20. Bölüm

187 21 2
                                    

"Ne dediğinin farkındasın değil mi?"

Caden son on dakikadır Mustafa'yı inatla redden bir algıyla aynı soruyu soruyordu "Caden Allah aşkına otur şuraya"

Caden duyduklarını sindirmeye çalışırken her an kafayı yiyecek gibi hissediyordu "Ne zaman gördün? Kesin burada mı?"

Bu silsilenin sebebi Mustafa'nın dün Ankara da gerçekleşen konferansından hemen sonra İstanbul'a ilk uçak bileti ile geri dönüşünde, havaalanın da Hülya'yı görmeseydi. İlk başta emin olamasa da gözünde ki güneş gözlüğünü çıkarıp bir süre Hülya'ya bakmıştı, yanında genç sarı saçlı bir kız ve korumalarla havaalanından çıkış yapıyordu, elinde ki bavullara baktığında kalıcı olduğunu düşündü ama Hülya'nın da bir kadın olduğunu hesaba katarsa bu kadar bavul bir kaç hafta içinde peşlerinden sürüklenmiş olabilirdi.

"Yanın da ki kız kimdi tanıyor muyuz?"

Mustafa hafızasını yoklarken konuştu "Sanmıyorum en fazla 18 yaşındadır zaten"

Caden sıkıntıyla yutkundu "Kızı olabilir mi?"

Mustafa sıkıntıyla sakallarıyla oynayan arkadaşına baktı, ona tekrar 'bilmiyorum' demek istemese de elinde işe yarar başka bir cevabı yoktu "Bilmiyorum Caden"

Caden tekrar ayaklanırken ceketinin cebinden çıkardığı telefonla Merveyi aradı.
Merve ikinci çalışın da telefonu açarken, içinden 'kesin Buğra yine bir haltlar yedi' diye düşünmeden edemedi "Alo"

"Merve vaktim yok senden birini araştırmanı istiyorum" Caden duraklarken eski karısının tekrar evlenip evlenmediğini düşündü "Hülya.. Soy ismi olarak onun baba tarafını söylesem işini görür mü? Değişmiş olabilir çünkü emin değilim"

"Olur olur"

"Hülya Tuya, bu gün İstanbul'a giriş yapmış"

Merve daha önceden aşina olduğu ismi bir kaç kez tekrar ederken kendini toparlayıp ürkekçe sordu "Caden amca.. kim bu kadın?"

"Buğranın annesi" telefonu kapatırken sesli söyleyemediği cümleyi fısıltıyla dudaklarının arasından üfledi "eski karım"

Buğra babasının talimatı üzerine evden aldığı bir kaç parça kıyafet ve önemli eşyalarıyla akşama doğru stüdyo evini terkmiş ve soluğu babasının malikanesinde almıştı.

Babasının rahatına düşkünlüğüne söylenerek yedek anahtarla kapıyı açıp içeri girdi.

Caden anahtar sesiyle oturduğu koltuktan kalkmadan kafasını çevirip kapıya baktı, gelenin beklediği gibi oğlu olduğunu görünce keyfi az da olsa yerine gelmişti.

Caden oğluna sarılmak için ayaklanırken söylenen oğluna baktı "Hayırdır?"

"Gittiğimiz yerler de öyle evler tutuyorsun ki insan ister istemez hep burada mıyız acaba diye heves ediyor"

Caden cevap vermek için açtığı ağzını kapının çalmasıyla tekrar kapattı, oğlunun soran bakışlarını görünce gülümseyip kapıyı açmak için cevap vermeden yanından uzaklaştı.

Buğra olduğu yerde kollarını birleştirip kapıyı açan babasını izledi, muhtemelen Mustafa amca gelmiştir diye düşünüp gözüne çarpan han sofrasına doğru hevesle ilerledi ağzına bir yaprak sarması atarken duyduğu sesle ikinciyi yemeden elin de tuttu, Mustafa amcasının sesine ne olmuştu böyle?

Kapı eşiğinden gelen üstüne basılmış civ civ sesi, gördüğü kişiyle anlam bulurken ağzı açık babasıyla gülüşerek sofraya doğru gelen Burçin'e baktı.

KompradorlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin