Önce Bir Tanışalım!

251 43 37
                                    

Ankara'da 1993 yılının Mart ayından üç gün eksilmiş ben doğduğumda. Soğuk hava hatta bazen ayaza dönen günler ve gecelerin içinden geçerek annemin hasta olurum endişesine mahal vermeksizin geçirmişim ilk günlerimi.

Ankara, doğduğum yer olmasına rağmen, ailemin hala da orada yaşıyor olmasına rağmen ve bütün çocukluğumun orada geçmesine rağmen sevmediğim hatta nefret diyebilecek kadar nahoş bir his taşıdığım şehir.

Pek çok sebebi olabilir bu durumun ama sanırım bende kötü bir iz bırakan olaylar dizisinin büyük bir payı var Ankara'yı sevmememde. ama İstanbul'a geldiğimde anladım ki, denizi sahip olmayan bir şehri sevmek benim yapabileceğim bir şey değil.

Kötü biri miyim iyi biri miyim bilmiyorum! Buna muhatap olduğum insanlar karar verecektir. Ama babama göre benden bir halt olmaz, anneme göre ise ciğerinin bir parçasıyım. Tahmin edersiniz ki babamı sevmiyorum, sevemedim de... Evet haylaz bir çocuktum, ele avuca gelmez bir gençtim ve babamın başına çok belalar açtım ama hiç biri bir evladı dışlamayı gerektirmezdi.

Umursamaz biri olduğumu söyleyebilirim! Kimsenin ne dediği, ne yaptığı umrumda olmaz ve ben genellikle canım neyi istiyorsa onu yaparım. Sonrasında neyle karşılaşacağımı düşünmeden... Hem ne diyordu o ünlü sözde; "Sonunu düşünen kahraman olamaz!" Kahraman olmak gibi bir düşüncem yok. İstediğim birazcık huzur...

MÜSVEDDE HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin