Nicolas , genç kz kesik kesik konuşurken usulca okşamıştı sevdiğinin saçlarını. Kız bir nebze sakinleşmişti ancak hala ara ara hıçkırıklarla yokluyordu acı içindeki kalbini. Neler olduğunu az çok tahmin edebiliyordu elbette ancak annesinin planlarının, kendi zihninden geçenlerden daha acımasız olduğunu uzun müddet öğrenemeyeceği kesindi. Kızı yerden kaldırmak adına doğrulduğunda Leslie korkuyla koluna yapıştı. Genç adam annesine olan öfkeyle dişlerini sıktı. Nasıl da korkutmuştu kırılgan sevdiğini. Koluna sıkı sıkıya tutunmuş dolu gözlerle kendisine bakan kıza güven veren bir tebessüm hediye etti.
“Hiçbir yere gitmiyorum sevgilim.” Diyerek kızın korku dolu kalbini ferahlattı ve kızı kucaklayarak yatağa taşıdı. Leslie ilkin Nicolas'ın yatağına yatırıldığını anladığında panik olsa da belki de onunla geçireceği ilk ve son gece şansını kaçırmak istemediği için sesini çıkarmadı. Genç adam ise onu yatırdıktan sonra yanına uzanmak istemiş, tepkisinin ne olacağını bilmediğinden yanına oturmuştu yalnızca.
Ancak Leslie onu şaşırttı ve yanındaki boş yere elini vurarak yatağa davet etti. Nicolas yatağa girip onu güvenli kollarıyla sardığında şaşkındı. Leslie ise kollarını adama dolayarak onu yalnız şaşırtmakla kalmamış aynı zamanda şoka uğratmıştı.
“Seni çok seviyorum...” Dedi kız özgürce. Nicolas'ın kalbinde ne denli şiddetli depremlere sebep olduğunu bilmeden yapmıştı bu itirafı. Şaşkındı genç adam. Leslie çoğu zaman böyle rahat davranmazdı. Değişimin nedenini tahmin etse de kendisine itiraf edemiyordu. Korkuları bunun başlıca nedeniydi elbette. Annesi küçük sevgilisini ne ile tehdit ettiyse onu ölesiye korkuttuğu açıktı.
Birkaç dakika sarmaş dolaş kaldılar aşkın huzurlu kollarında. Sonra kız Nicolas'ı şaşkına çevirecek bir şey daha yaptı; dirsekleri üzerine doğrulup genç adamın dudaklarına doğru sokuldu. Nicolas ilk şokun verdiği tutuklukla hareket edemese de Leslie henüz dudaklarını bulmadan durdurdu onu. Kız ise bu hareketten ötürü şaşkındı.
“İstemiyor musun?” Diye sordu minik bir isyanla. Kaşları çatıldı erkeğin. Ne demek istemiyor musun? Neyden bahsediyordu bu kız Tanrı aşkına? Birden dilleri ayrı iki yabancı oluvermişlerdi sanki. Hala istediğin yapmaya kararlı olan kızı kendisinden biraz daha uzaklaştırdı.
“Annemle ne konuştunuz Leslie?!”
Bu soru kızın davranışlarında annesinin etkili olduğunu kesinlikle bildiğini gösteriyordu. İnce ve belli belirsiz kaşları çatıldı kızın. Sanki gece yarılarına kadar içip sarhoş olmuş gibiydi. “Seninle olmak... istiyorum. Sana ait olduğumu... bilmek. Tek istediğim bu iken neden annenizi karıştırıyorsunuz... Lordum.”
Söyledikleri Nicolas'ı daha da şaşkına sürüklüyordu. Ancak Leslie ne zaman ona Lordum dedi, işte o zaman içindeki lavları dışarıya akıtan yanardağ misali patladı. Kızın sendelemesini umursamadan yatağa oturdu.
“Annemi karıştırdığımı mı söylüyorsun Leslie?! Peki ne anlamalıyım bu davranışlarından? Her zaman bana mesafeli davranan kız cüretkar birisine dönüşüyor ve bunlar annemle konuşup ağlama kırizleri geçirdikten hemen sonra oluyor. Sence gerçekten endişem yersiz mi?”
Leslie utançla başını eğmişti. Sorgulanmak istemiyordu. Sadece ona veda etmek istiyordu. Bu özel anı hayal ettiği gibi yaşamak, hayal ettiği adamla yaşamak için sınırlarını bile aşmaya hazırdı. Gözünden bir damla yaş yuvarlanıp yumruk yaptığı elini bulunca Nicolas homurdanarak onu kendisine hapsetti. Sıkıca sardı.
“Bana neler olduğunu söyle sevgilim. Böyle yaşamak istemediğini biliyorum. Böyle olmak zorunda değil. Annem bir şey yaptı öyle değil mi? Söyle bana...”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Annabella
Ficción históricaGenç adam öfkesinden sağa sola saldırmamak için dişlerini birbirine kenetlemişti. Ölülerin cesetlerini yavaş yavaş toprakla buluşturuyor bir yandan da bunu yapan klana lanetlerini okuyorlardı. Son olarak hâlâ sıcak olan közleri söndürmeleri için bi...