Üçüncü sınıf başladığında artık ben de çok farklı bir kimliğe bürünmüştüm. Dersler ikinci hatta üçüncü plandaydı. Öncelikle lise futbol takımına girmeye çalıştım, başardım da. Sonrasında yeni arkadaşlar edinme ve daha sosyal olmaya gayret ettim. Onu da başardım. Artık iyice tanınıyordum ve bu, kötü bir şöhret değildi eskisi gibi. Üç kıza oynadığım oyun bir anda herkesin bana bakışını değiştirmişti çünkü.
Okul açılır açılmaz ilk işim bana haber veren N.'yi bulmak oldu. Kenara çektim ve "sen kimsin", "bana neden yardım ettin?" diye sorguya çektim. Şaşırmıştı. Kem küm etti başta, sonrasında, "O kızlardan biri de bendim, ama vicdanım el vermedi! Vazgeçtim!" dedi. Hiç bir şey demeden kalktım yanından. Kızlar benim için tiksinti veren iğrenç yaratıklardan başka bir şey değillerdi artık. Okulda sürekli onları aşağılayan, dalga geçen tavırlar sergiliyordum. Sözlerimle ağlattığım kızların sayısı onu geçkindi. Disipline gittiğimde verdiğim cevap hiç sekmedi; "Hocam arkadaşa şaka yaptım ama biraz alıngan sanırım!" Hiç bir ceza almamış olmak hep daha fazlasını yapmama sebep oluyordu. Birinin beni durdurması gerekiyordu ama öyle olmadı. Öyle olmadığı gibi çevremde tam bir anti-feminen çete oluştu. Artık eski günlere dönüyor gibiydim.
Fakat futbol takımından kovulmuş olmak bu güzel gidişatı sekteye uğrattı. Bir antreman esnasında sert girdiğim alt dönemden bir öğrencinin bana küfretmesiyle ona tekme-tokat dalmam bir oldu. Ağzı, yüzü kan içinde kalmıştı ama ben hırsımı hala alamamıştım. Kızdığım şey sadece küfür değildi, geçen kötü bir mazinin sinir boşalmasıydı belki, acısını o çocuktan çıkardım. O kavgadan sonra da bir daha takıma giremedim.
Şiir yazmayı da bırakmıştım, kitap okumayı da, ders çalışmayı da. Tek yaptığım şey kafama göre yaşayıp, kızlara sataşmaktı. Ne yapsam onlara olan nefretim dinmiyordu. Hepsi gözümde "güzellik budalası", "ilgi fakiri", "erkek delisi" varlıklardı. O dönemde onlara söylemiş olduğum ve yapmış olduğum şeylerden dolayı çok sonraları pişman olacaktım, ama olan olmuştu artık.
Yeni arkadaş çevrem, ilkokuldakiler kadar masum değillerdi. Her biri ya sigara ya içki içen paralı, şımarık züppelerdi. Onlarla olan tek ortak noktamız anti-feminist tavrımızdı. Onlar hoşlandıkları kızların başkalarıyla sevgili olmalarına bozulup böyle bir şey yapıyorlardı. Uzanılamayan ciğer ve kedi meselesi. Hepsinin düşüncesi kızlarla bir şeyler yaşamakken, bu olmadığı için düşmanlık ediyordu. Ben neden böyleydim onu bilmiyorum. Belki aynı sebeptendir kim bilir.
Biz kızlardan, neredeyse bütün okul da bizden nefret ediyorlardı. Bir ara en büyük işimiz, sevgilisine sataştığımız cesur yürekleri pataklamaktı. Etrafımda bulunan bir kaç manyak, yanında erkek arkadaşı olan kızlara olmadık şeyler yapmayı alışkanlık haline getirmiş, çoğu kavgamız da bu yüzden çıkmıştı. Biz hesap sormaya gelen herkes, hesabı ödeyip o şekilde geri dönüyordu. Bir zaman sonra herkes korkar olmuştu bizden. Ve bu durum beni fazlasıyla memnun ediyordu. İntikamımı alıyordum artık! Kimden mi? Belki herkesten, belki hiç kimseden... Kendimi kaybetmiştim bir kere, bulmak ne mümkün?