resimdeki park murat ve Nazlı'nın koşturdukları park. umarım yb beğenirsiniz, iyi okumalar ; )
O sinirle üstüme doğru gelirken geri geri gitmeye başladım. " Seni uyarmıştım, bu şekilde kızmaya hakkın yok." diyerek kaçmaya çalışırken daha çok sinirlendiğini sesinden hissediyordum. " Seni bu kararına pişman edeceğim." sesi o kadar sertti ki,elimde olmadan korkmaya başladım. Nasıl yaptım bilmiyorum ama telefonumu alarak kaydırağın tepesine çıktığımda sinirle bağırdı. " Hemen aşağı in! Yoksa ben oraya çıkarım ve bu senin için hiç iyi olmaz." diyerek tehditler savurdu. " Olmaz inersem, elinden kaçamam. Sana güvenmiyorum, ordan konuş." dedim parkın yanından eğilirken.
" Sen istedin bunu." diyerek parka çıkarken aniden korkuyla kaydıraktan kayarak koşmaya başladım. O kadar korkuyordum ki, koşarken arkama bakamadım. Tabi o da peşimden kayıp beni kovalarken, yola çıktığımda gördüğüm taksi kurtarıcım oldu. Allah'ın sevgili kulusun Nazlı! Son anda elinden kurtulmuştum, korkuyla arkama bakarken elleri dizlerinde nefes alıyordu. taksicinin şaşkın bakışlarına aldırmayarak, hiçbirşey olmamış gibi adresi tarif ettim. Her ne kadar korkum tavan yapsada yüzümdeki aptal gülümsemeye engel olamıyorum. Lara'nın evine geldiğimde üçüncü basışımdan sonra uykulu kırmızı gözleriyle kapıyı açtı. " Ne oluyor yaaa! Gecenin bu saatinde" derken şaşkın bakışları arasında içeri daldım. " İçeri geçelim, anlatırım." diyerek salondaki koltuğa bıraktım kendimi. Yaşadıklarımı anlatırken birden kahkahalarla gülmeye başladı. " Sen sırf inat olsun diye mi onunla evleneceksin?"
" Bana neler söylediğini bir bilsen yok efendim tipimkötüymüş, çocukmuşum yok efendim beni kararıma pişman edecekmiş. Peşimden koşarken o kadar komikti ki, hele beni yakalamak için koskoca adamın kaydıraktan kayması yok mu? Paha biçilemez." ben anlattıkça Lara gülüyordu. Birden yüzündeki ifade ciddileşti. " Nazlı, biliyorum bu adam seni çok kırmış ama sence de bu kadarı yetmez mi? Sana zarar verebilir, kızmakta haklısın ama bence bu kadar intikam yeterli." O konuşurken bende masadaki bardaktan bir yudum su içtikten sonra konuşmaya başladım. " Hiçte bile görelim bakalım kim daha inatçı onun için çok güzel planlarım var." diyerek yapacaklarımı düşünürken farkında olmadan kendi kendime gülmeye başladım.
" Neyse anlaşılan sen savaşmaya kararlısın, sabah erken kalkmalıyım. Burda yatmak istediğine emin misin?"
" Elbette burası o kadar rahat ki, merak etme ben iyiyim. " diyerek koltuğa yatarken, Lara içerden bana eşortman ve yastıkla birlikte bir de örtü getirdi.
" sağol canım, gerisini ben hallederim. İyi geceler." dediğimde Lara odasına döndü. Kendi kendime gülerek yapacaklarımı planlarken, bir yandan da eve gidemeyeceğim için yapacaklarımı planlarken uyuya kaldım.Sabah ilk işim iş yerini arayarak izin almak oldu, Serdar bey anlayış göstererek dört günlük izin verdi. Evde sıkılmaya başlayınca elime ince bir mont alarak deniz kenarına indim. Denizin kokusunu içime çekmek için derin bir nefes aldım, banka oturup yaşadıklarımı düşünürken telefonum çaldı. Cebimden çıkardıktan sonra, ısrarla çalan telefona cevap verdim. " Efendim teyze, iyiyim. Sen nasılsın? Anlamadım, teyze oğlu kabul etti mi? İyi de teyze ben kendi başıma mı görüşeceğim. Peki , anladım." Ahh bendeki bu teyze tam bir çöpçatan, hızla yerimden kalkarak bir mağazaya girerek kıyafet aldım. Onun yüzünden evime gidemiyorum,Lara birkaç kıyafetimi getirdi. Ama onlarla müstakbel kayınvalide aday adayıyla görüşmeye gidemem ki. Hanım hanımcık bir imajım olmalı. Hızla hazırlanarak teyzemin bahsettiği kafeye gidip beklerken, orta yaşlı yaşına rağmen çok güzel görünen bir kadın yanıma yaklaştı. " Nazlı olmalısın? Ben Leyla, Murat'ın annesiyim." diyerek karşıma oturdu. "Seni şaşırtmış olmalıyım ama seni çok merak ettim. O yüzden teyzenden yardım istedim, ilk görüşmenizde eminim ki oğlum seni üzmüştür. Ama buna rağmen senin kabul etmen, işte bu beni mutlu etti. Şimdiye kadar hiç kimse senin kadar dayanamamıştı. Ama şu an görüyorum ki, kişiliğin kadar yüzünde güzel. Daha önce birkaç fotoğrafını gösterdi teyzen..." açıklama isteğiyle konuşurken, ben yüzümde şaşkınlık dolu ifadeyle onu izlerken sipariş verdi. Meyvesularımızı yudumlarken, gözleri sürekli üstümdeydi. " anlaşılan o ki, seni biraz şaşırttım ama inan bu evliliğin olmasını eşimde bende çok istiyoruz. Elbette ki, seni zorlayamam ama eğer kararın değişmediyse bu haftasonu ailenle görüşmek istiyoruz." Söylediği sözlerle yutmaya çalıştığım meyvesuyu boğazıma kaçtı. Öksürük nöbetinden sonra, konuşmaya çalıştım. " Ben kabul etsem bile, Murat bey'in kabul edeceğini sanmıyorum." farkında olmadan sitemle söylemiştim. " Sen hiç merak etme kızım, senin arkanda bizler varız. Eminim ki, benim oğlumu yola getireceksin, ayrıca ona istediği gibi huzurlu ve mutlu bir aile ortamı vereceğine eminim. Ayrıca savaşamayacağını düşündüğün her an yanında olacağım ve ne zaman, ne karar verirsen saygı duyacağım. Önce seninle konuşmak istedim çünkü aklında soru işareti kalsın istemedim." diyerek masada bulunan elimi avucunun içine alarak gözlerime sevgiyle baktığında, o an içimde güven patlaması yaşandı. O kadar iyi birisiydi ki, o donuk bakışlı taş kafalının annesi olduğuna inanmak çok güç. " Sizinle bu konuşmayı yapana kadar kararımı değiştirmeyi düşünüyordum. Benimle konuştuğunuzu bilmiyor galiba! Benden pek hoşlanmadığını hissediyorum, o yüzden bu evlilik konusunda emin misiniz?" diye utanarak başımı eğerken elimi sıkarak " Eminim, senin için o eve geldiğimizde o da bizimle olacak. Eğer o gün orada olmazsa, sana ısrar etmeyeceğim." diyerek beni teselli etti. Yanımdan ayrılırken bana sarılması ve konuştuklarıyla güvenimi kazanan bu kadına güveniyordum. İznimin bitmesine son iki gün kala Bursa'ya gittim. Annemle konuştuktan sonra babama konuyu açtığımda, endişeli gözleriyle karşılaştım. " Kızım, emin misin? Bu öyle hafife alınacak bir konu değil, sen annene ve teyzene bakma. Bana göre sen evlenmek zorunda falan değilsin, hiç kimse seni birşeye zorlayamaz." diyerek sitemle anneme bakarken, yanına giderek sıkıca sarıldım. " tabiii ki, benim arkamda koskoca babam var. Unuttun mu baba? ben senin kızınım kimse beni birşeye zorlayamaz. Sadece ilk kez böyle bir karar verdim. Bu yüzden biraz şaşkınım, ben bile kendimden bunu beklemiyordum. En azından denemek istiyorum, senin izninle tabii ki.." diyerek kucağına gömüldüm. Kafama bir öpücük bırakarak " senin istediğin gibi olsun, ama seni üzerlerse kimse karşımda duramaz. O kendini beğenmiş oğlana gününü gösteririm." diyerek kızarken bu kadar kişinin arkamda bana destek olup, koruması beni mutlu etmişti. Gözlerime dolan yaşları engellemek istercesine hızla mutfağa yöneldim. " Babama şöyle köpüklü bir kahve yapayım, sonra da karşılıklı bir el tavla atarız."
Umarım kararımdan pişman olmazdım, bunu bende istemezdim. O gün bir süre uyku sorunu yaşayınca odamın camından dışarıyı izledim. Sabah annemin seslenmesiyle uyandığımda annem ve yardımcımız Seher abla evin içinde koşturuyordu. " Hadi kızım acele et, ne kadar sakinsin. Ahh Seher görüyor musun, sanki akşam benim için gelecekler." Seher abla halimize gülerken ayaklarımı sürterek merdivenlerden yukarı çıkıp bir duş aldım. Saatler ilerledikçe içimde bir duygu vardı. Heyecan değil, sadece korku. Acaba gelecek miydi? üstüme sade mor çiçekli uzun bir elbise giydim, saçlarımıda dağınık topuz yaparak son bir defa aynada kendime bakarak aşağıya indim. mutfakta seher ablayla hazırlık yaparken kapı çaldığında koşarak heyecanla açtığım da karşımda sinirli ve kırgın iki kişiyle karşılaştım." Hoşgeldiniz, tam da zamanında geldiniz." diyerek heyecanla içeri davet ettim." kızgındım ama neyse gel bakalım." diyerek kollarını açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞTAN KALP(bitti)
Roman d'amourHerşey bir inatla başladı; Nazlı gitmeyi ilk kez kabul ettiği randevuda Murat tarafından aşağılanırsa, intikam almaya karar verirse. birbirlerini ne kadar görmek istemezlerse o kadar bir araya geliyorlar. Murat'ın taştan kalbine, Nazlı'nın cadılıkla...