Bölüm 9: ~Ölüm Heyeti~

995 86 184
                                    

Merhabalar tekrardan. Artık bölümleri 50 sayfalık yazmak yerine 30-35 arası yazıp daha kısa zamanda yayınlayacağım🥰 Haftaiçi de özel bölüm yayınlayacağım. Özel bölümler geçmişe dönük olacak. Bu bölümün itfhafı sevgili hellreina   Bölümü beğenip, yorum atmayı unutmayın lütfen, sevgilerimle! 💜

 Bu bölümün itfhafı sevgili hellreina   Bölümü beğenip, yorum atmayı unutmayın lütfen, sevgilerimle! 💜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yolun sonuna yaklaştığınızda artık mola veremezdiniz.

Yaptığınız onca hata, onca iyilik veya kötülük, onca seçim ve kararlar artık mola almanıza izin vermez. Sizi zaten o yolun sonuna getirmişlerdir.

Yaptığım seçimler, verdiğim kararlar ve kaderim beni bu noktaya getirmişti. Yolun sonuna yakın mıydım yoksa mola almaya hakkım var mıydı bilmiyordum. Tek bildiğim acılarım için birini suçlamamak olacaktı. Bu ilerlediğim yolda aslında ne zaman bir kurban arasam Erebos benim için o darağacında celladın yanındaydı.

Şu anki hislerim daha öncesinden bana tanıdık geliyordu. Yeraltına indikten sonra Kraliçe orayı terk etmemizden hemen önce beni günlerce uyutmayan şeyler söylemişti. Şimdi de Tanrıça Styx onun hakkında asla tahmin edemeyeceğim anılarını öylece omuzlarımdan aşağıya bırakmıştı. Bazı anlarda aptal olsam da, zaman içinde bana karşı tavırları onun hakkında şüphelenmeme yol açmıştı. Ama böylesine bir hissin ikimizi de ele geçirmesini beklemiyordum.

Mağaranın çıkışına sakin adımlarla ilerlerken en son konuşan Erebos'tu. Tanrıçadan duyduklarımdan sonra sanki sesimi kaybetmiş, konuşursam da olan biteni ona söyleyecek gibiydim. Kalbimin üstünde dört nala koşan atları sakinleştirmek bir hayli zordu. Atların gitmek istediği yer belliydi... Seslice yutkunduğumda önümde süzülerek ilerleyen Erebos omzunun üzerinden bana baktı. Bakışlarında yumuşak, sıcak bir ifade vardı. Gözleri yüzümün her tarafını dikkatlice inceleyip bir sorun olup olmadığını keşfetmek istiyordu. Onu endişelendirmemek adına dudaklarıma bir gülümseme yerleştirdim. Bu gülümseme gerçekten içten bir gülümsemeydi. Mağarada duyulan adım seslerimin yerini aldığım nefesler kovalıyordu.

''Sadece yorgunum.'' dediğimde gerçekten de göz kapaklarımın üstünde sanki tonlarca ağırlık varmışcasına ağrıyordu. Bakışlarından dolayı açıklama yapmam gerekiyormuş gibi hissettim. ''Bugün fazlasıyla cehennemle içli dışlı oldum. Aslında...'' Ona bakmayı keserek önüne geçip ilerlemeye başladım. Arkamdan gelip, süzüldüğünü biliyordum. ''Mümkünse ölmeden önce bir daha cehenneme gelmek istemiyorum, bu tüyler ürpertici.'' Gerçekten de ürperdiğim için bedenimden bir süzülme geçmişti. Omuzlarımı silkip kendime geldiğimde Erebos aramızdaki boşluğu kapatmıştı.

''Yorulduğunu biliyorum Elsyion, az kaldı dayan.''

Başımı sallamakla yetindiğimde mağaradan çoktan çıkmıştık. Arkamda süzülen varlığı beni fazlasıyla rahatlatıyor, evrende yalnız olmadığımı vurguluyordu. Az önce geçtiğimiz nehre adım atacağım sırada arkamda süzülmesinin durduğunu hissettim. Bu anlık bir refleks gibiydi. Omzundan ona doğru bakan kişi bu sefer bendim. Ona baktığımda yutkunmak ve derin bir nefes almak istiyordum, her seferinde.

KiryaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin