Güzel Annabella
17. Bölüm
^^ Beğeniler için teşekkür ederim :)^^
Desmond yaptığı hatadan dönecek vaziyette değildi. Annabella ise bunun öfkeyle söylenmiş sözler olduğunu kavrayacak durumda değildi. Gözleri anında dolmuş iri bir kaç damla yanaklarından süzülmüştü bile. Gözlerini genç adamdan ayıramıyor, hareket etmeyen bacaklarına söz geçiremiremiyordu.
Titreyen dudaklarını birbirine bastırıp usulca açtı. "Bö-böyle... düşün-düğünü bilmiyordum," diyebilmişti yalnızca. Kahve gözleri ıslandıkça görüşü bulanıklaşıyordu. Dolan bir kaç damlada süzüldü yanaklarından ve kız devam etti. "Ü-zgünüm... özellikle arayıp, bulmuş değilim bu gelinliği. Ya-yatağımın üzerinde... görünce, s-sen bıraktın... zannetmiştim."
Desmond kızın yıkımına anbean şahit olurken kendisine öyle öfke doluydu ki ; içiten içe lanetler yağdırıyordu. Kıza doğru bir adım atarak pişmanlığını dile getirecek kelimeleri taradı zihninde. Ancak Annabella onun konuşmasına müsade etmemiş, geriye çekilirken mırıldanmıştı. "He-men çıkarıp, temizlerim Lordum! Sevdiğiniz kadının hatırasını, kirlenmiş ruhumla çamura buladığım için affedin."
Desmond her an yıkılacakmış gibi görünen, kızın gözlerindeki duygusuzluğun ardında kopan fırtınalara şahit oluyordu. Annabella şimdiye dek öyle güçlü tutunuyordu ki kendisine dayanak olan genç adama; yıkılmamıştı. Ancak şimdi her şey değişmiş, fırtınada tutunacağı tek dal bile kalmamıştı. Odanın kapısına yönelip, titreyen dizlerine inat hızlanabildiği kadar hızlandı.
Hali hazırda akmakta olan gözyaşlarına yenisi eklenirken, hıçkırıklarını tutabilmek için ellerini dudaklarına bastırmıştı sıkı sıkıya. Desmond'un odasından çıkabildiğinde hıçkırıklarını daha fazla tutamayıp serbest bıraktı.
Kapının ardından gelen hıçkırık sesleri balyoz olup indi genç adamın kalbine. Pişmanlığı dağ olup büyürken, kalbi de kaynayan bir yanardağa dönüşmüştü. Neden böyle hissediyordu?! Karolasıca kalbinin derdi neydi de böylesine yanıyordu? Ayakta dikildiğini farkederek yatağına geçti. Yatağa uzandığında yan tarafına dönüp, orada yatarak kendisine gülümseyen bir yüz geldi gözlerinin önüne. Ancak ne gariptir ki bu yüz ; Helena'ya değil, Annabella'ya aitti. Bu dehşet verici ayrıntı yatakta sıçrayarak doğrulmasına sebep olmuştu. Kalbindeki çarpıntı ve kor alevlere huzursuz edici hayali de eklenince yerinde duramaz oldu. Kalkıp hazırlandı ve Helena'nın mezarı yanındaki kulubesine gitmek için ayrıldı kaleden. Karışan ve allak bullak olan kalbi için en iyi ilaç buydu.
Genç kız ise koridor boyunca zorlukla yürümüş, odasına zorlukla sığınmıştı. Yatağa doğru yürüyüp gelinliğin eteğini sırmaktan terleyen ellerini açtı. Bir an önce üzerindekinden kurtulmalıydı ancak buna takati yetmiyordu. Yıllardır bildiği gerçek sevdiği adam tarafından yüzüne vurulmuştu. Aman Tanrım! Onu seviyordu. Aptal kalbi bir kez daha söz dinlememişti. Yine sevmiş, yine acıların en büyüğüyle ödüllendirilmişti. Ağladıkça boğazına düğümlenen acı daha çok yer etti. Ağladıkça daha çok yalnızlığa gömüldü. Annesinin kucağında olmak için nelerini vermezdi şimdi.
Acıyan gözlerini ovuşturup bitkin bir vaziyette kalktı yataktan. Gelinliğin kuşağını çözmeye uğraşan elleri titriyor, işini yapmasına imkan tanımıyordu. Bir kaç denemeden sonra hala başarılı olamayınca yere çöktü ve kirli ruhuna ağladı. İmkansız aşkına, zavallı kalbine...
****
Gün doğmadan uyandı Annabella. Gözlerini açar açmaz karşı koltuğa bıraktığı gelinlik ilişti gözlerine. Kalbindeki yangın alevlenmeden kalkıp biraz dolaşmak isteği gelmişti birdenbire. Ama önce söz verdiği gibi gelinliği güzelce yıkamalı, kurumaya bırakmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Annabella
Historical FictionGenç adam öfkesinden sağa sola saldırmamak için dişlerini birbirine kenetlemişti. Ölülerin cesetlerini yavaş yavaş toprakla buluşturuyor bir yandan da bunu yapan klana lanetlerini okuyorlardı. Son olarak hâlâ sıcak olan közleri söndürmeleri için bi...