çok cesursun

36.3K 1.6K 17
                                    

Her gün bir aksilik çıkmasın diye elimde olan projeyle ilgilenirken, patronumun verdiği izinle haftasonu için Bursa'ya annemlerin yanına gitmeye karar verdim. Evet, babam aslında bir iş adamıydı ama bunu patronum Serdar bey dışında kimse bilmiyordu. Geçen yıl abimin evlenmesiyle işlerini abime devrederek Bursa'ya gitti. Bursa'ya gitmek için otobüs yolculuğunu seçtim çünkü etrafı seyretmek ve manzarayı izlerken müzik dinlemek en sevdiğim şeylerden biri. Eve geldiğimde annemle babam bahçede beni bekliyordu. "ben geldiiim, anneee, baabaaa!" diyerek koştururken bir yandanda seslenmeye devam ettim. Yüzlerinde tebessümle bana doğru gelirken bir yandan da babam söyleniyordu. " Kızım kocaman oldun artık, hala evin içinde bağırıyorsun. Yıllar geçti ama bu huyunu bir türlü bırakamadın. Önce hızla anneme sarıldım bir yandan da babama cevap yetiştiriyordum. " Ama baba ne yapayım, seviyorum. Hem sen kızını özlemedin mi? Bağırmamı özlemişsindir, hem sen değil miydin geçen gün telefonda kızım evde seslenmeni bile özledim diyen"   

"Özlemez miyim, eşşek sıpası. Tabii özledim eğer kabul etseydin her zaman yanımda tutardım seni." diyerek sıkıca sarıldı. O sırada kulağına eğilerek söylediğim sözle hepimiz gülmeye başladık. " Yalnız baba ben eşşek sıpası olunca..." gülmekten devamını getirememiştim. "Bak şu utanmaza babasına neler söylüyor." diyerek üzerime yürüdüğünde soluğu annemin arkasında aldım. Annemin ısrarlarıyla yemek hazırlanana kadar odama çıktım. Annem hiçbir zaman odama dokunmadı, her gelişimde her şeyiyle aynı... Kendi evim olmasına rağmen buradaki odamın yerini hiçbir yer tutamazdı. "kızım, hadi kalk yemek hazır. Nazlı'm hadi güzelim kalk." Annemin sesiyle derin uykumdan kalktığımda saat akşamın 6'sıydı. " vay bee amma uyumuşum."  diyerek gerinirken annem odadan çıktı.Ailemle geçirdiğim bu güzel haftasonu çabuk geçti. Çantamı alıp çıkarken, hazırlanan şeyleri gördüğümde gözlerim yuvalarını terketti.

" Bak bu abinler için kendi ellerimle hazırladım, bu kırmızı poşettekiler senin için hepsi organik. Yediklerine dikkat et, geç saatlere kadar çalışma! Sonra gözlerinin altı torba olur ona göre." diyerek sıkıca sarıldı. Annem babama göre daha duygusaldı, babam boğazını temizleyerek yaklaştı. " Ahh, benim inatçı kızım kendini fazla yorma sıkılırsan herşeyi bırak. Senin arkanda biz varız, kendini yorduğunu duyarsam önce Serdar amcana sonra sana fırça çekerim ona göre." diyerek sıkıca sarıldı. "sen hiç merak etme baba ben kimin kızıyım. Hiçbir zaman savaşmadan vazgeçmem bunu sen öğrettin bana."  diyerek onlardan ayrılırken aslında bu sözler kendimeydi. Murat Yıldırım yüzünden sürekli diken üstündeyim bu yüzden bu iki gün bana çok iyi geldi. Yenilenen bir savaşçı olarak savaşa hazırım. Haftasonu tatilinden sonra eve vardığımda herşeyi dolaba yerleştirdikten sonra abiminkileri yarın verilmek üzere ayırdım. Kendimi uykunun kollarına bıraktım.

İşyerine doğru yola çıktım ki, Serdar bey aradı. "Nazlı, Murat bey bugün inşaatı gezmek istiyor, projenin ilerleyişi hakkında bilgi almak istiyormuş."

"Peki, Serdar Bey ama önce şirkete uğrayıp almam gereken bir kaç dosya var."

" Aman Nazlı dikkat et, biliyorsun Murat biraz disiplinli yanına geç kalma."

"Merak etmeyin, birazdan şirkette olurum. Sonra da inşaata geçerim."

Şeytan diyor, göm şu Murat'ı otelin temeline ama ben onun kadar gaddar değilim. Tamam kabul bazen olabilirim ama her insan da var o kadarcık.İnşaata geldiğimde hepsi oradaydı, Murat beyin yüzünde her zamanki soğukluk ve kibir var.

"en sonunda gelebildiniz, bakın küçük hanım işlerim benim için önemlidir. Ayrıca benim için her dakikanın bir önemi var." 

" kusura bakmayın daha önce buraya geleceğiniz bana söylenmediği için işyerine gittim. Oradan buraya ulaşmam da zaman aldı." aldığı cevapla değişen suratı içten içe zafer kazanmış gibi beni mutlu etti. Bir süre dolaştıktan sonra hiçbir şey söylemeden inşaattan çıkıp gitti. "Kendini beğenmiş züppe, derin dondurucu gibi gittiği yeri donduruyo," diyerek kendi kendime söylenirken usta başının gülen yüzüyle karşılaşınca kendimi tutamayıp sinirden gülmeye başladım. " Yalan mı ama şu adama baksanıza." diyerek ayrılırken son incelemelerimide yaptım.
O günden sonra birkaç kez daha şirkete geldiğinde onunla karşılaşmamak için türlü bahaneler bulmuştum.Nefes almak için terasa çıktığımda kendi kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. " Güçlü ol, cesur ol, yılmak yok! Böyle bir adamın seni yenmesine izin verme." derken arkamdan gelen ses ellerimi sıkmama neden oldu. Yine aynı soğuk bakışlarıyla karşımda duruyordu, yüzünde en ufak bir hareket yoktu. Üzerindeki siyah takım elbisenin ceplerindeki ellerini çıkararak yanıma yaklaştı. " gerçekten çok cesursunuz Nazlı hanım başkası olsa benden korkup cevap veremezken siz sürekli direniyorsunuz. Size ne kadar zorluk çıkarsamda ağlamak yerine üzerime yürüyorsunuz. Gerçekten çok ilginçsiniz." cevap vermeden ayrılmaya kalktığımda koluma yapışan buz gibi el duraksamama neden oldu. " Asla bana arkanı dönme! Sen benim çalışanımsın ve bana saygılı olmak zorundasın." sesi sert ve ifadesizdi.

" Bakın Murat bey sizinle bir anlaşma yaptık, o anlaşma sonuçlanana kadar saygı duyabilirim. Ama tekrar karşılaşırsak kendime hakim olamam kim olduğunuz umrumda olmaz." sinirle söylediğim sözler için içimde en ufak bir pişmanlık yok, yine de kalbim öyle atıyordu ki, bir an içimden çıkacağını düşünüyorum.
Bu olayın üzerinden birkaç gün geçti ki, annem aradı. Yine teyzeme uyup randevu ayarlamış!

" kızım önce bir gör, sonra karar ver. Babanda bende senin evlendiğin günleri görmek istiyoruz. Bizi de anla kızım, yaşlandık artık abinden sonra seninde mürüvvetini görmek hakkımız. Tanış, istemezsen zorlamayız." sesi sonuna doğru kısık çıkmıştı. Onun bu hali içimdeki herşeyi yumuşatıyordu, her zaman inatçılığı ile ünlü ben, bu kez 'hayır' diyemedim. Tuttuğum nefesimi dışarı çıkardıktan sonra konuştum. " Peki, bu kez son bundan sonra ısrar etmek yok! Kararıma uyacaksınız, haftasonu görüşmeye giderim. Ama hepsi senin için yaşlanmayan güzellik, biliyorsun yoksa kabul etmezdim." diyerek içimden kendime saydırırken annem  söylediğim sözlere kıkırdayarak telefonu kapattı.

Ertesi gün sahildeki kafede en yakın arkadaşım Lara'yı beklemeye başladım. Sonuçta o bu konularda benden kıdemliydi. Tam o sırada her zamanki güzelliğiyle karşıma oturdu. " Ne oldu canım yaa, nerden çıktı bu iş. Sen nasıl kabul ettin?" heyecanla sorularını sıralarken bir yandan da garsona sipariş veriyordu. Bıkkınlıkla bir nefesten sonra herşeyi anlattım. " Peki, sende gidersin ve onun senden hoşlanmamasını sağlarsın. İstediğin her yardıma hazırım, bir alo yeterli." diyerek yüzündeki sinsi gülüş beni rahatlatmıştı." Sen olmasan ben ne yapardım?" dediğimde garson siparişleri getirmişti. " ne demek bugün sana yarın bana" dediğinde son söylediği sözlerle iyice gülme krizine girdim. Üzerimizdeki kızgın bakışlarla kendimizi toparladık. Her zaman böyleydi Lara en zor kararlarımda hep yanımdaydı. Çocukluğumdan beri hayatımda hiçbir zaman değiştirmek istediğim yegane dostum. Biraz çılgın, biraz da çatlaktı ama iyi kızdı.

cumartesi 14:00Üzerime çizgili oduncu gömleklerimden birini,altına da en sevdiğim kotumu giydikten sonra saçımı da açık bıraktım,buluşma yerine gittim. Lara'nın söylediğine göre bu şekilde dikkatsiz gidersem karşımdaki ciddi olmadığımı düşünürmüş. Lokantaya girdiğimde mekan gerçekten çok güzeldi; nostalji dedikleri bu olmalı. Yavaşça masaya doğru ilerlerken etraftaki kızların gözleri o masadaydı. Ne yani bu kadar çekici biri mi? Arkadan yavaşça ilerlerken masaya yaklaştıkça endişem arttı. Derin bir nefes alıp hızla karşısına oturup çantamı yanıma koyarken bir yandan da sanki bilerek geç kalmamış gibi özür diledim. " kusura bakma, çok beklemiş olmalısın." sözlerimi bitirip ona döndüğümde ağzım açık kaldı. Yok artık, bu kadarı da fazla ama ya!

TAŞTAN KALP(bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin