Bölüm 47

106K 6K 630
                                    


İnstagram: pembekalemhikayeleri

***

Bu bölümü bölüm afişini de yapan canımmmmm Meloş'a ithaf ediyorum. Canımmm iyi ki varsın. Mükemmel afişlerin için çok teşekkür ederim. ☺️

Keyifli okumalar. ❤️

**

Onur girdiği toplantıdan sonra biraz dinlenmek için odasındaki ikili koltuğa uzandı. Bir yandan eline aldığı dosyaları incelerken bir yandan da dinlenmeye çalışıyordu. Ona göre bedeninin dinlenmesi yeterliydi. Genç adam elindeki dosyayı koltuğun yanındaki sehpaya bırakıp başka bir dosyaya uzanırken telefonu çalmaya başladı. Genç adam Aslı'nın aradığını düşünerek gülümseyerek telefonu eline aldı. Fakat gülümsemesi arayanın Aslı değil de Emine hanım olduğunu görünce yüzünden silindi. Emine hanım onu kolay kolay aramazdı. Muhtemelen evde bir sorun vardı ve bunu söylemek için onu karısının aramaması bile endişelenmesine yetmişti. Kalbi hafif korkuyla dolmaya başlarken telefonunu açıp hızla kulağına götürdü. "Efendim Emine abla?"

Emine sonunda telefonun açılmasına şükrederek hızla konuşmaya başladı. "Onur bey... Aslı hanımın kardeşi geldi, tartışmaya başladılar". Konuşurken sesinin titremesine engel olamıyordu. "Ben....ben müdahale edecektim ama bir anda oldu!"

Telefonu açmadan önce içinde yavaş yavaş oluşmaya başlayan korku şimdi bedenini tamamen ele geçirdi. Onur panikleyerek hızla ayağa kalktı. "Karıma ne oldu?" Sesi korkunun ve sinirin verdiği etkiyle fazla yüksek çıkmıştı.

"Bir..bir anda bayıldı. Kardeşi hastaneye götürdü."

Onur cevap bile veremeden hızla telefonu kapattı. "Lanet olsun!" diye bağırıp yanındaki sehpaya bir tekme atıp üzerindeki tüm dosyaları sinirle yere devirdikten sonra sakinleşemeden hızla odadan çıktı. Asansöre binerken eline telefonu alıp Yağız'ı aradı. Telefon hemen açılınca sadece sert bir şekilde dişlerini sıkarak "Hangi hastane?" diye sordu.

Yağız "Şehir hastenesindeyiz" dediği anda telefonu kapatıp açılan asansörün kapısından hızla çıkıp otoparka indi.

Nasıl geldiğini bile anlamadan hastaneye girdiğinde resepsiyona gidip Aslı'nın nerede olduğunu öğrendi. Genç kız üçüncü kattaki acil müdahale odasındaydı. Onur öğrenir öğrenmez yeniden asansörlere gitti. Asansörlerin ikisinin de en üst katta olduğunu fark edince beklemeden hızla merdivenlerden yukarıya çıktı.

Genç adam Aslı'nın bulunduğu kata geldiğinde kapı önünde çaresizce bekleyen Mithat bey, Kübra hanım ve Yağız'ı gördü. Kayınbiraderini görünce siniri tavan yapmıştı. Fakat önceliği Aslı idi. Kübra hanıma doğru ilerleyip "Aslı nasıl?" sorusunu sorduğunda kadın çaresizlikle ona baktı. "Bilmiyoruz, biz de bekliyoruz. Doktor henüz dışarı çıkmadı"

Onur korkuyla iyice kasılmıştı. Aynı zamanda öfkeliydi de. Yağız'a sinirle baktı. Öfke saçan bakışlarıyla ona doğru ilerlerdi. O kadar sinirliydi ki, elleri istemsiz olarak yumruk şeklini aldı. Yağız'ın önüne geldiğinde gözleri adeta ateş etmeye başlamıştı. "Yemin ederim Aslı'ya bir şey olursa seni öldürürüm. Sen ne çeşit bir kardeşsin! Nasıl onu bu hale getirirsin?!"

Yağız bir şey söylemeden Onur'a bakarken babası araya girip "Yağız bu ne demek oluyor?" diye sordu. Aslı'nın hastanede olduğunu öğrenince eşi Kübra ile birlikte apar topar hastaneye gelmişlerdi. Aslı fenalaşmıştı ve bayılmıştı. Mithat bey bu durumu sorgulamamıştı. Fakat şimdi Onur'un oğullarını suçlaması ve Yağız'ın bu duruma sessiz kalması onları hayrete düşürmüştü.

Yağız çaresizce babasına baktı. Tüm sözleri söylerken haklı olduğunu düşünüyordu fakat artık haksız olduğunun farkındaydı. Aslı artık sadece onun kavga ettiği, dalaştığı ablası değildi, o aynı zamanda hamile bir kadındı. İşlerin bu hale geleceğini kestirememişti, şimdi çok pişmandı ama çok geçti.

Lütfen Benimle Evlen / Davetsiz Aşklar ~ 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin