FiNAL

6.9K 434 146
                                    

Genç bir adam bir kafedeydi, beline bir önlük takılıydı. Tıklım tıklım dolu olan masalara yetişmeye çalışıyor, siparişleri alıyordu.

Elinde bir tepsi vardı, iki fincan kahve taşıyordu. Dikkatle masalardan birine yaklaştı. "Sütlü kahve?" diye sordu, masada iki genç kız oturuyordu, sağdaki "Benim" dedi cevap olarak.

Genç adam tuttuğu kahveyi dikkatle önüne bıraktı, sade olanı da karşısındakine indirdi. "Afiyet olsun." deyip ufak bir tebessümle arkasını döndü.

Masaların arasından hızlı hızlı adımlarla ilerlerken arkasından konuşulan dedikoduları gözardı ediyordu. "Bekarmış" dedi bir genç kız. Hayranlıkla servis yapan adamı izliyordu.

Karşısında da kız arkadaşı vardı, ikisinin de gözü sık sık onu görmek için geldikleri kafenin sahibindeydi. Uzun boyu, siyah saçları ve kaslı vücudu oldukça ilgi çekiyordu.

"Evet, bende bekar olduğunu duydum ama kimseye pas vermiyor." Dedi diğeri de arkadaşının gözlerine bakıp.

"Çok yakışıklı"
"Çook" diye ekledi, hayranlıkla ona döndü ikisi de. Genç adam arkasından konuşulanlardan habersiz diğer müşterilerle ilgileniyordu.

Elindeki siparişleri dikkatle müşterilerin önüne bıraktı. Arkasını dönüp -personel harici girilmez- yazan bir kapıya girdi.

Yeni sipariş gelene kadar dinlenmeye çekildi, odada ufak bir koltuk vardı. Yaklaşıp oturdu, ayaklarını uzatırken telefonunu çıkardı. Tuş kilidini açtığı gibi önünde bir fotoğraf belirdi, yıllar öncesine aitti.

Hayatının en unutulmaz günüydü, o gün sevdiği kızla evlenmiş, o gün en büyük korkuyu yaşamış ve o gün ömrünün en büyük acısıyla bir başına kalmıştı.

Üzerinde siyah bir takım elbise vardı, gözleri her şeye rağmen endişe doluydu. Yanında genç kız duruyordu, beyaz elbisenin içinde gerçek bir melek gibi duruyordu. Yüzü makyaja rağmen solgun, gözleri bitkindi. Kameraya zorlukla da olsa ikisi de gülümseyerek bakıyordu.

"Meleğim.." Dedi genç adam, derin bir soluk aldı.

Elini yavaşça ensesine yaklaştırıp ovdu, düşünmek istemiyordu. Evlendiği gün hayatının en uzun ve zorlu bir savaş dönemi başlamıştı.

Nikah sonrası davetliler tek tek dağılmış, genç kız sadece kısa bir süre sonra hastalığının ağırlığı altına ezilmişti.

Genç adam haykırış ve çığlıklarla kucağına aldığı hastaneye koşmuştu.

6 Yıl Önce...

Hastanenin küçük bir odasına büyük bir kalabalık hakimdi, genç bir kız odanın orta yerinde bulunan bir yatakta yatıyordu. Sırtüstü pozisyondaydı, gözleri kapalıydı. İki kolunda da iki farklı serum vardı, vücudunun her köşesine kablolar bağlıydı. Yanıbaşında bekleyen, gözlerini bir an bile olsa açmasını bekleyen kişilerden tamamen birhaberdi.

Başucunda, sağ tarafında Ömer vardı, elinin birini sıkıca tutmuş gözyaşlarıyla onu izliyordu. Diğer eli ise saçlarında defalarca olduğu yine geziniyordu. "Meleğim.." Dedi. Hıçkırıkları odada yankılandı. Saatlerdir derin bir uykudaydı, be ilaçlar ne de doktorlar fayda ediyor, genç kız gözlerini açamıyordu.

Yatağın sol kenarında ailesi vardı, Asiye Hanım ayakta durmakta bile zorlanıyordu, kocası Murat Bey usulca yanağına süzülen yaşlarla karısını tutmaya çalışıyordu.

Genç kızın ayak ucunda ise iki kız arkadaşı duruyordu, ikisinin de gözleri yaş doluydu, bakışlarını bir an bile üzerinden ayırmıyorlardı. Bir defa gözlerini açması için duayı hiç eksik etmiyorlardı.

İki Yabancı - (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin