" Sen az önce ne dedin?" dediğimde dudakları tebessümle kıvrıldı. " Diyorum ki, hadi evlenelim."
En son Kerem e güvenmiştim, o da ihanetle karşılık buldu. Şimdi ise beni sevmeyen kalbi başkasına ait bir adam evlilik teklifi yapıyor. Dudaklarım düşüncelerimle birlikte alayla kıvrıldığında, Murat'ın sesini duydum. " Bir şey söylemeyecek misin Nazlı?"
" O gün bana hayatında sadece tek bir kadını sevdiğini söylemiştin. Şimdi tüm bunları bilerek beni sevemeyecek bir adamla mı evlenmeliyim?" alayla söylediğim sözlerle dudakları şaşkınlıkla aralandı. " evlilik sence ne Murat? Sırf canın istedi diye karşındakini düşünmeden hareket edemezsin. Neden bana bunu yapıyorsun? Sen gerçekten çok kötü bir adamsın. Bencilsin, aptalsın, her şeyi kendine göre şekillendirmek istiyorsun. Kusura bakma ama ben senin her istediğini yapabileceğin biri değilim." Saydırmaya devam ederken hırsla ayağa kalktı. " Eğer bu şekilde olacağını bilseydim, buraya gelmezdim. Herkes senin için endişelendiği için, zor anlar yaşadığını düşündüğüm için buraya geldim. Birine konuşmak için ihtiyaç duyabileceğini düşündüm. Ama görüyorum ki, sen gayet iyi durumdasın." Diyerek sinirle dönüp gitti. O gelmeden önce gerçekten kötü durumdaydım. Ona teklif yaparken gayet ciddiydim ama küçük cadı konuşmama bile izin vermedi. Hızla arkasından gidip onu durdurdum. Kolunu tuttuğumda uçuşan saçlarıyla birlikte dolan gözlerini fark ettim. " Nazlı! Beni dinler misin?"
" bırak kolumu gitmek istiyorum." Diyerek gözlerini kaçırdı. O şu an ağlıyordu ve bunun sebebi bendim. Benim gibi biri için gözyaşı döküyordu, sürekli çıkardığı tırnaklarını gizlemişti. Yavaşça onu kendime çekip, başını göğsüme yasladım. Önce çırpınıp göğsümü yumruklasa da sonra durdu. " senden gerçekten nefret ediyorum. Murat yıldırım"
" Biliyorum" dudaklarımdan dökülen sözcüklerle yüzümde sahte bir tebessüm oluştu. Bir süre kollarımda ağladıktan sonra kendini toparladı. Ağlamaktan kızarmış burnunu çekerek bakışlarını kaçırdı. " gitmek istiyorum." Kolundaki elimi bileğini indirip tuttum.
"Seni korkutmak için yaptığım onca şeye rağmen burnunun dikine gittin. Farkında olmadan hayatıma girdin. Ben seninle kavga etmekten, seni kızdırmaktan zevk alan bencilin tekiyim. Şimdiye kadar ben hiç kimseden özür dilemedim." Ben konuştukça o da sabırsızca dudaklarını kemirdi. " İlk kez seninle mutlu olabileceğimi hissettim. Bencil olduğumu düşünebilirsin sana âşık olmayabilirim. Yine de seni sevmeye çalışıp, mutlu olmak istiyorum." şaşkınlıkla bakarken bileğini serbest bıraktım." Biraz düşünmek istersen seni anlarım, eğer istediğin süreyse bunu sana verebilirim." Islak gözleriyle son kez bana baktıktan sonra, çağırdığı taksiye bindi.
Nazlı'dan...
Köşe bucak Murat'dan kaçarken şirkette çizimlere verdim kendimi. Ben istemeden benimle konuşmamak için bir süredir Murat da ortalarda yoktu. İşten çıkıp eve giderken, onunla koşturduğumuz parka uğradım. Salıncakta sallanırken, esen rüzgârla düşüncelerimi dağıtmak istedim. Her ne kadar bir yanım onu kabul etmek istese de diğer yanım karşı çıkıyordu. Yavaş yavaş sallanırken, yüzüme düşen damlayla gözlerimi gökyüzüne diktim. Bir iki damla derken, damla sayısı arttı. Aniden bastıran yağmura rağmen gitmek istemedim. Önümde beliren siyah ayakkabıların sahibine baktığımda, onu görmeyi ummuyordum. Bir şeyler demek istesem de aralanan dudaklarımdan sadece 'merhaba' çıkmıştı. " Hasta olacaksın, her ne kadar ıslanmayı sevsen de dikkat etmelisin." endişeyle dudaklarından çıkan kelimeler nedense hırçın yanımı çağırıyordu.
" O kadar da çelimsiz değilim merak etme." Omuz silkerek söylediğim kelimelere sessiz kaldı. O an ne kadar sessiz kalmak istesem de çenem açıldı bir kere! " Hasta olsam üzülür müydün? Bana bakmaz mısın?" dudaklarımı kemirirken cevabını bekledim. "Üzülmezdim. Ayrıca sana bakamazdım, o konuda biraz başarısızım." derken dudakları kıvrılmıştı. Ağzımdan çıkan'Hah' ile birlikte bakışları gözlerime kilitlendi. " Üzülmezdim, çünkü hasta olmamanı sağlardım. Ayrıca sana bakması için annemlerden yardım alırdım. Çünkü yemek bilgim bir çorba, yumurta ve et yemeklerinden ibaret." dediğinde söyledikleriyle gülmeye başladım. Elinde şemsiye ile yanımdaki salıncağa oturdu."Söylediklerimi düşündün mü?" ellerimle tuttuğum zincirleri sıktım. " Aslında bende onu düşünüyordum. İlk karşılaşmamızda seni bir güzel pataklamak istedim, sonrakinde de ve sonrakinde de... Ama yine de seninle uğraşmak eğlenceliydi. Ben sana güvenmek istiyorum, ama yine de korkuyorum." İçimden geçenleri söylediğimde rahatlamıştım. Yanımdaki salıncağa oturup, o da hafifçe sallanmaya başladı. " Haklısın, ben de zaten bu yüzden seni seçtim. Tıpkı senin gibi ben de sana güvenmek istiyorum"
" Sorumluluğunu almalıyım galiba" dediğimde bir an için şaşırsa da sonra ilk kez yüzünde her zamankinden farklı bir gülümseme oluştu. " Ben de senin gibi düşünüyorum, sorumluluğumu almalısın." Aramızda ne verilmiş bir söz ne de aşk vardı. Sadece güven ve umut vardı, uzun bir aradan birine güvenmeyi onunla kabul ettim. Yavaşça salıncaktan atlayıp, elimi ona doğru uzattım. " Artık eve gitmeliyim, kararımı verdiğime göre bana karşı daha anlayışlı olmalısın." elimi sıkıp, gözlerini kıstı. " Yine de seninle uğraşmayı seviyorum, o yüzden alttan alamayacağımı biliyorsun değil mi?" Elimi elinden çekip, öne gelen saçımı üfleyerek geriye attım. " Biliyorum, sadece şansımı denemek istemiştim." umursamaz adımlarla yürümeye başladım. Aniden hayatıma giren bu adam her şeyi değiştirmişti. Aniden aldığım evlilik kararı, sürekli didiştiğim bu adamla kendimi evlilik serüveni içinde bulmam. Daha önce her şeyi iki kere düşünen ben ilk kez düşünmeden kabul ettim. Binaya doğru yürürken kapıdan girecekken aniden aklıma gelen fikirle duraksadım. " bir şey mi unuttun?" dediğinde ona doğru bir adım attım. Dudaklarımı kemirirken en sonunda dayanamayıp aklımdakileri söyledim. " Biz şimdi hiç flört etmeden hemen evlenecek miyiz?" Sen ciddi misin bakışlarıyla beni süzerken, ayağımla yerde daireler çizmeye başladım. Yanaklarımı şişirip, cevabını beklerken cebindeki elini çıkardı. " Eğer istersen evlendikten sonra da flört edebiliriz. Evlendikten sonra da flört ederek birbirimizi tanıyabiliriz." sevinçle başımı yukarı aşağı salladım. " O zaman olabilir, unutma bana sözün var. Evlendikten sonra flört eden çiftler gibi zaman geçireceğiz. "İşaret parmağımı ona doğrultup cevabını bekledim. Başını gülümseyerek olumlu şekilde salladı. Kocamla flört edeceğim!
Siz okuyuculara birşey sormak istiyorum. Sizce evlilikteki en önemli şey nedir? Gerçekten illa aşk mı olmalı? Ya da birkaç önemli kavramın birleşmesi mi? Hikaye ile ilgili önerileri bekliyorum. Destekleriniz ve yorumlarınız için teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞTAN KALP(bitti)
RomantizmHerşey bir inatla başladı; Nazlı gitmeyi ilk kez kabul ettiği randevuda Murat tarafından aşağılanırsa, intikam almaya karar verirse. birbirlerini ne kadar görmek istemezlerse o kadar bir araya geliyorlar. Murat'ın taştan kalbine, Nazlı'nın cadılıkla...