"Benim günahımı Buğra ödüyor"
Mustafa geçmişin taşlarını yeni yeni oturtan arkadaşının sırtını sıvazlayıp konuştu "saçmalama Caden"
Mustafa arkadaşını yarım ağız teselli etmeye çalışırken o da bu tesadüfe kader diyip geçemiyordu.
Yıllar önce öldürme emri verdiği kadının kızı oğlunun kurtuluş biletiydi."Burçin o kadının kızı Mustafa! Allah kahretsin o kadının kızı"
Caden yumruk yaptığı ellerini masaya geçirirken devam etti "oğlum için normal bir hayat istedim sadece, evlensin, çocukları olsun, torunlarım olsun.. herkes gibi bir hayatı olsun istedim"
Ahu Burçinin o halini gördükten sonra genç kızı toparlar toparlamaz Caden'in yakasına yapışmak için soluğu şirkette aldı.
"Randevunuz var mı? Böyle giremezsiniz"
Ahu hala Caden'in olduğunu varsaydığı odaya gürültüyle girdi, varsayımları doğruydu kendi koltuğunda eskisinden bir kaç farkla oturuyordu. Eskiden kara, gür saçları başının üstüne kurulmuştu, heybetli duruşu biraz seyrekleşmişti değişmeyen tek şey omuzlarının dik duruşuydu.
"Caden bey durdurmaya çalıştım ama beni dinlemedi"
Sekreter mahçupça açıklama yaparken Caden sekreteri Göksel'e sorun olmadığını söyleyip işinin başına gönderdi.
"Yarattığınız enkazdan memnun musunuz?! Size yapmayın dedim bir kadının duygularıyla oynamayın dedim"
Caden oturduğu koltuktan inanılmaz bir sakinlikle kalkıp ofisin ortasında kendisini ve arkadaşını azarlayan Ahuya bir kaç adım "Yıllar önce kendini bana aşık ederken de aklın böyle başında, vicdanın böyle yerinde miydi merak ediyorum"
Ahu duyduğu cümleyle olduğu yerde kaskatı kesilirken zorlukla yutkundu "Şu an konumuz bu değil"
"Seni ilgilendiren bir durum yok, zahmet verip sebeplerin doğurduğu sonuçlarla uğraşma, aksi takdir de senin iyi bir kadın olduğunu falan düşünceğim. Bana ve Buğraya attığın kazıktan sonra anaç bir kadın olup kendini halka adadın herhalde"
Anaç kelimesi zamandan bir sayfa koparırken Ahu uyuşan bedenine meydan okuyup Caden'e okkalı bir tokat attı. Ahu bilim yolunda ülkesini terk etmiş, uzun yıllar başka diller, başka kültürlere misafirlik etmiş olabilirdi ama ne olursa olsun o bir Türk kadınıydı, damarların da akan Osmanlı tokatı, beynin de ki refleks yönetimi dursa da, kanı harakete geçiriyordu.
"Bunu söyleyecek kadar nefret mi ediyorsun benden"
Az önce oda da yankılanan Osmanlı tokatının sorumlusu kendisi değilmiş gibi mavi gözleri buğulanmış hızlı hızlı akıtıyordu.
"O yıllara geri dönsem yine kendimi sana aşık ederdim, yine sana aşık olurdum" dudaklarının arasından firar eden hıçkırık cümlesini bölerken kendini toparlama umuduyla elinin tersiyle yaşlarını sildi "Buğrayı onlara ben açık etmedim, seni tanıdıktan bir kaç hafta sonra hep bu korkunç planın sizin aleyhinize olması için çabaladım"
Caden bunların hepsini tüm çıplaklığıyla biliyordu yine de içi aşık olduğu kadını affedemiyordu.
Ayakta duracak hali kalmayan kadına şefkatle bakıp belinden kavradı "bebeğimizin doğmasını çok istedim Caden" Ahunun hıçkırıkları onun konuşmasına müsade etmezken Ahu son defa şansını denedi "seninle aile olmayı çok istedim"Burçin Ahunun kendisini silkeleyip köşeye koymasından sonra hayatını daha beyaz hissediyordu, bunu yıkanmış saçları ve ilk defa bu kadar temiz gördüğü evine de borçlu olabilirdi.
"O domuz yüzünden aylardır yaprak gibi oradan oraya savruluyorum"
Burçin elinde ki çikolatadan hırsla bir ısırık daha alırken söylenmeye devam ediyordu "insan bir arar, dizlerime kapanır, yalvarır ne bileyim kendini binanın önüne falan zincirler"
Burçin kendisini her anlamda kullanılıp kenara atılmış gibi hissediyordu, demek ki yaşananlar gerçekten de kurmacadan ibaretti.
Midesi ağzına gelirken saniyeler önce erotik bir şekilde emdiği çikolata ağzının içinde da bir anda patlıcana dönüşmüştü sanki.
Oturduğu L koltuktan fırlayıp haftalardır olduğu gibi klozete eğilip yediklerini çıkardı.
Sıcak bir duş alıp ağzında ki tadı atmak için dişlerini üçüncü defa fırçaladı.
Çalan kapıyla ağzını son defa çalkalayıp kapıyı açtı
"Dünyanın en kötü arkadaşısın biliyorsun değil mi?"
Burçin burnunda tüten Feyza'yı karşısında görünce kızı daha içeriye davet edemeden göz yaşları paralı asker gibi usul usul döküldü
Feyza arkadaşını kıracak bir şey söyleyip söylemediği konusunda içten içe kendini çimdiklerken ağlayan arkadaşını içeri çekip koltuğa oturttu "Şaka yaptım ben, vallahi bak şaka"
Burçinin ağlaması şiddetlenirken Feyza haftalardır arkadaşının sözünü dinleyip yanın da olmadığı için kendisini kahve sehpasının üstünde ki suyla boğmak istiyordu. Feyza bardağın içinde ki suya kaçamak bakışlar atarken bir yandan arkadaşına sarılmış saçlarını okşuyordu.
"Zayıflamışsın sen! Ay Burçin ağlama ne olur"
Feyza sarılırken kemikleri batan arkadaşını göğsünden güç bela uzaklaştırıp göz yaşlarını sildi.
Burçinin ağlama şiddeti hatırı sayılır şekilde azalırken omuzlarını silkip konuştu "Bir süredir ne yesem anın da geri çıkarıyorum ne yapayım"
"Ne zamandan beri oluyor bu? Bu kadar uzun süreli mide rahatsızlıkları hafife alınacak bir şey değil. Gittin mi doktora?"
Burçin arkadaşını mahçupça cevapsız bırakırken Feyza sinirle soludu "Burçin sana soruyorum?"
Feyza arkadaşını azarlamadan önce olacakların ucunu kestirmeden, Doruğu Burçini sırtlayıp hastaneye götürmesi için eve çağırdı.
Doruk zayıflıktan bir deri bir kemik kalmış, gözlerinin ışığı sönmüş Burçinin halini görünce alfabetik sırayla bir kendine bir Buğraya sövüyordu.
O adamın Burçinin hayatına girmesine en başından göz yummamalıydı.
Ama artık Burçini kimseye kaptırmaya niyeti yoktu bundan sonra bir köşede onu seyretmeyecekti.Doruk hastane duvarına yaslanmış, kollarını birbirine kavuşturmuş, Burçin ve Feyza'nın dakikalar önce muayene için girdiği odanın önünde bekliyordu.
"Hastanın eşi sizsiniz sanırım"
Doruk doğru olması için canını vereceği yakınlığa bir an için tutundu "Evet, benim"
"Tebrik ederim beyefendi, eşiniz 1,5 aylık hamile.. Yine de konuşmamız gereken bir kaç şey var odama geçelim isterseniz"
Doruğun içinde çalışan tüm hücreler hamile kelimesiyle sarsılıyordu.
Burçin hamileydi, sevdiği kadın o şerefsizden hamileydi.
Doktoru olduğu yerde bırakıp bir hışım odaya girdi Burçin sırtını verdiği yatak başlığında Feyza'ya sarılmış, Feyzanın kazağını avucunun için de var gücüyle sıkarak, şiddetle ağlıyordu.
"Feyza bize biraz müsade et"
"Doruk"
"Feyza! Çık dedim" Doruğun itiraz kabul etmeyen sesi Feyza'yı ayaklandırırken arkadaşının haline sıkışan kalbini susturup odadan dışarı çıkıp kapıyı usulca kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kompradorlar
Fantasíaİnsanların ne düşündüğünü duyabilen bir adam, adamın kimi duyacağına karar veren bir kadın. Geçmişin suçlarla dolu telaşı, kaderin tavlasıyla el ele kaçarken.. Bingo! Aşk.