Bir sene içinde hamile kalmazsa bir daha asla anne olamayacağını öğrenince Aslı'nın önünde iki seçenek vardı; durumu kabullenip kaderine razı gelmek ya da hemen evlenip hamile kalmak. Bir kadına verilen en güzel özelliği kaybetmek istemeyen Aslı, ik...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Keyifli okumalar ❤️
***
Onur kağıda bakarken kapı yeniden açılınca sinirle "Yine ne var?" deyip bağırdıktan sonra başını kaldırdı. Gelenin Aysun değil de Burak olduğunu görünce siniri bitmiş yerine merak gelmişti.
Burak içeriye girip arkadaşına "Hayırdır Onur? Ne bu şiddet, bu celal!" diye sordu.
"Biraz sinirliyim. Otursana"
Burak arkadaşının masasının önüne gelip koltuklardan birine oturunca masanın üzerindeki Onur'un baktığı kağıtı fark etti. "Onur sen neye bakıyorsun?"
Onur sıkkınlıkla nefes verip "Aslı ile olan sözleşmemize" dedi.
"Meşhur sözleşme bu demek"
"Evet ama birazdan tarih olacak"
Burak şaşkınlıkla "Nasıl?" diye sordu. "Bir şey mi oldu?"
Onur masanın üzerinden sözleşmeyi alıp Burak'a uzattı. "Arka sayfadaki on ikinci maddeye bak"
Burak kağıdı eline alıp Onur'un gösterdiği maddeyi okuduktan sonra gözlerine inanamayarak arkadaşına baktı. "Aslı bu sözleşmeyi imzalamış olamaz. O kız farklıydı, Işıl gibi olmuş olamaz"
"Işıl'la kıyaslama bile yapma zaten"
"Bu sözleşme neyin nesi o zaman?"
Onur sıkıntıyla nefes alıp "Aslı'nın bu sözleşmeyi imzaladığından haberi yok" dedi. "Ben ona ders vermek için bir şekilde ona bu sözleşmeyi imzalattım. O başka bir şeyi imzaladığını sanıyor"
Burak hayretle arkadaşıma baktı. "Bu kadar saçmalamış olamazsın. Anne olmak için çırpınan bir kızın elinden bebeğini almak mı istiyorsun?"
Onur arkadaşının gözlerine baktı. İlk itiraf edeceği insan oydu ve onu en iyi tanıyan insan Burak'tı. "Hayır aslında ben kızı bırakmak istemiyorum"
Burak arkadaşına dikkatle baktı. Az önce yanılmıyorsa arkadaşı ilk defa ona kalbini açmıştı. "Sandığım şey mi?"
Onur gülmeye çalışarak "Galiba Aslı'yı seviyorum" dedi. "Galiba da değil, ben baya baya ona aşığım. Hani Ayşe'nin düğününe gitmiştik ya. Orada bir kız bana çarpıp, koluma meyve suyu dökmüştü"
"Evet?" dedi Burak temkinlikle. Hala arkadaşının ona bu itirafı yaptığına inanamıyordu. "O kız Aslı mıydı?"
"Oydu. Telaşla paniğe kapılıp kolumu silmeye çalışmıştı. Sanırım biraz da sarhoştu. İlk defa sinirlenmedim. Çünkü çok tatlı gelmişti. Hoşlanmıştım, hoşuma gitmişti. Fakat o günden sonra da pek bu işin peşine düşmedim, muhtemelen on yedi yaşında küçük bir kızdır dedim. Yıllar boyu ona ne zaman rastlasam hep ona takılı kalıyordum. O kızın bana böyle bir teklifle geleceğini tahmin bile edemezdim."