Soğuk... keskin ve yakıcı! Evet ,soğuk bedenini yakıyordu. Vücudu uyuşmaya başlamıştı. Ayaklarını zar zor kaldırıp bir adım daha attı. Yürümek uyuşan ayaklarıyla işkence haline gelirken , dizine kadar gelen kar bunu daha çok zorlaştırıyordu. Soluk almak için durdu. Derin ve üşüten bir nefes aldı. Arkasına dönüp baktı ,neyi görmeyi beklediğini bilmeden. Durdurulmayı mı bekliyordu? Hayır! Kimse onu durdurmaya gelmeyecekti. Hayatı boyunca bu hiç olmamıştı. Kimse onu kurtarmamış ve ardından gelmemişti. Taki bir hafta önce yaşadığı talihsiz olaya kadar. Desmond'un kara gözlerinde gördüğü merhamet sığınacak bir liman bulduğunu haykırmıştı. Ancak o da sırtını dönmüştü anlamadığı bir sebep yüzünden. Kalenin burçları sisli bir perde ardından görünüyordu. Şimdiden soğuk bitkin düşürmüştü. Çok ilerlemesine gerek kalmadan ölüp gidecekti büyük ihtimalle. Beyaz bir mezarı olacaktı hiç değilse. Masum ve tertemiz... kendisinin aksine.
Derin bir soluk aldı ve cesaretle ilerlemeye devam etti.
¤¤¤¤
Genç kız karşısında Leydi Sarah'ı görünce panikle beline dolanan kollardan kurtulmuştu. Birkaç adım uzaklaştı Nicolas'tan. Ellerini önünde birleştirip başını eğdi korkuyla. Karnına ağrılar girmişti. Gözü Leydi Sarah'a takıldığında kendisine tiksintiyle baktığını gördü. Vücudu buz gibi olmuştu.
Diğer yandan yaşlı kadın sözlerinin oğlu tarafından önemsenmediğini görmüş , öfkesi tüm damarlarına yayılmıştı.
Bugün kendisini iyi hissetmiş odasından çıkıp oğullarına süpriz yapmak istemişti. Şimdi görüyordu ki buna gerek yoktu. Çünkü ilk göz ağrısı sözünün üzerine söz söyleyecek kadar ileri gitmişti. Kaçar adımlarla yana kayan kıza tiksintiyle baktı. Kimsesi yok diye kalede kalmasına izin vermişti ancak şimdi onun da icabına bakması gerekiyordu. Tabi ilkin oğlunun kulağını çekmeliydi. Kolundan tutup kendisine destek veren kadına bakış atıp odanın içine yürümeye başladı. Leslie'nin önünden geçerken durakladı ve tehditkar bakışlarını kıza dikti. Genç kız içine korku salan bu bakışlarla daha da geriye çekildi.
Nicolas sevdiği kızın korku dolu yüzüne baktı ve onu bir an önce bu azaptan kurtarmak adına , "Leslie gidip misafire bak " diye seslendi. Genç kız minnetle baktı adamın yüzüne ve koşar adım çıktı odadan.
Nicolas annesi karşısındaki koltuğa otururken kaşlarını huzursuzlukla çattı. Kesinlikle iyi şeyler duymayacaktı. Annesinden aldığı derin yeşil gözleri savunmaya hazır bir ışıkla parlıyordu. Annesi kendisine kızmak istiyorsa Leslie'den neden uzak durması gerekiyor, bunu söylemesi gerekecekti. Aksi takdirde kızgınlığının bir manası yoktu.
İlk söze başlayan Leydi Sarah oldu."Bakıyorum yaşlı annenin sözleri ehemmiyetini yitirmiş sevgili oğlum. Kendisini bir günlük için iyi hisseden anneni bu şekilde karşılamak seni utandırmadı mı?"
"Yataktan kalkabilecek kadar iyi hissetmiş olmana elbette ki çok sevindim anneciğim. Ancak... bilmediğim bir neden yüzünden sevdiğim kızdan uzak durmaya niyetim yok! Unut bunu... " Annesinin iyi halini mutlulukla karşılamıştı. Ne kadar mutlu olduğunu kendisi bilebilirdi ancak. Lakin bulundukları durum bu mutluluğu yaşamasına engel olmuştu. İnanamayan bakışlarla kendisine bakan annesine kaçamak bir bakış atıp derin bir soluk aldı.
"Anne ne zaman söyleyeceksin Leslie'den uzak durmamı gerektiren sebebi? Ne kadar bunalıdığımı görmüyor musun?"
Yaşlı kadının yüzünde hiçbir duygu değişikliği olmamıştı. Hâlâ kararlı bir duruşla oğlunun yüzünü inceliyordu. Nicolas'ı korkutmuştu o soğuk bakışlar. Annesi çoğu zaman Desmond gibi sıcak bakardı. Sıcak ve sevgi dolu ; herkese karşı...
Kendisinin aksine o ikisi birbirine benzerdi. Annesi onun babasına benzediğini söylerdi herzaman. Annesi şimdi tam tersine babası gibi bakıyordu. Soluk ve kızgın...
" Sadece onu bırakmalısın oğlum! Sadece bırakman gerek. Beni anlıyorsun değil mi?" Başka birşey söylememişti kadın. Yalnızca oğluna az öncesinde olanları unutturan bir tebessüm hediye edip ayağa kalktı usulca. Nicolas'ı vicdanı ve kalbi arasında sıkışmış halde bırakıp kapıya doğru yürüdü. Yorgun adımları odanın yarısını arşınlamasına izin vermemişti ki kapı büyük bir telaşla çalınmış ardından izin beklemeden açılmıştı. Gelen Desmond'du. Ve büyük pişmanlık okunan gözlerini abisine dikip, "Yardım et abi! Büyük bir hata yaptım. " Diyordu.
¤¤¤¤
Desmond odasında bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu. Kızı yollayalı iki saatten fazla olmuştu. Ancak şu an kalbini hakimiyet altına alan pişmanlık duygularını zaptedemiyordu. Kar hızlanmıştı. Hava soğuk ve soğuk da öldürücüydü. Ne yapabilirdi bu vakitten sonra? Eğer şimdiye kadar ölmemişse bile arayıp bulana kadar ölüm onu bulurdu. Çaresiz soluğu Nicolas'ın odasında almıştı. Annesini abisinin odasında ayakta görünce sevinci mi yoksa mahçubiyeti mi yaşasın bilememişti. Ancak biraz daha oyalanırlarsa kız dondurucu soğukta ölecekti. Bu nedenle telaş içinde abisinden yardım istiyordu ya.
Nicolas kardeşinin odaya saygısızca dalmasından ziyade söylediği sözlere takılmıştı. Leydi Sarah'ta şaşkındı. O çocuklarını böyle saygısız ve itaatsiz yetiştirmemişti. Desmond'un açıkladığı şeyler Nicolas'ı öfkelendirirken Leydi Sarah'ı da şaşırtımıştı. Oğulları ne hale düşmüştü böyle? Biri saçma bir aşkın peşinde koşuyor , diğeri de Kraliçenin emrine itaatsizlik edip evleneceği kızı kaleden kovuyordu. Nicolas Annabella için arama emri verirken, Leydi Sarah'ta oğullarının durumuna el atmaya karar vermişti.
¤¤¤
Vücudu artık birşey hissetmiyordu genç kızın. Soğuk... teniyle bir olmuştu artık. Kar gibi soğuktu vücudu. İleride karı temizlenmiş bir patika gördü. En azından her adımda ayağını sızlatan buz kütlelerinden kurtulmak adına sürüklenerek oraya doğru gitmeye zorladı kendini. Nihayet yola ulaştığı vakit kalbinde umudun cılız mumu yanmıştı. Ayakları biraz olsun ısınırsa ilerde bir han bulup ısınabilirdi. Kaplumbağa hızıyla ilerlerken karşısında bir silüet belirmişti. Korkuyla donakaldı. Ölmeyi diledi... Yavaşlayan hareketleriyle kendisini koruması imkânsızdı. Üstelik yalpalayarak üzerine doğru gelen adamın yüz ifadesine bakılırsa sarhoştu ve ona gücünün yeteceğini zannetmiyordu. Bir dakika... Adam sarhoştu, bu da demek oluyor ki yakınlarda yerleşim yeri olmalıydı. Ses çıkarmamaya özen göstererek tekrar geldiği yere yürüdü. Karın ayağı altında ezilerek çıkardığı ses hariç çıt yoktu. Acınacak haldeydi. Beyni soğuktan uyuşmaya yüz tutmuştu ancak kendini korumak için yine karın içine girmesi gerekiyordu.
Attığı birkaç adımdan sonra bu yolun da işe yaramadığını anlayacaktı. Adam dengesini koruyamamasına rağmen kendisini görür görmez panter kesilmiş , iki adımda ulaşmıştı yanına. Kolundan tutulup çekildiği zaman ağzından çıkan hıçkırıla karışık inlemeye engel olamadı.
Adam kızı kendine çevirmişti. Yüzüne baktı şöyle bir. Ardından attığı kahkaha sessiz ağaçlıkta yankılandı. " Nereye gidiyorsun ürkek ceylan? Bir başına dışarıya çıkarak aslanların ağzını sulandırıyorsun. Farkında değil misin?"
Annabella dayanma gücünün kalmadığını hissediyordu. Yüzünü zorlukla adama çevirdi. Saçı sakalı birbirine karışmış kötü görünümlü bir sarhoştu. Zihni gitgide bulanıklaşırken adamın içki kokan nefesini yüzünde hissetti.Adam hayret ve sevincin karıştığı sarhoş sesiyle "Sen Andras'ın aradığı kızsın..." dedi. Söyledikleri genç kızı dehşete düşürmüştü. Hazine bulmuş gibi sevindiği belliydi. Tutuşunu sıklaştırmıştı. Acıyla yumdu gözlerini. Genç kız son bir ümitle kurtulmak için ileriye atılsa da yorgun ve cılız bedeninin adamla bütünleşmesine engel olamamıştı.
Eğer bu adamdan kurtulamazsa bir daha kaçış imkanı yoktu. Ancak yılların yorgunluğunu üzerine maruz kaldığı soğuk ve karnındaki yara da eklenince vücudu daha fazla direnemedi ve gözleri usulca kapandı. Zihni bulanıklaşmadan evvel gördüğü silüet kurtarılmayı bekleyen kalbinde bir umut ışığı yakmıştı.
Not: Sevgili okuyucularım. Neredesiniz? Gecen bölüm yorum yapan iki nadide dosta teşekkür ediyorum. Voteler ve yorumlar o kadar düşük ki üzülüyorum gerçekten.
Evet sizce kızı kurtarmaya kim gelmiş olabilir. Kızımız Andras denen gizemli adamdan neden kaçıyor sizce :) lütfen yorumları esirgemeyin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Annabella
Historical FictionGenç adam öfkesinden sağa sola saldırmamak için dişlerini birbirine kenetlemişti. Ölülerin cesetlerini yavaş yavaş toprakla buluşturuyor bir yandan da bunu yapan klana lanetlerini okuyorlardı. Son olarak hâlâ sıcak olan közleri söndürmeleri için bi...