17. Bölüm

188 22 2
                                    

Ağustos / 2001

"Burçin, elini ver tatlım" bütün yaz üzerimden çıkarmadığım kırmızı fırfırlı elbisemin eteklerini tutup en sevdiğim ayakkabılarımın çamura saplanmasına izin verdim "Korkuyorum anne" annemin patlamış biçimli dudağında ki kurumuş kana bakarken durmuş olan göz yaşlarım tekrar kalbimle iş birliği yaparak hızla aktı.

"Korkma bebeğim ben buradayım, her şey yoluna girecek"

Annem beni kucağına alıp ormanın sonunda ki düzlüğe çıkardı.
Dakikalardır koşmaktan yorulmuş bacaklarım yalpalıyordu, artık bacaklarım koşmak istemiyordu, benim bir suçum yoktu, bacaklarım..
Anneme ihanet etmiş olmanın verdiği utançla ağrıyan bacaklarıma küserek, sızlayan bedenimi önemsemeden kendimi zorlamaya devam ettim.

Annem artık koşamayacağımı fark etmiş olacak ki biraz yavaşlayıp beni kucağına aldı "Özür dilerim anne benim yüzümden yavaşlıyoruz"

Annem tekrar hızlanırken alnıma öpücük kondurdu "Yanlış kelime, hiç bir şey senin yüzünden değil bebeğim, her şey senin için"

Ellerimle annemin gömleğine nazikçe tutarken, göğsünde daha da sinerek küçüldüm; beyaz bir bulutun bizi içine alıp dünya daha güvenli bir yer olana kadar hapsetmesini diledim.

İki siyah araba düzlük arazide toprağı havaya katarak önümüz de dururken annem sağa sola yalpalıyordu "Allahım yardım et"

"Anne"

Arabaların içinden ikişer halde dört adam çıkarken annemin ağlamasını şiddetlenmişti, gözlerimi yukarı kaldırıp onun dehşet içinde etrafı tarayan gözlerine baktım, onu böyle görmek kalbimi sıkıştırıyordu, bu korkunç adamlar annemi neden ağlatıyordu ki?

"Annemi korkutuyorsunuz hemen gidin buradan!"

Adamlar birbirlerine bakıp hafifçe güldü, kumral saçlı adam beni annemden çekerken annem ardı ardına çığlık atıyordu "Yalvarırım bırakın kızımı"

"Bırak beni! Bırak dedim sana!" Yumruk yaptığım ellerimle adamın sırtına yumruk atarken durmadığını görünce omuzunu ısırdım, dudaklarından acı bir inilti dökülürken, adam annemin 'söylememem gereken sözler listesine' koyduğu kelimeyi söyledi, homurdanmaya devam ederek beni başka bir adama verip arabaya bindirdi.

Saat 17:39.. Kumral saçlı adam belinden silah çıkardı.
Saat 17:40.. Annem öldü.

"Burçin"

Sallanan bedenimin, açılan bilincimle yeni farkına varırken yattığım yerde sıçradım

"İyi misin?"

Buğra terden yüzüme yapışmış saçlarımı geriye itiyor bir yandan da ateş ölçerle ateşimi ölçmeye çalışıyordu. Koltuk altıma koyduğu makineyi çekerek komidinin üstüne bıraktım Buğra tekrar aynı yere koymak için hamle yaparken onu elimle durdurup konuştum "Ateşim yok Buğra, sana dünde söyledim, iyiyim"

Endişeli gözlerle beni süzerken ikna olmadığı her halinden belliydi "Terlemişsin, hastaneye gidelim"

Dün olanları hatırlamaya çalışırken başıma giren ağrıyla hızla başımı ellerimin arasına alıp gözümü kapattım "Burçin Allah aşkına! İyi falan değilsin" oturduğu yataktan kalkarken hızla etrafta dolanıp bir şeyler arıyordu "üzerini giyin gidiyoruz"

Üzerini giyin gidiyoruz mu? Hayır.. hayır, hayır.
Dün kahvaltı yaptık... Liseliler gibi hayatımın iki saatini çalan aptal bir filme girdik,
kapalı çarşıda dolandık bana yapay pembe güllü bir taç almıştı elimle yatağı karıştırırken elime gelen şeyle durdum, taç buradaydı.
Sonra gece bir bara gittik ve ben hortum gibi alkol aldım.

Gözlerimi sıkıca yumarken deli gibi ağlamak istiyordum

"Aptal mısın sen? Hastalık başına vurdu diyeceğim ama sağlıklıyken de pek aklı selim değilsin"

Neden beni azarladığına anlam veremezken dolu gözlerimle ona baktım "yatmadık Burçin, senin için hala pisliğin teki olabilirim ama bingo! Sarhoş bir kadından yararlanmadım"

Hastanede aldığım serum beni yeni yeni kendime getirmişken arka koltukta sızmıştım, arabanın durmasıyla tek gözümü açıp gelip gelmediğimizi anlamaya çalıştım.
Çocukluğumdan beri uzun yolculuklar da, arabada uyumayı severdim, arabayı gereğinden fazla yavaş kullanan babam ön koltukta büzüşüp kitap okuyan annem..
İlaçların etkisiyle yeniden mayışırken Buğra arka kapıyı açtı, içeri dolan soğukla ürperirken çıkardığı ceketiyle üstümü örttü ardından beni kucağına aldı

Bir kaç kere konuşmaya yeltensem de yapamadım
"Şşş" aralık olan bina kapısını sol ayağıyla tekmeleyerek açarken devam etti "en azından bir kaç saatliğine susta bende kafamı dinleyeyim"

Kollarımı düşmemek için boynuna dolarken zaten elinde olan anahtarla tek çevirişte kilidi açtı

"Ben de akıl mı bıraktın kapıyı kilitlememişim"

Kendi kendine söylenmeye devam ederken beni yatağıma bıraktı "Gönül rahatlığıyla uyuyabilirsin, kendini güvende hissetmen için kendimi tuvalete kilitleyeceğim tamam mı?"

Söylediği şeye hafifçe gülerek karşılık verirken gözlerimi tekrar yumdum.

KompradorlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin