YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM

38.3K 1.6K 81
                                    

Keyifli okumalar. ♥️


MASAL

"Kendini iyi hissettiğinden emin olduğum zaman gideceğim." Önümdeki çorbayı karıştırırken annem telefonda sessizleşti.

"Peki verdiğin karardan emin misin, Masal?" Tabii ki değildim ama ona yakın olmaya dayanabileceğimden de emin değildim.

"Okula istifamı verdim. Artık geri dönüşü yok," dedim sessizce.

"Tabii ki geri dönüşü var. Okulu bahane etme kızım."

Derin bir nefes alıp sesini biraz daha kısarak konuşmaya devam etti. "Olanlar yüzünden çok üzgünsün kızım anlıyorum seni ama yine de bu kadar ani kararlar alman doğru gelmiyor. Belki bir kez daha Sedat'la konuşsan..."

"Anne ona ne söylememi istersin? Adam beni istiyor olabilir ama sevmiyor. Bunun için ona kızgın bile değilim çünkü hiçbir zaman bana bunun garantisini vermedi ama şu anda ben kendimden eminim. Ne yapayım, bana istediğim hiçbir şeyi veremeyecek bir adamla olmaya devam mı edeyim? Ne zamana kadar? Kalbim dayanamayacak duruma gelip parçalara ayrılana kadar bekleyip hiçbir şey olmamış gibi mi davranayım?"

Annemin daha fazla konuşmak istediğinin farkındaydım ama sesimden artık benim ne kadar üzgün olduğumu anlamasını istedim. Buna ne dayanacak ne de konuşacak gücüm vardı. Sonunda annem dayanamadı ve pes etti. "Sen bilirsin kızım," deyip konuyu kapattı. Şu an beni konuşmaya zorlamadığı için ona minnettardım. Çorbanın piştiğinden emin olduktan sonra altını kapattım.

"Sonunda pişti galiba, umarım adamı daha beter hasta etmem." Aslında yemek yapabildiğimi ikimiz de biliyorduk ama ortamı biraz yumuşatmak istedim.

Telefonu kapatıp arkamdaki tezgâha koydum. Sedat'ı uyandırmadan önce rahat yiyebilmesi için ufak tepsiye bir kâse çorba, birkaç dilim de ekmek koyup hazırladım. Tepsiyi elime aldığımda derin bir nefes aldım. Hâlâ ona yakın olmak beni öldürüyordu ama bir yanım yanında olmaktan bu kadar mutluyken, onunla daha fazla vakit geçirmek için deliriyordum.

Mutfak kapısından çıktığım anda merdivenlerde oturan Sedat'ı gördüm. Bacaklarını ayırmış, dirseklerini dizlerini yaslamış başını da ellerinin arasına almış öylece oturuyordu. Ona bir şey oldu korkusuyla yanına gidip elimdeki tepsiyi hemen merdivenlere bıraktım. Ellerim refleks olarak yüzüne uzandı ve başını kaldırıp bana bakmasını bekledim.

Uzun kirpikleri usulca hareket ederken kalbim yerinde tekledi. Ona nasıl, ne zaman bu kadar korkutucu bir şekilde âşık oldum bilmiyordum. Kavurucu, can yakan derin sıcaklık içimi doldurup huzur verirken aynı zamanda tenimi delip geçiyordu sanki.

Her bir kirpiğine kurban olduğum sevgilim, nasıl da âşık ettin sen beni kendine böyle, tutarsızca.

Düşüncelerimle boğazıma oturan düğümü yok etmek ister gibi yutkunurken, "İyi misin?" diye sordum. Cevap vermeden sadece baktı. O baktıkça ben daha da telaşlandım. Elimi hemen alnına götürüp ateşine baktım. Normalden fazla sıcaktı ama ateşi yüksek değildi.

"Sedat, bir şey mi oldu? Bak kendini iyi hissetmiyorsan hemen doktoru ararım. Ayrıca sen neden ayaklandın ki?" Telefonu almak için hareket ettim ama Sedat elimi yüzünden çekmeme izin vermedi. "İyiyim ben merak etme. Yukarıda sıkıldım sadece."

"Tamam o zaman buradaki koltuğa bir yer hazırlayayım sana," deyip onu dinlemeden merdivenlerden çıktım. Odasındaki yastığını ve ince battaniyeyi alıp yeniden aşağı inerken istemsizce yüzümü elimdeki yastığa yaklaştırdım. Sedat'tan sonra emin olduğum bir şey daha vardı.

İnsanın sevdiği, onu sevene özel kokuyordu.

Aşağı indiğimde Sedat koltuğa geçmişti. Bakışlarındaki kırgınlığın, yüzündeki yorgun ifadeye karıştığını görünce onun için daha fazla telaşlanıyordum. Koltuğun başına yastığı koyup elimle işaret ederek, "Hadi yaslan biraz buraya," dedim. Beni ikiletmeden sırtını yastığa yasladı. Bakışlarını üzerimden bir an bile çekmediğini fark ettim. Onu görmezden gelmek zor olsa da sanki öyle yapıyormuş gibi davranmaya çalışarak ince örtüyü üzerine örttüm.

Beklenmedik AndaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin