24.bölüm_Sadece yanımda ağla!

21.2K 1.1K 3
                                    

Geçen gün şahit olduğum o konuşmadan sonra, inanmayı asla kabul etmediğim düşüncelerim yine saklı oldukları gizli aralıklarından zihnimi işgal etmeye başladılar. Birçok kez saçma olduğunu düşünsem de... Belki de gerçekten de gözümün önündeki bazı şeyleri görmezden geldim. Murat'ın sevdiği kadın belki de başından beri yanı başımdaydı. Ben birçok kez onları arkadaş ve kardeş gibi düşündüm. Gerçeklerden korktuğum içindi belki de körlüğüm. Gece boyunca aklımda türlü düşünceler dolanıp dururken, doğan gün ile birlikte buna son vermek istedim. Evdeki seslere o kadar alıştım ki, bu sabah evdeki sessizlik yalnızlığımı yüzüme vururcasına gün yüzüne çıktı. Miray da hastaneden bugün çıkacağı için annemler erkenden hastaneye gittiler. Uzun zaman sonra ilk kez tek başıma kaldım, önceden alışkın olduğum yalnızlığım şimdi en büyük düşmanım. Kahvaltı yapmadan şirkete geçtiğimde uykusuzluk ve huzursuzluk yüzünden kendimi işime bile veremedim. Her zaman ki gibi yorgun halim Narin in dikkatini çekti. " Nazlı hanım iyi misiniz? " iyi miyim? Gerçekten iyi olabilir miyim? Niye bu kadar sinirliyim ona, başından beri onun başkasını sevdiğini bilmiyor muydum zaten. Sevdiği kadının Ezgi olması mı beni bu kadar sinirlendiren? Yoksa kıskançlık? Kıskanmak için sevmek gerekmez mi? Kendi hayal dünyamda düğümlenirken, tekrar seslendi Narin. " Nazlı Hanım!" Sesindeki endişeyle birlikte cevabımı bekledi bir süre. Her zaman ki gibi kendimi toparlayıp, gülümsemeye çalıştım. " Merak etme iyiyim, biraz uykusuz kaldım da." her ne kadar kendim bile bu bahaneye inanmasam da onun inanmasını bekledim. Bir süre çizim odasında çalıştıktan sonra, Narin geldi. " Nazlı Hanım, Kutay bey telefonda sizinle görüşmek istiyor. Ona müsait olmadığınızı söyledim ama bir türlü kabul etmiyor."

" Sorun değil, bağla bakalım derdini öğrenelim." Birkaç dakika sonra çalan telefonla derin bir nefes alıp, konuşmaya başladım. " sizi dinliyorum Kutay Bey!" dediğimde telefonun ucunda sinirle soluduktan sonra, dili dolanarak konuşmaya başladı. " OOO Nazlı Hanım! Bakıyorum da gayet rahatsınız ama ben değilim. Sen nasıl olur da benim gibi birini reddedersin." Onu kabul etmediğim için içkiye dadanmış, sesindeki pelteklik ve rahatlık ondan daha çok nefret etmeme sebep oldu. " Bakın Kutay Bey, ben evli bir kadınım ve konuştuklarınız hiç hoş değil. O yüzden lütfen biraz dinlenin ve aklınızı başınıza toplayın. Kendinize geldiğinizde pişman olacağınız bir konuşma yapmayın." dediğimde sinirle kükredi. " Hala anlamıyor musun? O kocan olacak adam mı seni benden koruyacak? Ben bir şeyi istediğimde alırım, niye zoru oynuyorsun?" sesindeki kızgınlıkla telefonda bağırmaya başladı. " Yeter artık anlıyor musun yeter! Senden de senin gibi kendini düşünen bencillerden de bıktım artık. Ne istiyorsan yap" diye bağırdıktan sonra sinirle telefonu kapatacakken, tehditlerini sıralamaya devam etti. " Seni buna pişman edeceğim, ne ailen ne de diğerleri seni koruyabilecek. Sana bir şans verdim." daha fazla tehditlerine kulak asmamak için telefonu yüzüne kapattığımda sinirlerim boşalmıştı. Ellerim istemsizce titrerken eşyalarımı çantama toplayıp, şirketten çıktım. Sahil boyunca yürümeye başladım. Balık tutanları, el ele dolaşan sevgilileri ve mutlu aile pozları veren aileleri izledim bir süre. Sahile yakın bir banka oturup nefesimin yetmediğini hissederek denizin kokusunu içime çektim. Kıyıya bağlanmış, diğerlerinden uzakta tek başına çarpan dalgalarla hareket eden kayığa ilişti gözlerim. Dikkatle onu izlerken, yanımda hissettiğim hareketlilikle başımı çevirdiğimde deniz mavisi gözlerle karşılaştım. Her zaman ki gibi gülerek bakıyordu.

" Dalgın görünüyorsun? Şirketten çıkarken fark ettim seni, seslendim ama duymadın." dediğinde bakışlarımı yeniden denize çevirdim. " Kusura bakma, bugün biraz dalgınım." verdiğim cevap ona kısa gelmiş olmalı ki, ikna olmadığını belirtir gibi gözlerini yüzüme dikti. " peki, aslında bugün uzun zaman sonra evde yalnızlığımı hissettim. Önceden bu bana büyük bir keyif verirken, bugün korktum ve boşluktaymış gibi hissettim. Çocukça belki..." diye gülümsemeye çalıştığımda Mert de gözlerini denize çevirip konuşmaya başladı. " bence hiçte çocukça değil, birçok insan yalnız kalmaktan korkar. Bazen ben bile kendime kızıyorum, belki daha düzgün yaşamalıyım diye."

TAŞTAN KALP(bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin