Güzel Annabella
21. Bölüm
^^Hihi ben geldim. Valla baktım iki bölüm büyüklüğünde oluyor. Ben de böldüm. Final haftaya kaldı... Seviliyorsunuz.
****
Annabella, Andras'ı karşısında görünce istemsiz o anlara gitmişti. Öldüresiye dövüldüğü anlara... Korkuyla olduğu yere sinse de Desmond ile kavgaya başlamaları bedeninin hakimiyetini kaybetmesine sebep oluşturmuştu. Zangır zangır titreyen vücudunu zaptedemediği gibi kalbi de patlayaçak gibi çarpıyordu. Bilinçsizce yanındaki kola sarılıp, "Götür beni buradan," diye yakarırken o kişinin kim olduğunun farkında değildi. Sadece bu odadan çıkmak ve bu anları hiç yaşamamış olmayı diliyordu.
Titreyen bedenini kendisine çeken sıcaklığa sokuldu. Var gücüyle bulduğu limana sığınması onları izleyen adamı ne denli yıpratıyor, farkında değildi. Gözlerinden akan yaşlar sağanak halini alırken onları uzaktan izlemek zorunda kalan Desmond yumruklarını sıkıp Anna'ya dokunan adamın yüzünü dağıtma isteğini bastırdı. Onu daha fazla korkutmak istemiyordu. Sıktığı yumruklarına daha fazla yüklenip çatık kaşları arasında onları süzerek odayı hızla terketti. İkisini o halde bırakmak ölümden bir an gibi gelmişti.
Kendine inanamasa da Annabella ve Samuel'i orada öylece bırakıp Andras'ın peşinden koşmaya başladı. Kaleden onun peşinde çıktığında kale kapısında nöbetçilerin olmadığını farketmişti. Ardından hiç durmadan koşsa da, adamın kale kapısında yükünü boşaltan ata binerek uzaklaşmasına mani olamadı. Hızını arttırıp kale kapısına ulaştığında, sahibinin şaşkın bakışları arasında diğer ata da kendisi atlayıp adamın gittiği yöne sürdü. Onu bir şekilde durduracak ve Annabella'ya yaptıklarının hesabını ödetecekti.
Atın koşuşu dayanılmaz bir hız aldığında Andras'ın atı kalenin ötesindeki uçuruma doğru sürdüğünü farketti. Bu herifin o uçurumu bilmediğine yemin edebilirdi. Aksi halde bile bile ölüme sürecek kadar aptal değildi.
Nefes nefese kalan atı yavaşlatıp olacakları uzaktan takip etmeye başladı. Andras atı gereğinden fazla hızlandırmıştı. Bu hızla giderse atla birlikte uçurumu boylayacaklardı. Uçuruma direk olarak giden at, yar başına gelince ani bir kişnemeyle durmuş Andras atın eyerine tutunma fırsatı yakalayamadan aşağıya savrulmuştu. Usul usul atını oraya süren Desmond adaletin nasıl teklemeden işlediğini düşünüyordu. Andras denen aşağılık bunca sene kendisine güvenen masum kızları hiç düşünmeden uçuruma itmişti. Şimdi kendisi kurtulma ümidiyle sırtına bindiği ata tutunma fırsatını bulamadan ölüme gitmiş en aşağılık sonu kendine hazırlamıştı.
Uçuruma yaklaşıp aşağıya baktığında adamın kayalıklara çakılmış perişan haldeki cesedini gördü. Evet istediği buydu ancak neden rahatlamış hissedemediğini biliyordu. Kızıl güvercin onu bırakıp gidecekti çünkü. Kalbini uçurum kenarında hissetmesi... bu normal miydi..? Böylesine şiddetli bir korkuyu yaşamamıştı yıllardır. Böylesine bitkin hissetmemişti. Ve böylesine sevgiye aç...
Silkinip zihnini boş düşüncelerden arındırmaya çalıştı. Kaleye dönüp son bir şansı varsa onu değerlendirmeye çalışacaktı. Hala huzursuzca başıboş bekleyen ata yaklaştırdı atını. Yelelerini okşayıp sakinleşmesini sağladıktan sonra ipini büyük bir yavaşlıkla, atı ürkütmeden alıp üzerinde durduğu atın eyerine bağladı. Yavaş giden atı hızlandırmadı. Aksine böyle gitsin, yol hiç bitmesin istiyordu. Sanki birşeyleri değiştirecekti zaman. Bu ihtimale tutunuyordu.
Kale'ye geldiği zaman Annabella'nın odasına çıkıp çıkmamakta tereddüt etti genç adam. Onu başka bir adama sığınmış halde görmek istediğine emin değildi. Etraf durulmuş gibiydi. Dakikalar önce yaşanan o karmaşa yerini sükunete bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Annabella
Historical FictionGenç adam öfkesinden sağa sola saldırmamak için dişlerini birbirine kenetlemişti. Ölülerin cesetlerini yavaş yavaş toprakla buluşturuyor bir yandan da bunu yapan klana lanetlerini okuyorlardı. Son olarak hâlâ sıcak olan közleri söndürmeleri için bi...