi kendime gülümseyerek tabi ki biliyorum ama içsesimin hatırlayamadığı bölümler olduğunu düşünüyorum. Neden mi? Hastane odasında olsam da kolumda serum ve kan takılı olsa bile sevdiklerimin yanında olmak ve bu ortama çocukluğumdan beri alışık olmak bana yine de güzel bir his veriyordu.

Huzur, güzellik, sevgi, güven gibi kavramları seviyorum. Özellikle huzur, şuanda bu duygu ile dolup taştığımı hissediyorum. Sevdiklerimle bir arada olabildiğim her yer bana tarifi imkansız bir huzur veriyor ve şuan çok huzurluyum.

Zayıf bir bünyeye sahip olduğum gerçeğiyle yüzleştiğim o çocukluk zamanlarım geldi şimdi aklıma nedense.

Şuan düşünüyorum da belki de bu kadar film izlemiş olmam ve resme olan sevgim bu hastane odalarında aşılanmıştır bana. Bildiğim bir hastane odasındayım, sevdiğim insanlar yanımda, her ne kadar endişe dolu gözlerle bana bakıyor olsalar da sonuçta yanımdalar ve bu bana huzur veriyor.

Deniz kenarında oturup saatlerce denize bakmış da dinlenmiş gibi hissediyorum kendimi. Sanki hiç kötü olay yaşamamışım, hepsi birer kabusmuş gibi düşünmek istiyorum.

Belki artık kötü günleri geri de bırakmışımdır ve bu hastane de yatışım sondur ya da yepyeni bir başlangıçtır ya da sadece kendimi avutuyorumdur ama ben böyle düşünmek istiyorum. Ne demişler iyi düşün iyi olsun..

Annemin yanıma yaklaşıp da o sıcacık ellerini ellerimin üstünde hissetmemle dalmış olduğum iç dünyamdan sıyrıldım. "İyi misin kızım? Nasıl hissediyorsun kendini?" diye endişeli ses tonuyla sorduğu soruyu duyabilmemle birlikte "İyiyim" derken Elisa'mın "Evet, evet maşallahın var Sema'm" diyerek yanıma yaklaşmasıyla gülümseyerek hepsine baktım.

Hani filmlerde ölüm döşeğindeyken bütün ailenin gelip de hastanın başına doluştuğu sahneler vardır ya hani işte kendimi o filmlerden birindeymişim gibi hissettim nedense... Sanırım bir daha hüzünlü film yada sonu ölüm olan filmleri izlemeyeceğim. Böyle güzel bir zamanda bile kötü sahnelerin aklıma gelmesi zamanında çok izlememden kaynaklanıyor olsa gerek.

Peki Pınar ismi de o filmlerden bir karakter mi? Amaan yaaa neyse...

" EE ne zamana kadar kalacağım hastanede?" diye sordum ortaya, içimden de şimdi cevap vermek için içeri doktor girecek ve tamam gayet iyisiniz, serum bitince çıkabilirsiniz diyecek diye düşünsem de "Maalesef bebeğim, biraz daha kalman gerekiyormuş, kan değerlerin çok düzensizmiş" dedi annem.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 28, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖRÜNTÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin