Bu bölümü yazmak çok hoşuma gitti. beğenen veya beğenmeyen herkesin yorumlarına açığım. Bir hafta içinde iki bölüm arka arkaya...
Nazlı'dan...
Doğum gününden sonra Murat çok değişti, yine kavga ediyoruz. Ama Mert ve Ezgi'nin yanında davranışları değişiyor. Odunluğunun yanına bir de dengesizliği eklendi. Mert beni yemeğe davet ettiği için haftasonu onun evine gittim. bir de ne göreyim, koltukta keyifle yayılmış bir adet Murat. içeri girip, hafifçe Mert' in kulağına doğru yaklaştım.
" onun burada ne işi var?" dediğimde gülmeye başladı. Aynı şekilde o da bana doğru yaklaştı.
" bilmiyorum, 1 saat önce geldi. Uzun zamandır birlikte yemek yemediğimizi söyleyip, koltuğa kuruldu." Sinirle ona döndüğümde yüzünde bu halimden keyif alır bir ifade vardı.
" Hadi ama artık yemek yemiyor muyuz? Ben çok acıktım, Nazlı senin burda olmanda bana büyük süpriz oldu doğrusu. Kusura bakma" onun az önce dudakları yukarı mı kıvrıldı bana mı öyle geldi?Mert mutfağa doğru giderken ben de yardım için yanına gittim. Beş dakika geçmeden murat dibimizde bitti. Aniden elini omzuma koyup beni kendine çekti.
" Biliyor musun Mert, biz aslında Nazlı ile görücü usulü bir randevuda tanıştık. Değil mi nazlı?" sinirle ona döndüğümde, hala gülüyordu. Sinirle dudağımı kemirmeye başladım, elini omzumdan sinirle ittim.
" Ondan önce şirkette tanışmıştık ya, Murat." sinirle ondan kurtulduktan sonra tezgahtaki sıcak tencereyi sinirle elime almamla bağırmam bir oldu.
" ahhhh yandım Ufff ufff! çok acıyor." diye yerimde zıplarken, Mert endişeyle elimi incelemeye başladı.
" Hemen soğuk suyun altına tut, ben buz ile krem getireyim." içeri gitti. O gidince bir yandan elimi soğuk suyun altına tutarken, Murat'a bağırdım.
" Senin yüzünden hep...Ne yapmaya çalışıyorsun sen ya! Görücü randevu falan..."
" aAa Nazlı sakin ol, ne o yoksa Mert den hoşlanıyor musun? tÜh yazık, benimle nişanlıyken onunla olamazsın."
" sen ne saçmalıyorsun? Ne nişanından bahsediyorsun?" bir dakika ya " Ben mert den hoşlanmıyorum bir kere..." benim jeton biraz köşeli de :)
" bana hiç öyle gelmedi, gel seninle anlaşma yapalım. Sen benimle uğraşma, ben de seninle..." Kaşlarını kaldırarak konuşması mı yoksa anlaşma konusu mu beni rahatsız etti acaba?
" bana bak zaten elim acıyor, kırarım kafanı şimdi. Sen özür dilemedikçe, bu iş böyle sürüp gidecek." elimin acısıyla sinirle ona baktım.
" Yani evde kalıp kız kurusu olmaya razısın yani. Peki sen bilirsin, önce seninle nişanlanacağız. Sonra sana yaklaşan tüm erkekleri engelleyeceğim. Yaşlansak bile nişanlım olacaksın, ölürken bile nişanlım olarak öleceksin.' Her ne kadar korkmasam da yüzündeki ifadesi çok sinir bozucu.
Murat'ın nişanlısı olarak ölmek mi? Allah'ım bu bir kabus olmalı. Nerde kaldı bu mert ya!
" En sonunda bulabildim kremi, getir elini Nazlı."diyerek elimi tutarken birden murat araya girdi.
" Bana ver ben yaparım."diyerek elindeki kremi almaya çalıştı.,Mert ise direnmeye devam etti.
" Murat çocukluğun sırası değil, kızın eli acıyor. Bırakta sürelim."
" tamam ben sürerim. Bak çorba taşacak, sen ona bak." ikisi de kremi çekiştirirken, en sonunda patladım.
" mert bırakta sürsün, küçük çocuk. Biliyorsun biraz inatçıdır kendileri..." Mert kremi Murat' a verip, salata yapmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞTAN KALP(bitti)
RomanceHerşey bir inatla başladı; Nazlı gitmeyi ilk kez kabul ettiği randevuda Murat tarafından aşağılanırsa, intikam almaya karar verirse. birbirlerini ne kadar görmek istemezlerse o kadar bir araya geliyorlar. Murat'ın taştan kalbine, Nazlı'nın cadılıkla...