Nazlı'dan...
Biz birbirimize bakıp gülerken, arkadan Leyla Hanım ın endişeli sesi geldi. " siz iyi misiniz çocuklar? Ahhh Haldun ahhh, ben sana söylemiştim şu fıskiyeleri gece açtır diye" söylenirken bir yandan da bizi tekrar içeri soktu. Önce üzerinizi değiştirin sonra gidersiniz." dedikten sonra kurulanmamız için havlu getirdi. kurulandıktan sonra Murat beni bu kez evime bıraktı.
Ertesi gün önceden konuştuğumuz gibi birlikte piknik için karar aldık.(Multimedya da Nazlının kıyafeti )Sabah erkenden kalkıp hazırlandım, elim boş gidemeyeceğim için limonlu kek yaptım. Evin önüne geldiğimde Murat eşyaları arabaya yerleştiriyordu. Sessizce arkasından gidip onu korkutacakken, planım onun ani dönüşüyle suya düştü." Ne o beni mi korkutacaktın?" dediğinde biraz bozuldum tabii. " Senin arkanda da mı gözlerin var? Ne kadar sıkıcısın ağız tadıyla korkutulmuyorsun bile." diyerek omuz silkerek içeri girdim. Leyla hanım bir sürü şey hazırlamıştı, hepsi de sevdiğim şeyler. Masanın üzerindeki yiyecekleri arabaya yerleştirdik. Tam arabama ilerlerken arkamdan murat seslendi. " Tek arabayla gidebiliriz, senin araban burada kalsın." dediğinde istesem de itiraz edemedim. arabaya ilerleyip arka kapıyı açacakken Masal, kapıyı tuttu. " Annem, babam ve ben arkaya otururuz.Sen ön koltuğa geçebilirsin." dedikten sonra göz kırpıp, arka koltuğa geçti. Yol boyunca sürekli Masal ile planlar yaptık. Piknik alanına vardığımızda tüm eşyaları indirdik, masayı hazırladık. Bir yandan sohbet edip bir yandan da masadakileri yerken, nedense gözlerim sürekli onu izliyordu. Murat masadaki limonlu kek dışındaki şeylerden yerken, Haldun baba iki taneyi mideye indirmişti bile. " Ellerine sağlık kızım, kek çok güzel olmuş." dediğinde memnun bir ifadeye büründüm. " Afiyet olsun." dedim gülümseyerek. Biraz yedikten sonra Masal ile birlikte göl kenarında yürüyüşe çıktık. " Nazlı sana birşey soracağım ama yanlış anlama."" seni dinliyorum Masal bir sorun mu var?" ona döndüğümde yüzünde endişe vardı. " Abimden hoşlanıyor musun?" dediğinde bir an için ne diyeceğimi bilemedim. gerçekten ondan hoşlanıyor muyum? " Eğer öyle ise buna çok memnun olurum, çünkü sen hayatımıza girdiğinden beri ben çok mutluyum." dediğinde gözlerine baktığımda samimiyetine inandım. Biraz ileride sıralanmış bisikletleri gösterdi. " bisiklet sürebilir misin? Eminim burada bisiklet sürmek harika olur. Bana eşlik eder misin?" dediğinde düşüncelerimi okuyormuş gibi hissettim. " Ben de sana aynı soruyu soracaktım." dediğimde birlikte iki bisiklet alıp sürmeye başladık. Ayaklarımı hissetmemeye başlayana kadar sürdüm. Tam yarış yaparken Murat yüzünden ikimizde yeri boyladık. birbirimize bakıp gülerken, bir yandan da ağlıyorduk. Murat hızla yanımıza gelip, bizleri kontrol etti. " iyi misiniz? niye o kadar hızlı sürüyordunuz? Şu halinize bakın!" diyerek küçük çocuk gibi bizi azarladı. Elimizi yüzümüzü yıkayıp hiçbir şey olmamış gibi Masalla kol kola girerek masaya döndük. Haldun babanın pişirdiği etleri afiyetle yedik. leyla annem ile sohbet ederken, Masal elinde okey takımıyla yanımıza geldi. " Nazlı, söz vermiştin birlikte okey oynayacaktık:" dediğinde Leyla annenin de izniyle yere serdiğimiz örtüye geçtik. Ben Murat ile, masal da babası ile ortak oldu. Murat ortaya taş atarken, onu gözlerimle uyarırken masal'a yakalandım. " Yaa, nazlı hile yapıyorsunuz ama." dediğinde Haldun baba da söze karıştı. " tabii, anlamalıydım. Yoksa iki kez üst üste okeyle bitmek, 6 sayı önde olmak bu kadar kolay olamaz." dediğinde suç işlemiş çocuk gibi başımı önüme eğdim. " Belki birazcık, yani biraz hile yapmış olabilirim. Ama ne yapayım Murat da hep bana gerekli taşları atmıyor." diyerek savunmaya geçtim. " Şimdi de ben mi suçlu oldum? sabahtan beri kaş-göz yapmaktan gözlerin şaşı oldu." oldu dediğinde kavgamız Haldun babanın ıslığıyla son buldu. " Madem birbirinizden şikayetçiniz, ortakları değişelim." dediğinde ikimizde aynı anda " bana uyar!" dediğimizde Masal gülmeye başladı. " Madem öyle diyorsunuz, o zaman babam abimle ben de Nazlı ile ortak olurum." eşleri değiştirip yeni bir oyuna başladık. Bu sefer Masal ve ben 10 sayı öndeydik. Her bittiğimizde Murat babasını, babası da Murat'ı suçladı. En sonunda bize yetişmeye başladılar. Onları dikkatle izlerken, Murat'ın benim ona yaptığım gibi babasına kaş-göz yaptığına şahit oldum. Bu hali o kadar komikti ki, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Son taşı da atıp bittiklerinde biz yenildik, onlar kazandı. Onlar sevinç gösterileri sergilerken, biz de onları alkışlıyorduk. Pikniğimiz bittiğinde hava kararmıştı. Leyla annemlere gittiğimizde, eşyalarımı alıp arabadan indim.Hepsiyle vedalaştıktan sonra, arabama binip giderken son kez dikiz aynasından onları izledim. O kadar yorulmuştum ki, bir duş alıp kendimi yatağıma bıraktım.
Murat tan..
Dün ki pikniğin yorgunluğunun üstüne bugün erken kalkmak zorundayım. Yataktan kalktığımda gözüm sandalyedeki kıyafetlerime takıldı. dün Nazlı ve masal düştüğünde yanlarına gittiğimde, onlarla ilgilenirken üstüme bisiklet yağı bulaşmıştı. Halleri gözümün önüne geldikçe gülüyordum. Aynadaki yansımama baktığımda uzun zamandır, kendimi bu kadar iyi hissettim. Hazırlanıp aşağıya indiğimde, herkes kahvaltı sofrasındaydı. Masal hala piknikte yaptıklarımızla ilgili konuşuyordu. " Hep abim yüzünden düştük, ne güzel ben kazanacaktım." dediğinde arkasından yaklaşıp, saçlarını karıştırdım. " Hiçte bile küçükhanım ben geldiğimde, Nazlı senden öndeydi. O yüzden bir nevi sana yardım ettim." diyerek yerime oturdum. " yardım mı? Bu kolumdaki kızarıklıkta kendi oldu de mi?" diye kolunu gösterdi. " ee ne yapacaksın hiç bir zafer kolay kazanılmaz." dediğimde mırıldanmaya başladı. " bilmiş şey ne olacak." diye sinirle çayını bitirip, kalktı. " Ben çıkıyorum, anne bugün arkadaşlarımla okul çıkışı buluşacağız." diyip hızla odasına çıktı. " Fazla gecikme, akşam yemeğine yetiş." diyen annemi duymadı bile. Masa da ekmek babamın yanındaydı, biraz çekinsemde sonunda istedim. " Baba, ekmeği uzatır mısın?" dediğimde önce şaşırdı, sonra tıpkı eskisi gibi gülümsemesini takındı. " Al bakalım, annenin yeni yaptığı reçelin de tadına bak. sen seversin vişne reçelini." diyerek gazetesini alıp odasına geçti. Kahvaltımı yapıp, annemin dualarıyla evden çıktım.
Şirkete vardığımda, elinde bir sürü dosyayla yürümeye çalışan Doruk u gördüm. Yanına gidip birkaç dosya aldığımda, gözleri şaşkınlıkla açıldı. " be- ben hallederim Murat bey" diyerek bakışlarını kaçırdı. " sorun değil, bu kadar dosyayı taşıyabilirim." diyerek onunla birlikte dosyaları bırakmak için arşive gittim. Dosyaları masaya bırakıp odadan çıkarken, mert ile karşılaştım. " Naber kuzen? Bir sorun mu var?" diyerek çıktığım odayı gösterdi. " hayır, sadece Doruk a birkaç dosyayı taşırken yardım ettim. bana şöyle bakmayı keser misin?" diyerek yürümeye başladığımda, koşarak bana yetişti. " Kusura bakma, biraz şaşırdım."
"Niye,yardım edemez miyim?"diye kaşlarımı kaldırıp ona baktığımda dudağının kenarı kıvrıldı.
" edersin ama senin şu ana kadar ki, sert görüntün herkesi korkutuyor. Ayrıca en son dosyaları düşürdü diye doruk a bağırmıştın." dediğinde şaşırma sırası bendeydi.
" Ben canavar değilim, kimsenin benden korkmasına gerek yok. Sadece prensip ve profesyonellikle ilgili."
" İnsanları korkutmadan da profesyonel ve işinde iyi bir patron olabilirsin." dediğinde birlikte çoktan benim odama gelmiştik. Öğlen arasında kahve içerken, Ezgi yanıma geldi. Her ne kadar ne olduğunu bilmesem de biraz tuhaftı. " Murat seninle konuşmak istediğim birşey var." derken çok gergindi, sürekli elleriyle oynuyordu. oturuşumu değiştirip, ellerimi birbirine kenetledim. " seni dinliyorum." dediğimde derin bir nefes aldı. " ben Mert'e ondan hoşlandığımı söyleyeceğim. belki şansım yok ama denemek istiyorum." dediğinde şaşırdım. Onu ne kadar sevdiğini bilsem de, bunu ben de beklemiyordum. Kafamı dağıtmak için şirketten ayrılıp, her zaman gittiğim deniz kenarına gittim. Ne kadar süre oturduğumu bilmeden saatlerce oturdum. telefonun ekranına baktığımda 11 kez annemin,3 kez Masal'ın 5 kez Nazlının aradığını gördüm. O sırada yanıma oturan kişiye şaşkınlıkla bakakaldım. " Neden buradasın?" dediğimde derin bir nefes aldı. " Herkes seni merak etmiş, daha önce birkez burada seni görmüştüm. Burada olabileceğini düşündüm." diyerek ayaklarını sallamaya başladı.
" sen iyi misin?" dediğinde gözlerine baktığımda, onu endişelendirdiğim için kendime kızdım. " sadece biraz yalnız kalmak istedim." dediğimde anlayışla karşıladı. " şu an çok kızgın hissediyorum ama kendime karşı. Sen yanımdayken seninle kavga ederken, herşeyi unutuyorum. 'Mümkün değil' dediğim ne varsa, içinde sen oluyorsun. Herkes benden korkarken sen bana kafa tutuyorsun. Senin yanında istediğim gibi davranabiliyorum." dediğimde elleriyle oynuyordu. Gözlerimi yüzüne çevirdiğimde, başı öne eğikti. " Yani?" dediğinde derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim. " Hayatım boyunca tek sevebileceğim kadının o olduğunu düşünüyorum. Onu unutmam zor olabilir. İleride birçok kez seni kırabilir, yaptıklarını anlamadan kavga çıkarabilirim. Yine de bana dayanabilir misin?Herşeye rağmen evlenebileceğim tek kişinin sen olduğunu düşünüyorum." dediğimde gözlerini irice açıp, başını kaldırdı." Sen az önce ne dedin?" dediğinde onun bu hali beni tebessüm ettirdi. " Diyorum ki, hadi evlenelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞTAN KALP(bitti)
Storie d'amoreHerşey bir inatla başladı; Nazlı gitmeyi ilk kez kabul ettiği randevuda Murat tarafından aşağılanırsa, intikam almaya karar verirse. birbirlerini ne kadar görmek istemezlerse o kadar bir araya geliyorlar. Murat'ın taştan kalbine, Nazlı'nın cadılıkla...