4. Bölüm

348 27 0
                                    

Burçin dirseklerini kasanın durduğu mermer tezgaha yaslamış yüzünü iki avucunun içine almış bir hafta önce olanları düşünüyordu.
'Buğra' aklına günlerdir olduğu gibi yine o adamın gelmesi ile kafasını hızla salladı, belki de onu polise şikayet etmeliydi pek aklı selim bir adama benzemiyordu kendisi ucuz atlatmış olabilirdi ama bu başkalarının tehlikede olduğu gerçeğini değiştirmezdi.

1 hafta önce gürültü ile uyandığı gece genç adam şen ıslıklar çalarak ayrıldıktan sonra Burçin olduğu yerde dakikalarca elini korkuyla kalbine koymuş hareketsizce sonuna kadar açılmış kapının ardından bakıyordu, hareket etmeyi akıl edebildiğinde kasaya doğru koşar adım giderek titrek ellerle kasanın şifresini girdi, neyse ki adam bir kuruş bile çalmamıştı ama yalnızca kasadan! Ukala herif kendi tarifi olan kadife keklerinden bir tane yemişti sahi ne zaman yaptı bunu?

Burçin o geceyi hatırlamanın verdiği tuhaf hissiyattan dolayı huzursuzca olduğu yerde kıpırdandı sesli bir şekilde nefes verip mutfağa doğru ilerledi biraz tatlının çözmeyeceği şey yoktu nede olsa.

Kafe olarak restore edeceği mekan için anlaşma yaptığı  ilk andan beri Doruk onun yanında olmuştu yalnızca kafenin baş şefi değil genç kadının abilik görevini de gönüllü olarak üstlenmişti.

Mutfağın büyük teksas kapılarını ileri iterek açtıktan sonra burnuna dolan yemek kokuları eşliğin de çikolatalı suflesine kavuşmanın  heyecanıyla sekerek Doruğun yanına giderek yanağına bir öpücük kondurdu, Doruğun orta yaşlarına dayanmış yakışıklı suratında zengin bir gülümseme oluşurken öpücüğün sahibini bildiğinden arkasına dönüp emin olma ihtiyacı duymadan konuştu
"Suflen orada yılışmana gerek yok" sağ elinde ki bıçakla karşı tezgahta ki şaheserini büyük bir özgüvenle göstererek işine devam etti
"bir de patron olacaksın baş aşçı mıyım kreş görevlisi miyim belli değil" diye sahte bir sinirle söylenmeyi de ihmal etmedi.

Burçin suflesiyle Leyla & Mecnun tadında trajedik bir aşk yaşarken son dilimini de dondurmasına daldırarak ağzına attı tam bu anda kader ağlarını sessiz bir zaferle örerken Buğra kafenin giriş kapısında asılı olan çanın yansıma sesi ile içeri girdi yeşillerini kısarak etrafa göz attıktan sonra aradığını bulduğunda gördüğü manzara karşısında arsızca gülümsedi, genç kadının dudağının kenarları çikolata olmuş, ela gözleri hüzünlenmiş bitmiş olan tatlısına hayal kırıklığı ile bakıyordu.

Burçin o gece Buğraya adını söylememişti ama söyleyip söylememek konusunda aklından istişare yaparken Buğra çoktan öğrenmişti, Buğra kasanın arkasında ki masanın tam önünde durduğunda Burçin adamı fark etmemişti

"İş ilanı için gelmiştim" öyle bir ilan olmadığını ikisi de biliyordu,

Burçin duyduğu sesle irkilerek karşısına baktı gözleri beyaz gömlek ve heybetli bir gövde ile buluşunca gözlerini yukarıya doğru gezdirdi mavi parlayan gözler ve çapkın gülüşün sahibini tanıması ile şaşkın bir korku ile olduğu yerde kaldı adamın sorduğu soruyu idrak etmesi bir kaç dakika alırken sanki şu an tuhaf olan tek şey Buğranın olmayan iş ilanını sormasıymış gibi adamı cevapladı "Çalışan açığımız ya da iş ilanımız yok"

Buğra tek kaşını kaldırarak konuştu "Öyle mi? Çok rahatladım zaten pastacıda çalışacak bir tip değilim"

KompradorlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin