Bu bölüm için şarkı koymadım, eğer sizin bölümü okurken hoşunuza giden bir şarkı olursa benimle paylaşır mısınız. Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi de belirtebilirsiniz. İthaf isteyen olursa belirtmesi yeterli biraz bekleyeceğim eğer isteyen olmazsa, sevdiğim yazarlardan birine veya yeni okuyuculardan birine ithaf edeceğim. Umarım okurken yüzünüzde hafif bir tebessüm oluşur. ^ . ^
Murat' a kızıp odaya girdiğimde hızla kendimi yatağa bıraktım, bir süre sonra çalan telefonla kalktığımda arayan abimdi.
" Efendim yakışıklı prensim, bu saatte ne oldu?" dediğimde abimin endişeli sesini işittim. " Nazlı, Miray... Miray rahatsızlandı, sancıları başladı. Şimdi hastaneye gidiyoruz, ben ne yapacağımı bilemiyorum."
" Tamam, sen sakin ol ben hemen geliyorum. Sakin kalmaya çalış yoksa Miray da korkacak." Telefonu hızla cebime atıp, anahtarımı alıp çıkarken Murat şaşkınlıkla beni izliyordu. Onu umursamadan hızla yanından geçtim. Dışarı çıktığımda saat geç olduğu için etrafta taksi yoktu. Cep telefonumdan durağı aradım ama araba olmadığını söylediler. Caddeye doğru koşmaya başladım, belki bir taksi bulurum umuduyla. Geçen birkaç taksi olmuştu ama müşterileri vardı. O anda yanıma yaklaşan arabayla korksam da camı açıldığında Murat ile karşılaştım.
"senin burada ne işin var?" dediğimde yüzündeki memnuniyetsiz ifadeyle cevap verdi. " saat geç oldu bu saatte taksi bulamazsın gideceğin yere seni ben bırakırım. Bu saatte dışarıda olduğuna göre senin için önemli olmalı."
Ellerimi önümde birleştirip, kafamı diğer yöne çevirdim. "evet, önemli ama ben başımın çaresine bakarım." Saat gecenin kaçı ve abim bana ihtiyaç duyarken ben kocama trip atıyorum. Şimdi trip atmanın sırası değil.' diyen iç sesime kulak verip, arabaya binip kemerimi taktım.
" Özel nisa hastanesine gitmeliyim." dediğimde arabayı çalıştırdı. Bir süre yoldan gözünü ayırmadan arabayı sürse de onun direksiyonu sıkmasından ve sürekli dudaklarını aralayıp konuşmamasından rahatsız oldum.
" Ne soracaksan sor!" sinirle elimdeki telefonla uğraşırken, söylediklerimle bir süre bana baksa da sonra önüne döndü.
" onu da nerden çıkardın? Ben bir şey sormayacaktım." dediğinde 'gerçekten mi?' der gibi kaşlarımı kaldırıp ona döndüğümde pes etti.
" Kabul, gecenin bu saatinde kimin için dışarıya çıkıyorsun?" biraz sessiz durup onu sinir ettikten sonra ona bakmadan gözlerimi yola çevirdim. " Benim için çok önemli biri, her zaman beni destekleyen, yardımcı olup beni seven... Ayrıca hayatımdaki önemli bir erkeğinde babası."dediğimde bir süre sinirle soludu, direksiyonu sıkıp biraz daha gaza bastı. Yüzünde oluşan sahte bir tebessümle gözleri kısıldı.
Hastanenin önüne geldiğimizde hızla arabadan inip, hastaneye doğru koşmaya başladım. Danışmadaki güler yüzlü hemşireye yöneldim. " Affedersiniz az önce Miray Arslanlı adında bir hasta gelmiş nerede acaba?" dediğimde biran için yeşil gözlerini ekrandan ayırıp bana baktıktan sonra ekrana döndü.
" Miray Arslanlı şu an doğuma alınmış, ikinci kata çıkıp soldaki koridoru takip edin." dediğinde teşekkür edip, asansöre yöneldim. Asansöre bindiğime heyecandan ellerimle oynamaya başladım. "Ne olur kolay bir doğum olsun. Lütfen Allah'ım sen bebeği ve Miray'ı bizlere bağışla." diye dua ederken asansör durunca koridorda koşmaya başladım. Biraz ilerledikten sonra doğumhanenin kapısı önündeki abimi gördüm. Yere çömelmiş başını elleri arasına almış, ileri geri sallanıyordu.
"Abi!" dediğimde başını kaldırdı, beni görünce hızla sarıldı. " Nazlı, kanaması vardı. Gülen yüzü soldu, onlara bir şey olursa ben ne yaparım?" derken ağlamaya başladı. Sırtını sıvazlarken akan gözyaşlarıma rağmen sahte tebessümle ona kızdım. " saçmalama onlara bir şey olmayacak, birazdan ikisi de şu kapıdan çıkacak. Hatta Miray senin şu halini görüp dalga geçecek." dediğimde başını omzumdan kaldırıp kırmızı gözlerini bana dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞTAN KALP(bitti)
DragosteHerşey bir inatla başladı; Nazlı gitmeyi ilk kez kabul ettiği randevuda Murat tarafından aşağılanırsa, intikam almaya karar verirse. birbirlerini ne kadar görmek istemezlerse o kadar bir araya geliyorlar. Murat'ın taştan kalbine, Nazlı'nın cadılıkla...