yerden kalktığımızda koluma bakan nazlı ağlamaya başladı. " çok acıyor mu? Özür dilerim, hemen hastaneye gidelim." diyerek beni taksiye doğru sürüklemeye başladı. Hastaneye gittiğimizde doktor kolmu sararken, Nazlı hala ağlıyordu.
" Mızmız bebek, artık ağlamayı kesmelisin, yoksa gözlerinde yaş kalmayacak." dediğimde durmaya çalışsa da iç çekmeye devam etti.
" Murat bey, 2 hafta kolunuz sargıda duracak. Zorlama yok, dikkat edeceksiniz. Gerçekten ucuz atlatmışsınız, kolunuz kırılabilirdi. 2hafta sonra gelin kontrol edelim." dedikten sonra odadan çıktı. Nazlı ile birlikte dışarı çıktığımızda koluma girdi.
" Nazlı kolum incindi, bacağım değil." desem de koluma iyice yapıştı. " iki hafta boyunca söz veriyorum, yardımcı olacağım. Eğer istersen bana ceza bile verebilirsin." ciddi olup olmadığını anlamak için ona döndüğümde gerçekten ciddiydi.
" Madem söz veriyorsun, bundan sonra iki haftalık kölemsin."
" kabul" bu cevap beni gercekten şaşırttı, demek ki suçluluk duygusu böyle birşey. Kirpi bile yola geldi. Annemi arayıp bu gece bir arkadaşımda kalacağımı söyledim. Sonuçta gecenin bir vakti beni böyle görünce korkabilir. Nazlı' nın evine geldiğimizde içeri girip kenara çekildi.
" Kusura bakma rahat değil ama bugünlük idare et. Ben yatağını hazırlıyım, dinlen." diyerek odaya girdi. Etrafı incelerken, televizyon ünitesinde bulunan fotoğraflar dikkatimi çekti. Hepsinde ailesiyle çekilmiş fotoğraflar vardı. Evde genelde pastel tonlar kullanmış, küçük ama kullanışlı. Etrafı incelerken, üzerinde pijamalarıyla saçı tepeden toplu bir Nazlı geldi.
" Sen benim yatağımda yatarsın, ben de burada. Birşeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli. Bir de... sana uygun pijama olarak elimde sadece abim geldiğinde giydiği bu eşofman ve tişört var." diyerek siyah bir eşortman altı ve mavi bir tişörtü bana uzattı. Odaya girip yatağa yattığımda bir türlü uyku tutmadı. Odanın içinde bir süre dolaştıktan sonra, uykuya daldım.
" Muraaat, Muraaat bak odaya giriyorum ona göre." dedikten sonra daha ben kalkmadan odaya girdi.
" hep böyle gürültücü müsün?" diyerek doğrulduğumda, hızla yanıma gelip yardım etti.
" Genelde evet, kalk bakalım uyku tulumu daha işe gideceğiz. Kahvaltı hazır, duş almak istersen biraz bekle Mert'i aradım. o gelince girersin." bir yandan konuşuyor bir yandan da kıyafetlerini hazırladı. Kahvaltıya oturduğumuzda kapı çaldı. Tabi ki, kuzenim gelmişti.
" Murat sen iyi misin? Nazlı birşeyler söyledi ama istersen bir süre dinlen."
" Gerek yok, ufak bir incinme sadece sen nazlı ya bakma. Neyse ben hazırlanıyım çıkalım." dediğimde ikisi birden ayaklandı. " Sakin olun, kendim halledebilirim." Zor da olsa hazırlandıktan sonra, Nazlı ile birlikte eve geldik. Anneme kısaca olanları yumuşatarak anlattıktan sonra, üstümü değiştirmek için odama çıktım. Kravatımı bağlamaya çalışırken odanın kapısı tıklatıldı.
" Yardıma ihtiyacın olabileceğini düşündüm. bana bırak ben bağlayabilirim, biraz eğilir misin? Yetişemiyorum." biraz daha eğildiğimde, yüzlerimiz o kadar yakındı ki! Kravatı bağlarken, suratı şekilden şekile girdi. İşini bitirdiğinde, gururla düzeltti. " işte bu kadar!"
" Duyanda Dünya'yı falan kurtardın sanacak, alt tarafı bir kravat bağladın." dediğimde yüzü düştü. " Hemen laf çat zaten, bir kere de teşekkür etsen ölür müsün?" diye mırıldandı. Sinirle arkasını dönüp odadan çıkarken, elimde olmadan yüzümde aptal bir gülümseme belirdi. Şirkete gittiğimizde, Ezgi ye ve Serdar beye açıklama yaptıktan sonra odama geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞTAN KALP(bitti)
RomanceHerşey bir inatla başladı; Nazlı gitmeyi ilk kez kabul ettiği randevuda Murat tarafından aşağılanırsa, intikam almaya karar verirse. birbirlerini ne kadar görmek istemezlerse o kadar bir araya geliyorlar. Murat'ın taştan kalbine, Nazlı'nın cadılıkla...