3. Bölüm

578 25 0
                                    

1995- Temmuz

Güzel çocuk pırıl pırıl gözleri ile büyük piknik alanında oradan oraya koşuyor, çimlerin üstünde hırsla zıplayıp kendi kendine konuşuyordu "Sesler buradan geliyor biliyorum." Bu düşünce ile kendini yatıştırırken üstünde zıpladığı çimlere sessini alçaltarak yalvardı "lütfen susun"

Takım elbisesi üstüne rahatsız edici şekilde kusursuz oturmuş adamın gözlerinde ki korku güçlü duruşuna ihanet ediyordu.

Çaresizlik öyle uzak bir kelimeydi ki Caden için, o hiç çaresiz kalmamıştı hep bir çıkış yolu bulmuştu yol tuzaklı ya da pamuklu hep bir yol vardı.
Caden kendi kendine manidar bir şekilde güldü. Çaresizlik hayatında hiç olmadığı kadar yakındı ona, eli kolu bağlıydı "Tanrım bana bir çıkış yolu göster, yalvarırım"

Baba ve oğul birbirlerinden habersiz aynı şey için yalvarırken Caden tek bir yol olduğunu biliyordu, Buğrayı dünyadan korumak.. Bunu kimse asla bilmemeliydi. Oğluna hiç bir şeyin zarar vermesine izin vermeyecek ve bunun için ne gerekirse yapacaktı.

Kimse ama hiç kimse oğlunun insanların aklından geçenleri gördüğünü bilmemeliydi.

"Burada kalacağım her ne olacaksa olsun artık umurumda değil! Bu senin karar verebileceğin bir şey değil" genç adam işaret parmağını babasına doğru öfke ile sallarken sesini yükselterek devam etti "sakın bunu düşünme yoksa beni kaybedersin"

Caden oğluna yalan söylemenin imkansız olduğunu biliyordu ya da oğluna bir şeyi alıştırarak söylemeyeceğini daha adam ağzını açmadan aklındakileri okuyordu Buğra. Onun da bundan memnun olduğu yoktu ama çevresinde bunu bilen sayılı insan gibi büyük bir nalet olduğunu falan da düşünmüyordu.

Oğlunun kararlığı karşısında yutkunup derin bir nefes aldı hemen ardından sırtını dikleştirip meydan okurcasına gözlerinin içine baktı, oğlu X-Ray gözlüğü gibi insanın fotokopisini çıkarabilirdi belki ama yine de Caden Zade'nin oğluydu "Ben senin gibi bir bakışta adamın içini dışına çıkaramıyorum ama bende fena sayılmam"

Buğra babasının X-Ray benzetmesini babası söylemese bile duymuştu ve Caden bunu çok iyi biliyordu genç adam hırçın bir şekilde koltuğa kendini bırakırken söylenmeyi ihmal etmedi.

"Türkiye'ye gelirsin yine. Söz veriyorum yılda 2 kez burada olmanı sağlayacağım ama sende biliyorsun MPF ensende seni saklamak benim için neyse onlar içinde bulmak."

Buğra sinirden histerik bir kahkaha atarken ağzından olur olmadık şeyler çıkmaması için kendini tutarak konuştu "Adamlar sadece şüphe ediyor aptal bir şüphe.. Anlamıyorum bununla dünyaya neyi kanıtlanabilirler insanlar benim ucube olduğumu değil onların sahtekar olduğunu düşünecek"

"Senin ucube olduğunu kimse söylemedi. Senin yanında ucube olan bizleriz."

Adam oğlunun ikna olmamış gözlerine bakarak ne kadar can sıkıcı olsa da içinde olduğu durumu ona hatırlatmak çekinmedi

"Ayrıca ben senin kadar düşünemiyor muyum lan! 9 yaşında sana yapılan deneyin kayıtları var 1997 yılında bu kadar teknoloji mi vardı tarihi bırak saatine kadar doğrulayacak raporlar var ellerinde yalnızca küçük bir çocuğun oyunu mu yoksa gerçek mi onun peşindeler ve tekrar ellerine geçersen bunu günümüz teknolojisi ile sana zarar vererek ya da deney faresi gibi oranı buranı deşerek kanıtlayabilirler."

Genç adam bütün bunların farkındaydı ama artık umurunda değildi o zamanlar çocuktu ne kanun ne bilim basbayağı kaçırılmıştı ama artık dokuz yaşında küçük bir çocuk değildi, onu yere sermek için bir kaç takım elbiseli adamdan fazlası gerekiyordu.

"Sen bir çaresini bulursun hep buldun. Sen benim babamsın sana güveniyorum" Buğra babasını incitmekten korkuyordu cümlesine devam etmekte kararsızdı yine de başladığı cümleyi yarım bırakmayı kendine yediremeyerek devam etti "beni yakalarlarsa bilim için denek, halk için ucube olacağım belki ama bu şekilde de tasmalı kuduz köpek gibiyim"

Caden duyduklarıyla ezilirken oğlunu korumaya çalışırken ona hissettirdiklerinden dolayı büyük bir utanç ve vicdan azabı duydu.

"Aaa hadi ama ihtiyar ne vicdanı, utanması? Eşeklik ediyorum ben"

Bu konuda yapılan bütün tartışmalar hemen hemen aynı şekilde sonlanıyordu. İkisi de bir birine hak veriyor başta ne kadar diretseler de sonun da arayı buluyorlardı.

"Burada uzun bir süre kalabilmen için her şeyi yapacağım ama bir şartım var"

Buğra homurdanarak konuştu "Az önce kendime eşek dedim hala şart diyorsun"

"Korumaları ve şoförü kabul edeceksin"

Babasının söylediklerine tek kaşını kaldırıp gevrekçe güldü "sanki peşime takmıyorsun"

KompradorlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin