15. Bölüm

194 21 2
                                    

Burçin girdikleri dondurma dükkanının tuvaletini kullanmak için masadan ayrıldığında Buğraya vişneli dondurma yemek istediğini eklemişti masalarıyla ilgilenmek için gelen mavi gömlekli garson siparişi aldıktan sonra uzaklaşırken Buğra Burçinin etrafta olmayışından istifade ederek gözlerini insanların üzerinde fark edilmeyecek şekilde gezdirdi.

Sevgilisiyle geçirdikleri 14 şubatı gözleri parlayarak karşısında ermişi dondurmasıyla oynayan arkadaşına anlatan genç kıza sonra arkadaşına baktı, anlattıklarını ne kadar önemsiyor gibi görünse de aslında 'o kadar yakışıklı bir çocuğun onda ne bulduğunu' düşünüyordu Buğra kadınların entrikalarına çok takılmayıp kaldığı yerden devam etti, aldığı dondurmaların paketlenmesini bekleyen otuz yaşlarında takım elbiseli adama baktığında duyduklarıyla daha fazla odaklandı Burçini düşünüyordu, adamın aklında ki betimleme kesinlikle Burçindi.
Çiçekli kırmızı elbise, bacaklar, göğüsler..
Sinirle yutkunup sandalyesinden bir hışım kalkıp hiç düşünmeden sırada bekleyen adamın boğazına sarıldı etraftakiler durup dururken çıkan kavganın sebebini çözmeye çalışırken Buğra adama sert bir yumruk indirdi

"Beyefendi ne yapıyorsunuz, ayrılın lütfen" garson ve yetkililer adamı Buğranın elinden alırken Buğra hışımla kollarını tutan adamlardan kendini çekti

O sırada kafede kopan kıyameti anlamak için ellerini yıkayıp kendi dışarı atan Burçin bu kıyamete Buğranın sebep olduğunu anladığında pek de şaşırdığı söylenemezdi, olduğu yerde durup Buğrayı bulmak için hızla etrafa göz attı bir anda bileğini saran elle kafasını kaldırdığında Buğra onu çoktan kafenin dışına sürüklemeye başlamıştı

"Ne yapıyorsun sen?" Buğra Burçini ön koltuğa bindirip kapıyı sertçe kapattı kendide şöför koltuğuna yerleştiğinde arabayı çalıştırdı "sana diyorum beni duyuyor musun? Aklınımı kaçırdın neden yaptın bunu"

"Biraz susar mısın?"

Burçin histerik bir kahkaha atıp konuştu "Seninle normal tek bir gün geçiremeyecek miyim ben"

Buğranın şu an için en nefret ettiği şey Burçinin üzerine tam oturmuş çiçekli kırmızı elbisesiydi o yüzden yanında şaşkın ve sinirli bir ifadeyle kollarını birbirine kavuşturmuş olan kadına da sinirliydi "Sus zaten.."

"Zaten ne?"

"Herşey sen ve senin kırmızı elbisenin suçu"

Buğra hala burnundan soluyorken Burçinin evinin önüne geldiğin de motoru durdurup arabadan indi

Burçin çantasını karıştırıp anahtarı buldu kapıyı açmak için hamle yaptığında arkasını dönüp arabanın yanında duran Buğraya baktı

"Bir yerin yaralandı mı?"

Buğra Burçinin sorusuyla ellerini cebinden çıkarıp ona doğru ilerledi "Neden pansuman mı yapacaksın"

"Yaralandıysan evet"

"Nasıl yapacaksın bunu? Dilersen alternatif tıptan faydalana bilirsin" aslında Buğranın yaralanacak kadar vakti olamamıştı, adamı biraz hırpalayıp bırakmak zorunda kalmıştı, elbette fazladan iki adamı yere seremeyeceğinden değil polisle yüz göz olmak istemediğinden, babası bu konuda onu sert bir dille uyarmıştı

Burçin adamın ortaya attığı alternatif tıpla neyi kastettiğini anlamaya çalışırken Buğra Burçin sormasadan açıkladı "Hala saf saf bakıyorsun" gülerek kafasını salladı "öpeyim de geçsin dedikler alternatif tıp oluyor bir nevi"

Burçin Buğranın koluna hafif bir yumruk indirdi "Terbiyesiz" montunun cebine koyduğu anahtarı tekrar eline alıp binaya girdi "İyi geceler, beladan uzak dur"

"Öyle yaparım, iyi geceler"

Ahu soracağı sorunun cevabını duymak istemiyordu ama bu bilgiye ihtiyacı vardı, hem tedavi hem kalbi için.

Kurumuş boğazını sıcak kahveyle biraz olsun rahatlatırken konuştu "Mustafa Buğranın annesi kim?"

Mustafa duyduğu soruyla laptopun kapağını hafifçe indirip, boğazını temizledi "Annesinden örnek alamayız Ahu"

Ahu yalnızca tıbbi kısım için bu bilgiyi öğrenmek istemiyordu ama bunu Mustafaya söyleyecek yüzü yoktu, ki Mustafa'da bu sorusunun tek sebebinin Buğra olmadığını biliyordu ikisi de birbirlerine gülümseyip önlerinde ki işlerine geri döndü.

Mustafa bir an için bu iki huysuzun yeniden bir araya gelmesini istedi ama istemek yetmiyordu Ahu ve Caden'in istemesi bile yetmiyordu artık.
İpi iki ucundan yaktıktan sonra ardından koşmak şu saatten sonra aptallık olurdu ama ikisinin de birbirlerinden habersiz içlerinde yeşeren bir aptal cesareti vardı.

KompradorlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin