Bulut'un ağzından;
Sema'nın doktorun yerini biliyorum demesiyle kafam allak bullak olmuştu. Doğruyu mu söylüyordu? Yoksa konuyu mu değiştirmeye çalışıyordu ? Eğer ki biliyorsa nasıl biliyordu? Transa girdiğinde mi görmüştü yerini yoksa doktor kendisi mi söylemişti nereye gideceğini? Off... ne içinden çıkılmaz bir durum bu böyle..!!
"Hiçbir soru sormayacaksın..." dediği için mi bu sorularımı ona soramıyorum da kendi içimde çelişkiler yaşıyorum? İçimden bir his "gidince neler göreceksin kimbilir . Git....git..." diye tutturmuşken böyle düşüncelerle vakit mi kaybediyorum acaba?
Sema'ya dönüp de emniyete gidip söylediklerini araştıracağımı söylediğimde yüzünde oluşmasını beklediğim ifadelerden hiçbiri oluşmamıştı. Gözlerini kaçırması, yutkunması, başka tarafa bakması yada ne bilim terlemesi... Eğer ki yalan yada yanlış bilgi verip de beni başından atmak için yaptıysa döndüğüm zaman ona en ağır cezalardan ceza beğenmesini söyleyerek, karşısına geçip de keyifle kahvemi yudumlayacaktım.
Sultan hanımın yanına gidip Sema'yı onlara emanet ettiğimi söyleyerek, kimseye güvenmemeleri gerektiğinin üstünü vurgulayarak belirttikten sonra Sema'ya tekrar dönüp daha sonra görüşeceğimizi söyleyerek yanlarından ayrıldım. Hastane kapısından çıkıp da arabaya yöneldiğimde şimşek etkisi yaratan sorular kafamı patlatmak ister gibiydi. Eski lunaparkın resmini daha önce görmüştüm Sema'nın resim defterinde. Peki aradaki bağlantı neydi? Doktora Sema mı söylemişti oraya gitmesini ? Peki resimdeki o küçük kızda orada olacak mıydı? Küçük kız derken acaba Sema'nın çizdiği o küçük kız gerçekten Atahan Mirdağ'ın kızı mıydı yoksa sadece ben mi benzetmiştim ona?
İç dünyama ne kadar gömüldüysem artık büroya nasıl geldiğimi hiç hatırlamıyorum daha doğrusu arabayı çalıştırdığımı bile hatırlamıyorum. Bu kadar çok düşünme.. bu kadar düşünmek iyi değil diyen iç sesime hak vererek Kuzey'in yanına doğru ilerledim. Büro bugün acayip derecede yoğundu. Kuzey bir cep , bir telsiz, bir de büro telefonuna aynı anda yetişme çabasındaydı. Offlayarak sandalyesine geri dayandığı zaman yüzüme bakabilmiş ve "Neolur komiserim kurtar beni" çıkışında bulunabilmişti. Omuzuna dostça vurarak ona en yakın sandalyeyi çekip oturdum.
"Evet kurtarıcın geldi" dedikten sonra yüzünde gülümseme oluşan Kuzey'e bıyık altından gülerek " Olay büyük ama üzülme sen, ben Atahan'ın küçük kızının yerini buldum" dedim ve Kuzey'in o ufo görmüş masum köylü benzetmelerindeki bakışının keyfini çıkardım. Neredeyse sandalyesiyle birlikte geri düşücekti şaşkınlıktan.
Açıkçası bende şaşkınım. Doktorun olduğu yeri Atahan'ın kızının olduğu yer olarak söylediğime...
Neden öyle dedim gerçekten bilmiyorum. O küçük kızın orda olmasını mı diledim yoksa doktorun orada olabileceğini nasıl açıklayacağımı bilmediğim için mi böyle bir yalana başvurdum. Belki de Sema'yı bu işe bulaştırmak istemiyorumdur . Şuanlık iki ihtimal varmış gibi görünsede aslında bir ihtimal daha vardı ve o ihtimal en beteriydi. Gitiiğimiz yerin boş olma olasılığı..!!!
Kuzey'e doğruları anlatmayı her ne kadar çok istesemde dilim benden izin almadan yalanları sıralamış ve beni artık düzeltemeyeceğim bir yalan bakatlığının ortasında bırakmıştı. Artık ne olacaksa olacaktı. En kötü ihtimali düşünüyor olsamda aslında hem doktoru hemde Atahan'ın kızını orda bulma ihtimali beni heyecanlandırıyordu.
Kuzey, Yusuf ve on kişilik bir ekip ile birlikte serseri mahallesi diye bilinen bölgeye yollandık. Boş çıkarda boşu boşuna serserilerle kapışırsak diye de tedirginlik yaşamaya başlamıştım. Yusuf'un güvendiği muhbirinden mahallede bir sessizliğin olduğunu öğrenmiştik. Buda aslında doktor yada küçük kız olmasa da mahallede birşeylerin döndüğü anlamına geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜNTÜ
Science FictionÇok sıradan giden hayatım kafama aldığım darbe ile sıradanlığını kaybetmiş bulunuyor.. Görüntüler görüyorum... Baş ağrılarımla gelen görüntüler... Neden ve niçin sorularını henüz cevaplayamasamda elbet birgün cevabımı ve de nedenini bulacağım!