Bölüm 20: ~Ruh Döngüsü~

446 46 160
                                    

Bölüm şarkısı: The Weekend/ Try Me

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı: The Weekend/ Try Me

Yaşanılanlar, şafağın ardına gizlenen sessiz haykırışlardı.

Ateş kırmızısı saçlarıyla, sıcak nefesinin sardığı mühür kapısı dudaklarıyla, bedeninin her yanında nasıl günahı temsil ettiğini gösteren lanetleriyle karşımda duran iblis asla görmeyeceğim şafağın doğuşuydu.

Dudaklarımız arasında çok bir mesafe yoktu. Yeniden cehennem sıcağı dudakları benimkilerle buluşabilirdi. Boğazımdan aşağıya dökülen acının tarifi yoktu. Yutkunamıyordum; nefes alamıyordum. Duvarla onun bedeni arasında sıkışıp kalmıştım. Yorgunluktan ötürü hayal mi görüyordum? Erebos'un her zaman gerçek bedenini merak ettiğimden, zihnim bana oyun mu oynamıştı?

''Memnun oldum demeyecek misin?'' Burnunu hafifçe burnuma sürttüğünde kokusu o kadar netti ki. Saçlarından birkaç tutam yüzünün önüne, alnına düşüyordu. Gözlerinde heyecanın vermiş olduğu parıldamalar vardı. Yüzü keskindi; gerçekten bir iblise yakışır yüzü vardı. ''Normalde de bu kadar sessiz misin?''

Bana sorduğu soruların cevabı ben de değildi. Soruyordu ancak bir yanıt alamayacaktı. Beynim durumu kavramaya çalışıyordu. Dudaklarımda tarif edemediğim bir yanma hissi vardı. Neydi bu, ihanetin bedeli mi? Erebos'un elçinin yanına gitmek için odadan ayrıldığında, lanetin uyuttuğu bedeninin yeni bir ruh yaratıp karşıma geçeceğini nereden bilebilirdi ki? O iblis ruhunun beni öpeceğini nereden bilebilirdi ki?

''Hadi ama...'' dediğinde ince zarif parmaklarıyla çenemi kaldırıp, gözlerimizi kenetledi. Çok güzeldi; insanları günaha itekleyen bir iblisin bu kadar güzel olması haksızlıktı. Dudaklarında serseri bir gülümseme vardı. İçinde bulunduğu durumdan, içine düştüğüm durumdan kendisi inanılmaz memnundu. ''Lanetim olarak bedenimi kaybetmeme değecek bir kadın olduğunu bana kanıtla.''

''Bak sen.'' diyerek bir anda karşılık verdiğimde buna kendim de şaşırdım. İçimde yanan duran, sessizliğin ardına saklanan o ateş yeniden alevlenmişti. Çenemde duran elinin üstüne elimi koyduğumda kaşları havalandı. Sıcaktı; bedeninden yayılan o sıcaklığı hissediyordum. ''Sana kendimi kanıtlayacağımı düşündüren şey nedir?'' Tuttuğumu çenemi ona doğru uzattığımda ellerimiz arada sıkışmıştı sanki. Dudakları aralıktı ve sakince nefesler alıyordu. Gözleri kaçamak bakışlar atarak dudaklarıma bakıyordu. Bunu engelleyemiyor gibi bir hali vardı.

İçimde yanan o ateş her şeyi değiştiriyordu. Dakikalar öncesinde korkudan duvarın dibine çöken kız, şimdi şeytanın karşısında dikiliyordu. Cehennem ruhu her an ve her zaman yanımda olduğunu kanıtlıyordu. Karşımda duran iblis gerçekte kimdi bilmiyordum. Erebos'un bedeninin formunu almış bir başka iblis veya canlı olabilirdi. Ama sözleri, bakışları o kadar onu andırıyordu ki içimdeki kararsızlık bir türlü açığa kavuşmuyordu.

Dudaklarında hafifçe bir hareketlenme olduğunda çenemi tutan eli elimi okşadı. İster istemez gerilmiştim.

''Ruhlarımızın aynı kaderde düğümlenmesi yeterli bir kanıt değil mi Gaia?'' derken gözleri direkt olarak gözlerime bakıyordu. Bakışları tuhaftı; bir şeyleri saklıyordu ama saklamak istemiyor gibiydi. Birbirimize dokunuyor olmamız tuhaf hissettiriyordu. Sesli bir şekilde yutkunduğumda bakışları boğazıma dokundu.

KiryaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin