Annabella o günden sonra Desmond'u görmedi. Acaba yanlış bir şey mi yaptım, diyerek endişeleniyordu. Üç gündür her sıkıldığında yaptığı gibi dışarıyı izlemeyi bırakıp devasa büyüklükteki odanın ortasına doğru ilerledi. Sıkılmıştı ve yalnız hissediyordu. Kendisine arkadaş edinebilmek için mutfağa inebileceğini düşündü.
Yatağının sol çaprazında bulunan dev aynada kıyafetini süzdü. Belki tesadüfen Desmond'a rastlayabilirdi. İçten içe ona hoş görünmek istediği bir gerçekti. Düşünceleri tehlikeli sularda yüzmeye başlayınca kendisini toparlayıp kaşlarını çattı.
“ Aklını başına al! Desmond kim sen kim? Hayranlık beslemek bile senin için fazla...”
Öğle yemeği çoktan yendiği için mutfakta çok kişi yoktu. Sadece birkaç kişi vardı, onlarda kalan bulaşıklarla ilgileniyorlardı. İşlerini bölmenin iyi olmayacağını düşünüp, “Size yardım edebilir miyim?” diye seslendi. Tezgahın başında duran Gabriella ve Maggie dönüp kendine baktıklarında, Maggie mahçup bir edayla itiraz etti.
“Hiç olur mu Leydim? Bitmek üzere zaten.”
Gabriella bu yakınlık ve saygıdan hiç memnun olmamıştı. Kaşlarını çatıp burnunu kendini beğenmişlikle havaya dikti. “Neden yardım etmiyormuş? Zamanında bizden daha alt kademede bir köylüydü.”
Onun bu ters tavrı genç kızı incitse de bir şey söylemedi. Yalnız kalmaya alışkın olmasına reğmen bu kale arkadaş edinme arzusunu gün yüzüne çıkarmıştı. Bunca insanın içinde yapraksız kalmış dal gibiydi. Geriye kalan tüm dallar meyve ve yeşil yapraklarla doluyken bir ona refakat edecek yapraklar dökülmüştü sanki.
Sessiz kalıp tebessüm etmeyi tercih etti. Tereddüt etse de soracağı soruyu kendisini cesaretlendirerek sormayı başardı. “Peki... Lord Desmond'u gördünüz mü acaba?”
Gabriella arkadaşının uyaran bakışlarına aldırmadan alaycı bir gülüşle, “Evleneceksiniz ve sen onun nerede olduğunu bile bilmiyor musun?” diye sorduğunda kız mahcup olmuş ve içten içe kırılmıştı.
“Ne-nereye gitti?”
Gabriella onu sanki hiç duymamış gibi arkasına dönüp işine yönelince işi toparlamak Maggie'ye kalmıştı. “Köyün ortasından geçen dere taşmış. Onun için gitti. Apar topar oldu, sanırım bunun için haberiniz olmayabilir.”
Annabella dalgınca, “Öyle mi...” diye mırıldanırken Gabriella hışımla ona döndü.
“Kim bilir nasıl bunalttın da iki gündür dönmedi kaleye. Sonuçta bir dereyi kontrol edip çalışacak adam yerleştirmek günler sürmez,” diye savaş baltalarını çıkaran kız oldukça acımasız görünüyordu.
Maggie el altından arkadaşını dürterek uyardı. Kızın nasıl üzüldüğünü görüyor haline acıyordu. Ancak Gabriella'nın durmaya niyeti yoktu.
“Oysa Leydi Helena'yla böyle değillerdi kesinlikle,” diyerek zehir saçmaya devam etti ağzı. “Tatlım kesinlikle Lordumuzun ilk karısının yerini tutamayacaksın.”
İşte bu nokta kızın iradesine gölge düşürmüştü. Elbette bunun nedeni Desmond'un ilk karısının varlığını öğrenmesiydi. Ve adamın o kadına dillere destan olacak kadar büyük değer vermesi...
Kendisine mahcup mahcup bakan sevimli kıza tebessüm edip başıyla selam verdi. “Kolay gelsin...” diye mırıldanarak mutfağı terketti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Annabella
Historical FictionGenç adam öfkesinden sağa sola saldırmamak için dişlerini birbirine kenetlemişti. Ölülerin cesetlerini yavaş yavaş toprakla buluşturuyor bir yandan da bunu yapan klana lanetlerini okuyorlardı. Son olarak hâlâ sıcak olan közleri söndürmeleri için bi...