24.Bölüm:'Beni Bırakma'

3.5K 228 60
                                    

'Sakın beni bırakma'

...

Bir toplantı odasıydı, birkaç kişiden oluşuyordu. Önemli bir konu Ömer'in önderliğinde değerlendiriliyordu. Kapı tıkandı o anda, genç adam bakışını kaldırdı.

Toplantının bölünmesi her daim öfkelenme nedeni oluyordu, içeri giren sekreterine baktı. "Rahatsız etmeyin demiştim" dedi, sekreter özür dileyerek yüzüne bakıyordu.

"Ömer Bey, Mert Bey ısrarla arayıp telefonunuza acil olarak cevap vermeniz gerektiğini iletmemi istedi"

Genç adam kafasıyla onayladı, bakışını toplantı yaptığı kişilere çevirdi. "Ufak bir aradan sonra devam edelim" dedi, telefonunu cebinden çıkarıp ekrana baktı.

Sessizdeydi, "Mert-8 cevapsız arama yazıyordu." merakla geri arama tuşuna dokunup ayağa kalktı. Odadan çıkıp koridora geçti, kulağına yaklaştırmıştı.

"Ömer!" dedi Mert, telefon elinde geri dönüşü bekliyordu.

"Toplantıyı bölecek kadar önemli bir şey yoksa, benden çekeceğin olacak Mert"

Mert tek kelime edemedi, sesi titriyordu. Ezgi'den duyduğu birçok şey sarılmasına neden olmuştu. Derin bir nefes verdi, "Ekin.." Dedi, sustu. "Ömer, Ekin ölü-yor" diye ekledi.

...

Sessizdi genç adam, soluklarını yavaşça alıyordu. Genç kızın odasında, başucundaki sandalyede oturuyordu. Kalbi delice çarpıyor, bakışlarını bir an bile üzerinden ayırmıyordu.

Hastane odasındaydı, arkadaşının söylediği iki kelime tüm dengelerini tepetaklak yapmıştı. O an ne toplantı ne de şirket umurunda olmamış, kendine geldiği gibi hastaneye koşmuştu.

İnanamıyordu, inanmak istemiyordu hala. O nasıl, nasıl bu kadar hasta olabilirdi? Nasıl ölümle burun buruna olabilirdi?

Hastaneye geldiği anları hatırlamıyordu bile, aklı öylesine yerinden çıkmıştı ki arabayı son hızla kullandığını bile fark etmemişti.

Koca hastanenin bahçesinde dakikalarca bir başına oturmuş, binayı ve giriş kapısını izlemişti. Arkadaşından duyduklarının bir kabus olmasını defalarca dilese de biliyordu gerçekti.

Kafasında birçok taş yerine oturmaya başlamıştı, sık sık şahit olduğu baş ağrıları, birkaç defa bile olsa içtiğini gördüğü ilaçlar ve sürekli ondan uzak durma sebebi de hastalığıydı.

Sessizliğini düşündü genç adam, genç kızın ağzından kelimeler çok kısıtlı çıkardı. Çoğu zaman sorgulayıp anlam veremediği sebep buydu, onun tüm kelimelerini mücadele ettiği savaş almıştı.

Yaklaşık bir saattir burada oturuyordu Ömer, gözlerini bir saniye ondan ayırmamıştı, yeniden ona yosun gözleriyle bakmasını heyecanla bekliyordu.

Genç kız uyuyordu, baş ucunda kalbindeki adamın beklediğinden bile habersizdi. Pozisyonu yan, yüzü adama dönüktü. Gözleri kapalıydı, verilen ilaçların etkisiyle derin bir uykudaydı.

Koluna yeniden serum bağlanmıştı. Genç adamın bakışları daha çok diğer kolundaydı, belirginliğini koruyan morarmalara bakıyordu. İlk defa dikkatini çektiği içinde kendi kendine saydırıyordu.

Nasıl bunca zaman hiç şüphe duymamıştı, genç kızın sürekli kollarını kapatma çabasını neden fark etmemişti?

Kalbinin orta yerine büyük bir bıçak o anda saplandı, tek bir düşünce tüm benliğini titretti.

İki Yabancı - (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin