Bölüm Şarkıları: Desert Rose x Renegade
Sickick/ Infected
Camila Cabello/ Shameless
Kalbin varlığı onun yaşadığı anlamına gelmez. Kalbin yaşamı nefes aldığı kişi kadardır. Ait olduğu varlık onun şifasıdır. Her atışında o kişiyi çağırır, onun özlemiyle nasıl kavrulduğunu ifade eder. O'nun yanındayken hızlanan o atışlar, o olmadığında soğuk ölü bir bedeninin atışından farksızdır. Kendisine, sonsuz hayatı boyunca ilk defa hediye veren kişi olan Janseli Atan'ın ölümüyle, Denes artık kalbinin nereye ait olduğunu bilmiyordu.
Onunla tanışana kadar bir yere ait olmanın da ne demek olduğunu bilmiyordu.
Bir ailesi vardı.
Bir klanı vardı.
Bir ordusu vardı.
Ancak hiçbiri o'nun gibi hissettirmiyordu. Sanki uzun zaman sonra evsiz gibi hissediyordu. Gerçi Denes bu kelimeyi nereden bilebilirdi ki? Ona hayat veren ailesi tüm yaşamı boyunca asker muamelesi yapmış, sevgiden aile kavramından çok uzaklarda bir yaşam sürdürüp, klanın gerekliliği ve hırsı yüzünden tek umursadıkları günün birinde parmakla gösterilen bir komutan olması gerektiğiymiş. Janseli annesine düşkündü; ölümü onun ruhunu parçalara ayırmıştı. Hiç kolay toparlanmamış, hala acısını içinde yaşıyordu. Fakat aynı his ve düşünceler Denes için geçerli değildi.
Onu bu evrene getiren kişi onun yaşamını gerçekleştirmesinde yardımcı olan biriydi sadece. Doğduğu andan, yaşadığı yüzyıllar boyunca onu hep öyle belli bir gölgede görmüşlerdi. Estebe klanının son erkeği, en iyi komutanı ve Karanlıklar Lordu... Kendi hayatıyla Janseli'nin yaşamayı istediği hayat bambaşkaydı.
Bu düşünce zihnini işgal ettiğinde onu zincirlere vuruyordu. Ruh eşinin onca yaşamı boyunca istediği tek şey normal bir hayat sürmekti. Janseli kaç kez reenkarne olursa olsun, ne kadar güce sahip olursa olsun tek istediği şey hep buydu. Çoğu varlık için güç, refah, saygınlık ve yüzbinlerce askere sahip olmak hayalden ibaretken; Janseli Atan için bunlar önemsizdi. Hep öyle olmuştu. Normal olmak her şeyden daha önemliydi; güçten bile.
Büyük salonda hazırlıklar başladığında Anibus'un gidişinin üzerinden on saat geçmişti. Çok fazla hazırlık yapmalarına gerek yoktu ama tamamen hazırlıksız gitmekte intihar girişimi olurdu. Salonun içerisinden askerlerin seslerini duyan Denes onlar kadar heyecanlı değildi. Bu görev üstünlük sağlamak amacıyla değil; bir ruh uğruna yapılıyordu. Gözleri boşluğa takıldığında şu anda Janseli'nin nerede olduğunu ya da nerede olabileceğini düşünmeden edemiyordu. Ölüm gününü yaşadığı her anda nasıl şok olduğunu hatırlıyordu. Bunlar anımsamak istediği değil unutmak istediği anılardı. Onun birçok laneti vardı ve unutamamakta bunlardan biriydi. Gözlerini kapatıp bir anlığına hiçbir şey düşünmediğinde Alrean'ın büyük salondan çıkıp yanına geleceğini anlamıştı. Alrean askerleri arasında en iyisiydi; hızlı, çevik ve savunmaya uygundu. Ordunun hangi bölümüne yerleştirirse yerleştirsin çabucak uyum sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirya
Fantasy''Bir zebaniye kendini kaptırıp, cennetten muaf olan kızın hikayesi. Janseli'nin.'' *Kurgu ilk kez 2016 yılında yazılmaya başlanmış, daha sonrasında tekrardan yazılmaya başlanmıştır. Kurgusu şuan tekrardan d...