Güzel Annabella
19. Bölüm
^^Beğeniler için teşekkür ederim. 21. Bölümde hikayemiz final yapacak. 50 beğeni olursa yeni bölüm CUMA günü gelir. Sevgilerr...^^
"Efendim... bir ziyaretçiniz var," diyen kahyaya dönüp boş gözlerle baktı genç adam. Gelenin Samuel olduğunu düşünüp öfkelenmişti. Bir haftadır baygın yatan kızın yüzünde gezdirdi umutsuz gözlerini. Bedenindeki kızarıklıklar mora dönmüştü artık. Desmond Annabella'nın yanından ayrılmaya cesaret edemese de adamları her yerde onu bu hale getiren adamı soruşturuyorlardı.
Ellerini yüzüne kapayıp ovuşturdu sıkıntıyla. Yerinden kalktığında Annabella'yı yalnız bırakacağı için huzursuzdu. İsteksiz hareketlerle çıktı odadan. Büyük salona indiği zaman arkası dönük kendisini bekleyen adam Samuel değildi kesinlikle. Adam kendisine telaş içinde dönünce hayretle, "Tory..." diye mırıldandı.
Genç adam yüzünde her daim baki kalan gülümsemesini zorlukla bahşedip konuştu. "Hoşgeldiniz Lordum, sizi bekliyordum."
Desmond onun karşısındaki koltuğa geçip oturduğunda az çok tahmin ediyordu söyleyeceklerini. Ağrıyan başını geriye yaslayıp, "Zamanı geldi sanırım," diyerek durum tespitinde bulundu. Tory başını salladı.
"Evet, zamanı geldi. Yokluğum anlaşılmadan Heaven'i de alıp uzaklaşmalıyım buradan."
Desmond anlayışla bakmıştı ona. Doğrulup elini adama uzattı. Tory ona uzatılan eli sıktığında Desmond Mary anneye sesendi. Yaşlı kadın ıslak ellerini önlüğüne silerken belirmişti salon kapısında. "Buyrun Lordum..." dedi soluk soluğa.
Desmond, "Misafirimiz nerede şu an?" diye sorduğunda yaşlı kadın merakla Desmond'un yanında duran genci süzdü. Heaven'in bu adamla ne bağlantısı olduğunu merak etse de"Odasında şimdi," diye cevapladı.
"Gidip hazırlanmasını söyle ona... misafiri olduğunu ve bir an önce yola çıkmaları gerektiğini de..."
****
Desmond bir süre mutlu şekilde giden çiftin ardından baktı. Kendisi de bu kadar kör olmasaydı, Annabella'yla mutlu bir yuvası olabilirdi. Bir haftadır cehennem ateşiyle kavruluyordu kalbi. O ; yatakta savunmasız, yaralı bir kuş gibi yatarken yapabildiği tek şey acı içinde beklemek oluyordu.
Avuçlarıyla yüzünü sıvazlayıp kaleye yönelecekken kendisine doğru gelen Leon ve Denis'i farketti. Yanlarında da sarsak adımlarla yürüyen bir adam vardı. Kısık gözlerle kendisine yaklaşmalarını bekledi. Üç adam yanına geldiğinde iki asker selam vermiş, yanlarında getirdikleri berduş görünümlü adamı da selam vermeye zorlamışlardı.
Desmond verecekleri havadisleri beklerken Leon söze başladı. "Lordum, bu sarhoş adam Leydi Annabella'yı o düzlüğe bırakanları tanıdığını söylüyor."
Desmond sıkıntıyla tuttuğu nefesi bıraktı. Leon ve Denis'e ters bir bakış fırlatıp, "Sarhoş bir adamın sözlerine itimat ettiğini söylemeyeceksiniz değil mi?" diye tersleyerek sordu.
Leon sıkıntının açıkça okunduğu gözlerini yanındaki askere çevirdiğinde bu sefer söze dahil olan Denis olmuştu. "Yalnız, gördüğünü söylediği kişi, Red Taver'in sahibi Andras, efendim."
Desmond'u öfkenin uçurumlarına itmeye sebep olabilecek yegane sözler askerin ağzından çıkar çıkmaz, kendisini sarhoş adamın yakasına yapışmış halde bulmuştu. Ağzı hala içki kokan bir adama nasıl güvenirdi bilmiyordu ancak, şüphesini körükleyen bu sözler kanını tutuşturmuştu. Adamı sarsarken, "Eğer söylediklerin doğru değilse, seni parçalara ayırırım. Beni anladın mı?!" diyerek adamı iki saniye içerisinde ayılttı. Orta yaşlarında görünen adam boştaki ellerini telaşla iki yana açıp, "Do-doğruyu söylüyorum Ma-majeste... O olduğuna eminim. Kızı oraya bıraktıklarında kafam ayık değildi... a-ancak onları tanıdım. Ha-hatta... adamlarıyla ko-konuştuğuma eminim," diyerek inanılması daha zor bir hikaye öne sürmüş oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Annabella
Ficción históricaGenç adam öfkesinden sağa sola saldırmamak için dişlerini birbirine kenetlemişti. Ölülerin cesetlerini yavaş yavaş toprakla buluşturuyor bir yandan da bunu yapan klana lanetlerini okuyorlardı. Son olarak hâlâ sıcak olan közleri söndürmeleri için bi...