İnsanın En Eski Silahıdır İhanet

89 23 23
                                    

Bir hafta geçmişti. Her saati, her günü biraz daha eridim, biraz daha içime hapsoldum. Ne yüzüm gülmüştü ne huzurum kalmıştı. Hayatımda ilk defa anneme ve kız kardeşime sesimi yükseltmiştim. Sonra bir de ona üzüldüm. Başta Kıvırcıkla olmama memnun olan annem, o bir haftalık süreçte vazgeç diyebilmişti. Sen de mi diye bağırdım. Ben bağırınca kardeşim de bana "Anneme bağırma" dedi! Bir kez de ona bağırdım ve ağladı. Hatırladıkça hala utanırım o sahneyi.

Zamanı gelmişti gizemli buluşmanın. İstediği saatte istediği yerde olabilmek için erken çıktım evden. Bulunduğumuz yere uzak sayılabilirdi belki ama evi bulmakta zorlanmadım. Sağa-sola baktım biraz ne var ne yok diye. Biraz da dışarıda bekledim vaktin gelmesi için ve zamanı geldiğinde apartmanın girişine yöneldim. İki adım kala zile basmama gerek kalmadan kapı açılmıştı. Asansörle altıncı kata çıktım ve sola döndüğümde açık kapının önünde B.'yi gördüm. Sessiz olmam gerektiğini işaret etti eliyle. Usulca yaklaştım. Elimden tuttu ve içeri aldı beni.

Ne yapacaığını, neler olacağını bilmez halde bekliyordum. Şaşkındım. Ölümüne sebep olabileceğim bir çocuk acaba intikam almak için mi bana böyle bir oyun oynamıştı diye içimden geçirmedim değil. Yoksa ne diye bu kadar iyi davranıyordu ki bana! Öyle bir şey yaparsa bu sefer gerçekten dayaktan onu öldürebilirdim.

Fısıltı halinde konuştuğundan ve benden de öyle konuşmamı istediğinden evde başkası ya da başkalarının olduğunu anlamıştım. Ama kim? Merakımı gidermek için çok beklemeyecektim. Kalbim göğüs kafesinden fırlayacak gibiydi! B., evin arka kısmında, kapısı hafif aralık olan odayı gösterip, "Orada benimle birlikte olmayı bekleyen bir kız var!" dedi. Şaşırdım! Neden böyle bir şey söylüyordu? Beni ne ilgilendirirdi ki onun yaşadıkları diye düşünürken sırtıma hafifçe dokunup odaya bakmamı işaret etti.

Her şeyi unutmuş gibiydim. Düşüncem kilitlenmiş, kim olduğumu dahi hatırlayamayacak bir durumdaydım. Derin bir nefes aldım, aralıklı kapının önünde durduğumda. Elimde biraz daha açtım odanın kapısını. Yeni bir kavgadan çıkmış gibi soluk alıp veriyordum.

Kapıyı tamamen açtığımda çok tanıdık bir tablo çıktı karşıma. Kıvırcık saçlar, zeytin gözler, yuvarlak yüz hatları... Yarı çıplak bir beden dışında her şey tanıdıktı, bir de zeytin gözlerdeki korku, şaşkınlık ve tedirginlik... Ne kadar süre öylece kaldım bilmiyorum ama ne ben tek kelime edebildim, ne karşımda titreyen vücuduyla duran Kıvırcık!

"Eşkıya" filmindeki sahne gözümün önüne geldi bir an. Cumali, sevgilisini başka bir erkekle yatakta bastığında her ikisine de kurşun yağdırmıştı. Belki bir silahım olsaydı aynı şeyi ben de yapabilirdim. Ama daha önce bir insanın ölümüne sebep olma korkusunu yaşamıştım. Yine aynı korkuyu yaşamamak için kendimi önce odanın, sonra da evin dışına attım.

Babamın beni evlatlıktan reddedeceği zaman bile bu kadar yanmayacaktı canım. Kimsesiz kalmış gibiydim... Kimsesiz, sevgisiz, güvensiz... Lanet ettim başta kendime, sonra aklıma gelen her ne varsa.

else��U�

MÜSVEDDE HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin